28 Eylül 2024 Cumartesi

Serpil Arslan yazdı | Rojhilat, Süleymaniye ya da Paris; 'Vardık, varız, varolacağız'

Dünden bugüne, önce ve defalarca kadınları vurdular. Defalarca vurulan biz kadınlar, anka kuşu misali yeniden daha büyük, daha güçlü çıkmalıyız karşılarına. Onların mücadeledeki boşluğunu doldurarak, onların yerine de dövüşmeyi başarmalıyız.

Soğuk gri Avrupa kentlerinden biri olan Paris'ten geldi yeni katliam haberi. Sakine, Leyla, Fidan'ın katledilişinin 10. yılında. Aynı zamanda komünarların kenti, Paris'ten, emperyalistlerin sömürgeci diktatörlükle el ele yürüttüğü kirli savaş nedeniyle yerlerinden edilen yüzbinlerce Kürdün, yoksulun banliyölerde yaşam savaşı vermek zorunda kaldığı büyük ışıltılı Paris'ten. O Paris ki komünarlardan, sarı yeleklilere kadar işçi sınıfının defalarca başkaldırısına neden olan o büyük metropol aynı zamanda. Bu sefer Paris tarihe 2. Paris katliamının mekanı olarak geçti Fransız devletinin işbirliği kaydı ile. Ve başta Kürt halkı olmak üzere ezilenlere yaşatılan bu acı ile; durmaya, hüzünlenmeye vaktimizin olmadığını söyledi egemenler... Bize acımızı yüreğimize gömmek, daha büyük savaşmak, daha büyük örgütlenmek, durmadan öfke ile koşmak düştü.

Önce kadınları vurdu sömürgeci diktatörlük ve tetikçileri yine. KCK Yürütme Konseyi üyesi, öncü Kürt kadınlarından Evîn Goyî (Emine Kara) hedef alındı, iki yurtsever emekçi ile.

Sonbahardan kışa dönerken bir mevsimde üç Kürt kadınını uğurladık sonsuzluğa.

Jîna, Nagihan, Evîn... Sömürgeci saray diktatörlüğü ve bölge gerici molla rejimi tarafından katledildiler. Bu saldırılar ile giderek daha fazla keskinleşen cins çelişkileri nedeniyle ayağa kalkan, mücadelede öncü roller oynayan kadınları durdurma, geriletme isteği çok açık, diktatörlük ve gerici iktidarların.

JÎNA
Rojhilatlı Kürt bir kadın Jîna. İsim seçme özgürlüğünün bile olmadığı İran'da Mahsa adını almak zorunda kaldı ve saçları göründüğü için gerici molla rejiminin Besiç güçleri tarafından 13 Eylül'de katledildi. Faşist molla rejimi kadın olduğu, Kürt olduğu ve özellikle kadınların üzerinde karabasana dönen gerici egemenliğinin temel görüngüsü olan zorunlu örtünmeye karşı çıktığını düşündüğü için katletti. O güzel gülüşü ile bize mücadeleyi büyütün mesajı veren Jîna, arkadaşlarının da ardından söylediği gibi ölmedi. Gidişi ile İran'da büyük bir mücadelenin fitilini yakarak kadınların öncülüğünde büyük bir ayaklanma başlattı. Adı sembol oldu.

NAGİHAN
Sonbaharın hüznünde 4 Ekim'de uğurladık Nagihan'ı. Kürdistan kadın özgürlük mücadelesine uzun yıllar emek harcayan, üniversitede gençlik çalışmalarından basın, jîneloji çalışmalarına kadar ömrünü mücadeleye adamış öncü bir Kürt kadını Nagihan Akarsel… Rojava'da kadın devriminin geliştirilmesinde büyük emekleri olan, özellikle Efrîn'de devrimin kurumsallaşma çalışmalarına büyük bir emekçilikle katılarak Rojava kadın devrimini ilerletmeye çalışmıştır. Şengal'den, Efrîn'e, özellikle kadın özgürleşmesinin teorik sorunlarına yoğunlaşarak Rojava Devriminin kadın eksenli ilerletilmesine sınırsız katkılar sunmuştur. Kürt kadın aydınlanmasının aynı zamanda emektar kalemi olan Nagihan Akarsel, yakın bir zamanda açığa çıkan tetikçi İsmail Türen'in ifadelerine de yansıdığı gibi faşist sömürgeci saray diktatörlüğü tarafından katledilmiştir.

EVÎN
Komünarlara ev sahipliği yapan o kavgacı Paris bu sefer soğuk, MİT'in, kontrgerillanın kol gezdiği gri bir kente döndü 23 Aralık'ta. Yeni umutlu bir yılı karşılamanın sevinci ile yürüyorken, yüreğimize acıyı ve öfkeyi yerleştiren haberi aldık. Kürt kadın hareketinin önder kadrolarından Evîn Goyî katledildi, Abdurahman Kızıl, Kürt sanatçı Mir Perver ile birlikte. Otuz yıldır özgürlük mücadelesinde Rojava'da, Kürdistan'ın dört bir yanında hem sömürgeci faşizme karşı hem de DAİŞ ve bölge gerici rejimlerine karşı savaşan bir kadın.

Tarihe 2. Paris katliamı olarak geçen bu saldırı ile Kürt halkının Kürt kadın özgürlük mücadelesi hedeflendi.

Saldırının Süleymaniye'de, İran'da, Paris'te gerçekleştirilmesi ile de ortak bir mesaj verilmektedir. Sömürgeci faşist diktatörlük içerisine girdiği siyasi krizi aşmak, ezilenlerin rejime olan öfkesinin yönünü değiştirmek için önce, Rojava işgaline zemin hazırlama amacıyla Taksim saldırısını gerçekleştirdi. Ardından da bu siyasi cinayetler ile başta Kürt kadınları ve Kürt halkı olmak üzere tüm ezilenlere, direnenlere gözdağı vermeye çalışarak; örgütlenme fikrini yok etmeye, mücadeleyi engellemeye, yedi yıldır sürdürdüğü çöktürme planının başarısızlığını gizlemeye çalıştı.

Dünden bugüne, önce ve defalarca kadınları vurdular. Defalarca vurulan biz kadınlar, Anka kuşu misali yeniden daha büyük, daha güçlü çıkmalıyız karşılarına. Onların mücadeledeki boşluğunu doldurarak, onların yerine de dövüşmeyi başarmalıyız.

Avrupa'nın tüm kentlerinde kadınların birleşik mücadelesini geliştirerek, öfkemizi örgütleyerek katliamların hesabını sormalıyız. Bu katliamlarla sadece Kürt kadınları değil, özgür, eşit yaşam isteği hedef alındı gerici, faşist, sömürgeci iktidarlar tarafından.

O nedenle en başta ilerici kadın örgütleri olmak üzere, tüm kadınların katliama karşı öfkeyi ve mücadeleyi büyütmek için harekete geçmesi, yerli emekçilere yönelik teşhir çalışmasını yoğunlaştırması, faşist diktatörlüğe ve işbirlikçi Fransa devletine karşı birleşik, antifaşist mücadeleyi yükseltmesi gerekmektedir.

"Dünya'da nerede bulutlar, kuşlar ve insan gözyaşları varsa ben oradayım" diyen ve Alman devleti tarafından 103 yıl önce katledilen sosyalist önder Rosa Lüksemburg'u 103. yılında anarken; biz de orada olacağız diyoruz. Yeni, özgür bir dünya yaratma mücadelemizde işçi sınıfının, ezilen insanlığın, kadınların kalbinde taht kuran Rosa'yı bir kez daha sevgiyle anarak; "Vardık, varız, var olacağız" diyoruz.

*Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AVEG-KON) Eşbaşkanı