'Rojava devrimi işçi ve emekçilerin devrimidir'
Komünist Devrimci Hareket (TKŞ) 1 Mayıs çalışmaları kapsamında Qamişlo'da seminer düzenledi. Seminerde, 1 Mayıs'ın işçi sınıfının tarihi direnişleriyle ortaya çıkarıldığı belirtildi. Rojava devriminin aynı zamanda işçi ve emekçilerin devrimi olduğuna dikkat çekildi. Emekçilerin bu devrimin savunmasında olduğu gibi inşasında yer aldıkları hatırlatıldı. İşçi ve emekçilerin örgütlülüklerini güçlendirerek devrimin kazanımlarını koruyabileceği belirtildi.
Komünist Devrimci Hareket (TKŞ), 1 Mayıs nedeniyle Qamişlo'da seminer gerçekleştirdi. TKŞ'de yapılan seminerde "Biji yek Gulan, biji sosyalizm" pankartı asıldı. Seminere; Suriye Demokratik Birlik Partisi, Demokratik Değişim Partisi, İş ve Güç kurumu temsilcileri ve meclis üyeleriyle birlikte Halkın İradesi Partisi temsilcileri katıldı.
Saygı duruşu ile başlayan seminerde 1 Mayıs gündemli hazırlanan sinevizyon izlendi. Ardından açılış konuşmasını TKŞ temsilcilerinden Abdulhalim Osman yaptı. İşçi sınıfının, kapitalizme karşı tarihsel mücadelesine değinen Osman, "O direnişin etkisi ile yanan direniş ateşi ve kıvılcımları Ekim devriminin ilk kıvılcımlarını yaktı" dedi. Burjuvazinin, işçi sınıfının mücadelesini yok etmek istediği, bu nedenle onun öncülerine saldırarak düşmanlığını her dönem gösterdiğini söyledi.
Osman, Amerika'da idam edilerek katledilen işçi sınıfı önderlerinin idama giderken haykırdıkları sözlerin işçi sınıfı tarafından sahiplenildiğini belirtti. İşçi sınıfının yaktığı direniş ateşinin dünya proletaryası tarafından sürdürüldüğünü söyleyen Osman, Amerikan işçi sınıfı önderlerinin sözlerinin dün olduğu gibi bugün de kapitalistlerin korkusu olduğuna dikkat çekti.
'SURİYE'DE İSYAN ATEŞİ ROJAVA'DA DEVRİME DÖNÜŞTÜ'
Abdulhalim Osman, Suriye ve Lübnan'da işçi sınıfının tarihinin 20. yüzyıla dayandığını söyledi. Suriye'de demircilik, dikim, tekstil, çorap, hazır giyim, eldiven işleri, matbaa, demiryolu yapımı, yağ üretimi gibi sektörlerin daha yoğun olduğunu ve 30 bin işçinin o dönemde tespit edildiğini aktaran Osman, Şam'da işçilerin çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu kaydetti.
Ekim devriminin Suriye işçi sınıfı üzerinde önemli etkileri olduğunu belirten Osman, Baas rejiminin ithalat politikasıyla birlikte işçi sınıfının emeğini değersizleştirdiğini, ucuz iş gücü haline getirildiğini söyledi. Suriye Baas rejiminin ekonomik politikası karşısında işçi ve emekçilerin, gençliğin direnişler örgütlediğini belirten Osman, "İşçi sınıfının Suriye'de ki ilk eylemselliği 1988 yılında olmuştur. Fabrikalarda ve asfalt yapımında çalışan işçiler de bu eylemlere katılmışlardır."
Suriye halklarının Baas diktatörlüğü altında çok baskı gördüğünü söyleyen Osman, "Devrim ateşi burada yandı ve bunun sonucunda Rojava devrimimiz gerçekleşti. Kanlarını bu topraklara feda eden binlerce şehit sayesinde gerçekleşti. Ama hala temel amacımıza ulaşabilmiş değiliz" diye belirtti.
'İŞÇİLER ÖRGÜTLENEREK DEVRİM KAZANIMLARINI KORUYABİLİR'
Rojava devriminin birçok yetersizliği olduğuna dikkat çeken Abdulhalim Osman, Rojava işçi ve emekçilerinin olduğu gibi, Suriyeli işçi ve emekçilerin hakları için de mücadelesinin görünür kılınması gerektiğini kaydetti. Rojava devriminde işçi ve emekçilerin kurumlarında örgütlenmesi gerektiğini ifade eden Osman, güncellenen Toplumsal Sözleşme'ye işaret etti. Osman, "Burada işçi birlikleri, işçi ve emekçi kurumlarının bu kanunların çıkartılmasında ki rolü çok önemli. İşçi ve emekçilerin de kendi haklarını savunan bu örgütlerin etrafında toplanması ve örgütlenmesi gerekir. Biz burada bu maddeler üzerinden çalışmalar yürütülmesini çok önemli görüyoruz. Birincisi işyerlerinde işçi haklarına saygı duyulması, ikincisi bütün kurumlarda, Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetiminin çatısında ki bütün işyerleri, şirket ve fabrikalarda işçi ve emekçilerin haklarını savunan ve koruyan merkez ve büroların açılması. Ciddi ve geçerli sebepler dışında işçilerin işten çıkartılmasının yasaklanması. İşçilerin sebepsiz işten çıkartılmasını yasaklayacak bir sigortanın çıkartılması, işçi sağlığı ve iş kazasına uğrayan işçilerin tedavi ve masrafları garantilenmelidir. İş günü saati 8 saat olmalıdır, eğer 8 saatten fazla iş günü olursa saat başı mesai ücreti ödenmelidir. İşçiler arasında fark gözetilmeden eşitlik gözetilerek olanak ve imkanlar sunulmalıdır."
'ROJAVA DEVRİMİNDE EMEKÇİLER BÜYÜK BEDEL ÖDEDİ'
Abdulhalim Osman, Rojava devriminde halkların, işçi ve emekçilerin kent ve meclis örgütlenmelerini geliştirerek devrime sahip çıktıklarını, halklar arasında düşmanlık yaratmak isteyen devrim düşmanları karşısında halkların ortak eşit ve demokratik bir yaşamı kurduğunu belirtti. Devrimin ilanından bugüne işçi ve emekçilerin devrimde önemli rol oynadıkları ve büyük bedel ödediklerinin altını çizdi. Osman, şöyle devam etti: "Son süreçte emekçiler birliği, dünyasal yardım için bir ekonomik sandık kurdular. Bunun temeli emekçilere ve şirketlerde çalışan emekçilere yardımdır. Buda emekçiler için çok önemli bir adımdır fakat daha da güçlendirilmesi gerekir."
Söz alan TKŞ üyesi işçi sınıfının tarihsel gelişim sürecine dair bilgi verdi. Karl Marx'ın "Bugün gelişen proleter sınıftır ve toplumu kurtaracak olan yine proleter sınıftır. Çünkü toplumu emeği ile inşa eder" sözlerini rehber alan komünist hareketin toplumsal kurtuluş ve sosyalizm için yüzünü işçi sınıfına çevirdiğine dikkat çekti. Komünist hareketin işçi sınıfı mücadelesine ve 1. Enternasyonal ve 2. Enternasyonallerin kurulmasına öncülük ettiklerini söyledi.
'1 MAYIS TÜM DÜNYADA BÜYÜK BEDELLERLE KAZANILDI'
Amerikan işçi sınıfının 8 saatlik iş günü talebiyle başlayan mücadelesine burjuvazinin saldırı, baskı ve yasaklamayla yanıt verdiği ifade edilen konuşmada, işçi sınıfının baskılara rağmen mücadelesinden geri adım atmadığı söylendi. 1 Mayıs'ın tarihçesi aktarıldığı konuşmada, "Bütün dünyada 1 Mayıs kanla ve bedeller ile kazanılmıştır. Ekim devriminden sonra sosyalizmin bütün dünyada ki etkisinden sonra 1 Mayıs bütün dünyada resmi olarak tanınmıştır" denildi.
Ekim devrimiyle birlikte dünyada gelişen devrimlerin işçi ve emekçilerin öncülüğünde olduğu ifade edildi. Rojava devriminin de emekçilerin öncülüğünde gelişen bir devrim olduğu belirtilen konuşma, şöyle devam etti: "Emekçi halklarımızın emeği ile bu devrim bu aşamaya ulaştı. Bu nedenle biz komünist hareket olarak, Kürdistan işçi ve emekçilerinin öncüleri olarak bu devrim bizim devrimimizdir diyoruz ve sonuna kadar da bu devrime sahip çıkacağız. Bu devrim içerisinde işçi ve emekçi sınıfların kazanımlarının gerçekleşmesi için bu devrime daha fazla sahip çıkmalı, sorumluluk almalı ve devrimin öncülüğünü yapmalıyız."
Toplumsal sözleşmede devrimin emekçiler için tanımladığı birçok hakkın olduğu belirtildi. Bu hakların uygulanabilmesi için emekçilerin devrimde örgütlenmelerini güçlendirmesi gerektiği söylendi. Konuşmada, "Devrime katılmazsak, devrimi savunmazsak kimse gelip bize alın size devrim ve haklarınız demez. Bu nedenle biz işçi ve emekçiler kendi rengimiz ile Rojava devrimi içerisinde daha fazla yer almamız gerekir. Bu sadece ulusal kurtuluş için değil, toplumsal kurtuluş içinde olmalıdır. Burada bir kez daha TKŞ olarak bütün arkadaşlarımıza çağrı yapıyoruz, halklarımıza çağrı yapıyoruz ki bu devrime daha fazla sahip çıksınlar" ifadeleri kullanıldı.
'ADALET VE ÖZGÜRLÜK İSTEYEN HERKES DEVRİMDE YER ALMALI'
Rojava/Kuzey-Doğu Suriye ve bütün Suriye devriminin geleceğinin işçi ve emekçi sınıfın ellerinde olduğunu belirten TKŞ üyesi, "Bu yüzden işçi ve emekçiler eğer birleşmezlerse ve mücadeleyi bütünleştirmezlerse geleceğini, toplumsal adaleti inşa edemezler. Bu nedenle kapitalizme karşı işçi ve emekçilerin mücadelesini yükseltmek istiyoruz. Sosyalizmin kızıl bayrağını yükseltmek istiyoruz. Rojava devrimini sosyalizme doğru götürmek istiyoruz. Bu nedenle adalet isteyen, özgürlük isteyen herkes hareketimizin içerisinde yer almalı" dedi.
1 Mayıs'ın Rojava devriminde SYPG'nin öncülüğünde eylem, yürüyüş ve etkinlikler ile kutlanmaya başlandığı hatırlatılan konuşmada, "İşçi ve emekçilerin renginin daha fazla belirgin olmasını istiyoruz. Bu yolla aynı zamanda işgalci-sömürgeci Baas rejimine ve işgalci sömürgeci Türk burjuvazisine şu mesajı vermek istiyoruz. Bizler Kürdistanlı komünistler ve sosyalist yurtseverler olarak 'buradayız ve bu devrimin sahibiyiz, devrimimize sahip çıkıyoruz.' Bu devrimin işgalci Türk ve Suriye devletlerinin tehditleri ve saldırıları ile elimizden gitmesine izin vermeyeceğiz. Herkes bu bilinçle bu eyleme katılmalı ve dünyaya mesaj vermelidir. Halkımız işçiler ve emekçiler öncülüğünde bu saldırılara karşı birlikteliğini sağlamazsa kazanımlarımızı ve topraklarımızı koruyamayız" ifadeleri yer aldı.
Seminerin son bölümünde katılımcılar söz alarak sorun ve çözüm önerileri üzerine değerlendirmeler yaptı. TKŞ'nin 1 Mayıs günü yapacağı eyleme çağrıldı.