GÜNCEL
Sözcü Kalın'dan 'inciler': Marx?ın din karşıtlığı kilise karşıtlığıdır
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bizdeki sol geleneğin önemli bir kısmı, sosyal adaleti merkezine almak yerine; Marksizm?in 'din karşıtlığı'nı devralarak Türkiye?ye taşımaya çalıştı. Halbuki Marx?ın, Engels?in, Feuerbach?ın din karşıtlığı Avrupa üzerinde kilise karşıtlığıdır. İslam coğrafyasında, Türkiye?de kilise ve Papalık gibi bir şey olmadığı için karşılığı yok" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Marksizm hakkında konuştu.
Habertürk gazetesine verdiği mülakatta Kalın, "Camianızın 2002’den bu yana Türkiye’nin entelektüel birikimine katkısı ne oldu?" sorusunu yanıtlarken, dinamik bir süreç geçirdiklerini ancak daha yapılacak çok şey olduğunu söyledi.
Kalın, "En önemli şeylerden bir tanesi, Cemil Meriç’in tabiriyle; zihnimize giydirilen deli gömleklerini çıkarmamız lazım' dedi, bu deli gömleğini de "Sağ-sol dikotomisi" diye açıkladı. Kalın, "Bu kavramlarla Türkiye’yi, Anadolu’yu anlamak ve anlatmak mümkün değil; çok yapay. Zaten ithal kavramlar bunlar" ifadelerini kullandı.
"Ama Cumhurbaşkanı da özellikle son dönemde tam bu dikotomi üzerine kurmadı mı siyasetini?" sorusu üzerine de Kalın, şunları söyledi:
"Bunu tevarüs etti Cumhurbaşkanı, bu zemin üzerinde siyaset yaptı, yapıyor. Hepimiz buna muhatap ve maruzuz. Bunu aşabiliriz. Türkiye özelinde konuşacak olursak, Türk solu birçok aşamadan geçti. Kemal Tahir, İdris Küçükömer çizgisinde ya da daha güçlü bir şekilde devam etseydi, sosyal adalet, hizmet siyaseti, Anadolu’nun irfan ve düşünce geleneği konularında daha farklı bir konumda olabilirdi, hala da olabilir. Türk sağına bakalım; sol karşıtı ya da statükocu bir algı yaratılıyor. Türk sağı daha açık, daha kucaklayıcı bir konumda olabilirdi ve hala olabilir. Bizdeki sol geleneğin önemli bir kısmı, sosyal adaleti merkezine almak yerine; Marksizm’in 'din karşıtlığı'nı devralarak Türkiye’ye taşımaya çalıştı. Halbuki Marx’ın, Engels’in, Feuerbach’ın din karşıtlığı Avrupa üzerinde kilise karşıtlığıdır. İslam coğrafyasında, Türkiye’de kilise ve Papalık gibi bir şey olmadığı için karşılığı yok. Dolayısıyla, o sol bir anda Anadolu’nun dini ve kültürel sosyolojisiyle karşı karşıya geldi. O yüzden, Kemal Tahir-İdris Küçükömer çizgisinden gidilseydi, belki çok daha farklı bir sol tasavvuru inşa edilebilirdi. Soğuk savaş sona erdikten sonra da Türk solu; daha liberal, daha sosyal demokrat, yer yer daha lümpen bir çizgiye kaydı. 'Eskilerin solcu devrimcileri reklamcı oldu' diyorlar, herhalde bunda bir gerçeklik payı var."