24 Eylül 2024 Salı

Merve Nur İşleyici* yazdı | Yıkılan bir kentte buluşur gözlerimiz...

İşte buradayız yan yana. Gülistan, ben ve daha nice yoldaşımız, yarım kalan yolculuğumuzun serüvencileri olarak 33'lerin düşlerini caddelere, sokaklara, meydanlara, mahalle aralarına ve kendimizi götürdüğümüz dört bir yana taşımaya devam edeceğiz.

6 Şubat depremlerinde yerle bir edilen kentlere yola çıktık. Tıpkı 20 Temmuz 2015 yılında farklı kentlerden, IŞİD'in yerle bir ettiği Kobanê'yi yeniden inşa etmek için çıktığımız düş yolculuğu gibi. Bu kez yanımda Suruç'a benim gibi tanıklık eden Gülistan da var. Suruç'ta Amara Kültür Merkezinin bahçesinde sarıldığımız Gülistan'la şimdi aynı araçta depremin yerle bir ettiği kentlere gidiyoruz.

Göz göze gelmekten sakınarak yol boyu 20 Temmuz'u konuşuyoruz, "Yine yıkılan bir kente gidiyoruz, 8 yıl önceki gibi yine bir kenti inşaya gidiyoruz..."

Aylardan Temmuz, yine düşmüşüz yollara... Yıkılan bir kentin çocuklarına gidiyoruz. Heybemizde umut var. Bir kadın yoldaşımızın kaleminden dökülen, 33'lere yazılmış bir oyunu sahnelendireceğiz. Düş yolcularından düş gezginlerine evrilen bir serüven bizimkisi...

Yol boyunca düşünüyorum. Her gidiş yarım kalan bir düşün tamamlanması belki de. Gülistan kızıl saçlarından güller takıyor çocukların başlarına. Durup seyirci kalamayışını izliyorum mutsuzluklara. Deliler gibi koşuyoruz kentin sokaklarında, haydi çocuklar gelin bizimle...

Oyunun sonunda el birliğiyle söndürüyoruz Mavi Orman'da ki yangını.  Çocukların gülüşlerine bakıp kalakalıyoruz öylece, hep birlikte başardık. Hayalet kentin çocukları onlar. Perdelere ağıt yaktıran, ağaçları dansa kaldıran, her adımda tozu dumana katan rüzgarın çocukları. Bir rüzgar gibi esip geçtiler hayatlarımızdan, bir yanımız orada kaldı. Şehirden henüz ayrılmadan her fırsatta usulca dokunuyorum toprağa, bize anlatmak istediği bir şeyler var.

Acılar orada saklı, üzerinde filizlenen yeşil ise umudu haykırmakta..Ve her yolun sonu çıkar bir bahçeye. Farklı kentlerden, farklı halklardan insanlar bir arada. Yıllar geçmiş üzerinden ve biz yine bir bahçedeyiz. Ördekler yok ama köpekler var etrafımızda, yavru kediler var mesela her koşulda bizi mutlu etmeyi başaran. Şarkılar var dostlarımızın dilinden, hoş sohbetler, derin bakışlar, naif insanlar var yaşamın her alanında emek veren. Oyunlar oynanıyor, şarkılar söyleniyor ve yollar tükeniyor. Gün ağarırken veda ediyorum bu kente. Tekrar görüşmek dileğiyle...

Hayat eylem içinde olmaktır. Bir devinim, bir düş, bir hedefler silsilesi... Anlam yoksa  sende yoksun. Yaşama anlam katan şey birleşen ellerimizde saklı. Bir kere daha sarılabilmek örneğin, yarın ne olacağını bilmeden bilmek değerini yoldaşın... İşte buradayız yan yana. Gülistan, ben ve daha nice yoldaşımız, yarım kalan yolculuğumuzun serüvencileri olarak 33'lerin düşlerini caddelere, sokaklara, meydanlara, mahalle aralarına ve kendimizi götürdüğümüz dört bir yana taşımaya devam edeceğiz.

*Tiyatro sanatçısı Suruç katliamı tanığı