24 Eylül 2024 Salı

Rojava Devrimi 11. yılında: Kadınlar Kobanê'yi direniş kalesine dönüştürdü

Rejim döneminde, henüz lise öğrencisiyken devrimci mücadele ile tanışan Maqbule Baqî, Kadınların devrimde önemli roller üstlendiğine dikkat çekti. Baqî, "Kadınların buradaki rolü büyüktü. O da devrimin bir koluydu. YPJ-YPG kuruldu. Kadınlar da destek verdi. 19 Temmuz'da Kürt kadınları dört parça Kürdistan'dan geldiler. Kanları birleşti. 19 Temmuz devriminde, Kobanê savaşında kazandılar. Kobanê'yi direniş kalesine dönüştürdüler" vurgusu yaptı.

Rojava Devrimi 11. yılını kutlamaya hazırlanırken "Rojava Devrimi" konulu hazırladığımız dosyanın "devrimin emekçileri" başlığıyla olan bölümünü yayınlamaya devam ediyoruz. Onlar devrimin ilk gününden itibaren inşasında, yeri geldi savunmasında yerlerini aldı. Onların gözünden, devrime ait yaşanmışları ETHA okurlarına aktarıyoruz.

Sömürgeci Esad rejiminin tüm asimilasyoncu politikalarına rağmen Kürt kimliğini koruyan, devrimin ilk gününden itibaren de savunmasında ve sonrasında kentin inşasında yer alan Maqbule Baqî devrimde kadınların rolünü anlattı.

REJİM DÖNEMİNDE KÜRT ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİYLE TANIŞTI
Maqbule Baqî bugün Kobanê kantonu ilçe yöneticilerinden. Devrimci mücadele ile tanışması Esad rejim dönemine dayanıyor. Rejim döneminde, henüz lise öğrencisiyken Kürt özgürlük mücadelesi ile tanışıyor. Aynı dönemlerde rejimin, Kürtlere asimilasyonu, onursuzca yaşamı, ihaneti dayattığı zamanlar. Rejimin yaratmak istediği "işbirlikçi" Kürt politikası karşısında Kürt kimliğini koruyan onurlu bir yaşamda ayak direyenlerden. Maqbule Baqî, Rojava Devrimine de bu bilinçle katılan, yenilmez Kürt kadınlarından.

Türk devletinin desteğiyle DAİŞ'in Kobanê'ye saldırısı başladığında devrimin öncü güçlerinin de savaşa karşı hazırlıklara başladığını aktardı Maqbule Baqî, şöyle devam etti: "Karanlık güçler Kobanê'ye saldırmak istediğinde hazırlıklar yapıldı. Farklı yerlerden Kobanê gençleri kente geldiler. O günlerde kadın, genç, nine, dede bir kişi bile tehditlere rağmen Kobanê'den çıkmadı. Akşamları gidip köylerini sınırları koruyorlardı."

'KAZANAN İHANET DEĞİL DİRENİŞ'
Kadınların kent savunmasının ilk günlerinden itibaren yerlerini aldıklarına dikkat çeken Maqbule Baqî, şöyle konuştu: "Kadınların buradaki rolü büyüktü. O da devrimin bir koluydu. YPJ-YPG kuruldu. Kadınlar da destek verdi. Ben Kobanêli bir kadındım ve öğrenciydim. Okulda rol oynuyordum. Öğrencilere, annelerine 'Hiçbir zaman topraklarımızı bırakmayalım' diyorduk. Düşmanın saldırmasına, köylülerimizin katledilmesine rağmen böyle diyorduk. Mesela DAİŞ ilk defa PYD'ye saldırdığında arkadaşlarımızı şehit düşürdüler. Şehit Viyan, Amara ve Dîlovan yoldaş ilk olarak şehit düştü. Kadındık ve topraklarımızı bırakmak istemiyorduk. Ne imkanımız varsa sunuyorduk."
Devrimci mücadele ile rejim döneminde tanıştığını belirten Maqbule Baqî, "Ben devrimi 19 Temmuzla birlikte tanımadım. Devrimle 1984-1985'de tanıştım. Halep'te üniversite okurken. Amcaoğlum 1985'de Adıyaman'da şehit düştü. Şehit düşen ilk Rojavalıydı. Türk devletinin tehdidi altındaydık" sözleriyle sürecini özetledi.

'AJANLIK DAYATTILAR REDDEDİNCE ÜZERİME KARA ÇİZGİ ÇEKTİLER'
Maqbule Baqî, devrim öncesi rejimin Kürt halkı üzerinde baskı kurduğunu, kendisine de halkına ihanet edip ajanlık dayattıklarını buna karşı çıktığı için baskılarla karşılaştığını söyledi. Baqî, "Üniversite'de Matematiği birincilikle bitirdim. Okula geçip Kobanêli öğrencileri eğitmemi istemediler. 16 yıl okuldan uzak tutuldum. Kobanêli öğrenci bir kadın olarak çalışmak istiyordum. -Devlet üzerimizde sürekli baskı kuruyordu.- 'Okul yönetimini sana verelim', 'Ne istersen sana verelim ama senin bize yardımcı olmanı istiyoruz' diyorlardı. 'Ben size nasıl yardımcı olayım. Bütün ailem tek bir mahallede. Kuzenim, kardeşim babam üzerinden mi size yardımcı olacağım.' Ondan sonra üzerime kara çizgi çektiler. 16 yıl okullardan uzak tutuldum."

'KOBANÊ DİRENİŞLE KAZANILDI'
Faşist DAİŞ'in ve işgalci Türk devletinin Kobanê'ye saldırıları karşısında dört parça Kürdistan'dan kadınların Kobanê'ye gelerek kent savunmasında yer aldıklarını belirten Baqî, kadınların Kobanê'yi direniş kalesine dönüştürdüklerini söyledi ve devam etti: "Kürt kadının rolü çoktu. 19 Temmuz'da Kürt kadınları dört parça Kürdistan'dan geldi. Kanları birleşti. 19 Temmuz devriminde, Kobanê savaşında kazandılar. Kobanê'yi direniş kalesine dönüştürdüler. Faşist Türk devleti Kobanê üzerinde büyük bir hesap yapıyordu. 'Kobanê Kürdistan özgürlük hareketinin sağ kolu ne olursa olsun onu yıkacağım' diyordu. Kobanê'yi yıkmak için çok çabalıyordu. Kobanê kahramanlarının, gençlerinin ruhuyla kadın ve erkekleriyle dört parça Kürdistan'dan kadın ve erkekler kanlarını Kobanê topraklarına feda ettiler. Direndiler ve Kobanê kazandı."

KOBANÊ: İRADE, DİRENİŞ, KAHRAMANLIK
Kobanê savaşına katılan devrimcilerin güçlü bir iradeye sahip olduklarını söyleyen Maqbule Baqî, savaşta sayısız kahramanlıklara tanıklık ettiğini söyledi. Baqî, "Kobanê'li kadın-erkeklerde çok güçlü bir irade vardı. Diğer Kürdistani partilerin de çocukları vardı. Kürdistan'ın diğer parçalarından olup burada kan döken birçok kahraman vardı. Biz bu kahramanlarla yaşadık. Örneğin biri Almanya'daki heval Sefkan'dır. Heval Şilan, heval Vîyan, heval Arîn Mirkan bu arkadaşlarla acılarımızı birlikte paylaşıyorduk" dedi.

DAİŞ'e karşı savaşın eşitsiz koşullarda fakat yüksek bir iradeyle sürdüğünü belirten Maqbule Baqî savaşta yer alan Sefkan adlı savaşçıyla sohbetlerine dair şunları aktardı: "Düşman bize saldırıyor ne yapacağız" diyordum. Birçok sefer heval Sefkanla oturup konuşuyordum. 'Evet şimdi halktan yardımlar topluyoruz ama bununla top mu satın alacağız ağır silah mı satın alacağız' diye soruyordum. Bana 'Mamoste Maqbule satın almak istiyoruz ama imkanımız yok. Biz devlet değiliz kara pazarda alışveriş yapamayız' diyordu. Yoldaşlarımız Batı ve Doğu'da 2 doçkayla savaşıyorlardı. Böyle imkanlar çok zayıftı. Bir doçka bozuluyordu diğeri başlıyordu."

DAİŞ barbarlığına karşı halkın büyük çoğunluğunun savaşta yer aldığını söyleyen, Maqbule Baqî şunları aktardı: "Sonra ağır bir saldırı gerçekleşti. Sanki 9. ayın 20'siydi. sabah uyandık Kobanê'de kimse kalmamıştı. Ben ve arkadaşlarım olarak 3 ev kalmıştık. Ailelerimiz de çıkmıştı. O anda bir arkadaşım yanıma geldi. 'Ne yapacağız' dedi. 'Ne yapacağız. Hayvanlarını kes ailelere dağıt. Burada olalım. Yoldaşlar ne zaman çıkın derse o zaman çıkarız' dedim. Sonrasında yoldaşlar karar aldılar. 'Silah kaldırabilecekler kalsın onun dışın kimse burada kalmasın' dediler."

'BIÇAK KEMİĞE DAYANANA KADAR TOPRAKLARINIZI BIRAKMAYIN'
Kadınların aile içindeki işlerle kendilerini sınırlamadıklarını, kent savunmasında önemli roller üstlendiğini belirten Maqbule Baqî, şu şekilde anlattı: "Kadınların burada büyük bir rolü vardı. Bir yandan çocuklarını büyütüyorlardı. Bir yandan devrimi destekliyorlardı. Kobanêli kadınlar onlara yemek hazırlıyorlardı. Çamaşırlarını yıkıyorlardı. Cephelerde kızlarına, oğullarına yemek hazırlıyorlardı. Mesela okumuş insanlar vardı halkın içerisinde düşmandan korkuyu yenmeye yönelik çalışmalar yapıyorlardı. 'Bıçak kemiğe dayanana kadar topraklarınızı bırakmayın. Örgüt bize çıkmayın demeden çıkmıyoruz' diyorlardı."

"Şehit düşen arkadaşlarla çok yaşadım. Kadınların rolü büyüktü. Bir örnek vereyim. Düşman sınıra dayandı. Bir grup yöneticimiz oradaydı. Biri de kardeşim, kardeşimin oğlu, amcaoğlumdu. Birçoğu şehit düştü, yaralandı. Ailemden 7-8 kişi Kobanê direnişinde şehit düştü. Bir ses duyduk. Dışarı çıkalım dedik. Bütün yöneticilerimiz bir evdeydi. Düşman sınıra yaklaşıyordu. Dışarı çıktık bir baktık kadın yoldaşlar savaşıyorlar. O anda fark ettik. Kadınlar bizi koruyor biz burada ne yapıyoruz biz de savaşalım dedik. Yoldaşlar 'siz savaşmayın biz savaşırız' dediler. O anda çok utandık. Yoldaşlarımız gelmiş Kobanê'yi koruyorlar. Hiçbir zaman Kobanê'yi bırakmadılar."

'KUZEY KÜRDİSTANLI AİLELER BİZİMLE EVLERİNİ PAYLAŞTILAR'
Kadınların topraklarını sonuna kadar savunmak için kentlerinde kaldıklarını söyleyen Baqî, Kobanê'nin özgürlüğü için büyük bedeller ödendiğini vurguladı. Baqî, "Kadınlar, kolay kolay topraklarını, yaşamını bırakmıyor. Kadınlar topraklarına bağlılar. Ama bazı insanlar bir zorluk olduğunda gidiyorlardı. Örneğin kardeşim, mamoste Osman Kobanê savaşındaydı. Kardeşimin oğlu şehit düştü. 'Sen bir takıma ben bir takıma gireyim. birlikte şehit düşmeyelim' diye konuşmuştuk. O şehit düştü. Bana telefon ettiler. Gidip onu kaldıracağım dedim. Bir kadın ağlayarak 'Mamoste nasıl gidersin. Topraklarını nasıl bırakıyorsun. O bir kez şehit düştü, gitti. Ama sen burada olmalısın' dedi. Ondan sonra geri döndüm. Enver Muslim'ü doçka vurmuştu. 2 ayağı gitmişti. Ondan sonra ben gitmiyorum dedim" dedi.

Kuzey Kürdistan halklarının Kobanê halklarıyla büyük bir dayanışma içinde olduğunu belirten Baqî savaş sürecinde yaralandıktan sonra ki dayanışmaya ilişkin şunları söyledi: "Ardından geri döndüm. Yaralanana kadar devam ettim. Kendime geldiğimde Türkiye'de bir hastanede olduğumu fark ettim. Kuzey Kürdistanlı ailelerimiz bizimle evini de çocuklarını da paylaştı. Şimdi dahi heval Selahattin Demirtaş ve heval Figen Yüksekdağ devrime destek verdiği için hapistedir."