21 Eylül 2024 Cumartesi

Kobanê davasının karar duruşması 17 Nisan'da görülecek

Kobanê davasında hüküm öncesi tutsak siyasetçilerin son sözleri alındı. Davanın karar duruşmasının 17 Nisan'da görülmesine karar verildi.

DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24'ü tutsak 108 kişi hakkında açılan davanın duruşması Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Hapishane Kampüsü mahkeme salonunda görüldü.

Tutsak siyasetçiler hüküm öncesi son sözlerini söyledi.

ÜRKÜT: SÖZÜMÜZÜ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Bu dosyanın siyasi saiklerle önce savcılığın, sonra mahkeme heyetinin önüne konulduğunu belirten tutsak siyasetçi Ali Ürküt, savcılık ve mahkemenin siyasi iktidarın kendilerine biçtiği role uygun olarak üzerine düşeni yaptığını kaydetti.

Önce gerçeklikle alakası olmayan bir iddianame hazırlandığını ifade eden Ürküt, "İddia makamı bir sürü yalan tanıkların beyanları ile iddianame hazırladı ve savcılık da onun devamında mütalaa hazırladı. Tabii ki asıl sıra ve son söz sizdedir. Üç yıldır dilimiz döndüğünce söyledik ve yalan iddialara cevap vermeye çalıştık. Sözümüzü söylemeye devam edeceğiz" dedi.

Ürküt, hukukun ve adaletin gereği yapılacaksa bu dosyanın derhal düşürülmesi gerektiğini vurguladı.

ALTINÖRS: SÖZÜMÜZDEN DÖNMEYİZ, ÇAĞRIMIZI İNKARDAN GELMEYİZ
Tutsak siyasetçi Alp Altınörs, "Sözümüzden dönmeyiz, çağrımızı inkardan gelmeyiz. Sözümüz özgürlük ve sosyalizm içindir. Kalem ile yazılanı balta ile kesemezsiniz. Halkların dayanışmasını yargılayamazsınız. Milyonların yazdığı bir tarihi mahkeme salonlarında yalancı tanıklarla, kumpas davalarıyla yeniden yazamazsınız. Bizim bu davada ilk sözümüz ile son sözümüz aynıdır. Çağrımız meşrudur; bir soykırımı önleme amaçlıdır" ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyetine düşenin bu kumpas davasını kapatıp beraatle sonuçlandırmak olduğunu belirten Altınörs, "IŞİD terörüne, IŞİD soykırımına karşı yapılmış bir çağrıyı mahkum ederseniz; isimleriniz IŞİD'in yanına yazdırmış olacaksınız. Demokratik protesto çağrısı yapmak suç değildir. Halkların Demokratik Partisi'ne üye olmak, merkez yürütme kurulunda yer almak da suç değildir. Bunların tümü anayasanın koruması altındaki demokratik haklardır. Dolayısıyla ortada hiçbir suç yoktur" dedi.

ATA: YAŞASIN EZİLEN HALKLARIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ
Yargılama süreci boyunca 2014'te yaşananları ve o günün toplumsal gerçekliğini ortaya koymaya, iddianameye konu yalanların altını çizmeye çalıştığını belirten Ayla Akat Ata, "Yazık ki bizi duymayı tercih etmediniz. Hatta ara kararlarınızla susturmaya bile çalıştınız. Tıpkı, Meloslara seslenen Atinalı elçiler gibi… Güçlü ne isterse onu yapar, zayıf ise kendisinden istediklerini kabul etmek zorundadır dediniz. Varsın olsun. Ne diyordu Nazım? Sen yanmazsan, ben yazmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. Ben, bu yolun sonundaki ışığı görebilecek kadar mesafe kat etmiş biriyim" ifadelerini kullandı.

Ata, şöyle devam etti: "Buradan son sözüm; ezilen tüm halkların özgürlük mücadelesine duymuş olduğum saygının gereği olacaktır. Ve onlar için de bu mücadelenin ezilen tüm dünya halkları için verilen bir mücadelenin parçası olduğu hissi ile ifade edeceğim. Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın ezilen halkların özgürlük mücadelesi diyorum. Yaşasın kadınların özgün, özerk, örgütlü mücadelesi diyorum. En son olarak da Jin Jiyan Azadî!"

AŞAN: BİZİM İÇİN DURMAK YOKTUR
Kendileri için son sözün olmadığını ifade eden Aynur Aşan, şöyle devam etti: "Bizim için durmak yoktur. Biz sürekli mücadele edeceğiz, çalışacağız. Bir davayla ilgili de birkaç cümle söylemek istiyorum. Yazdım ben. Türkiye, tarihinde yeni bir adaletsizlik sayfası açtı. Bu dava Sokrates'in davasıdır. Sokrates; ‘Benim yargılanmam bir sunumdur. Atina soylularına bir sunumdur' der. Bizim yargılanmamız da böyledir. Sizin burada yargılanan insanların suçsuz olduğunu bilmemenize imkân yok. Sizin bir iradeniz vardı bu davada ama siz bunu yapmadınız. Bizler, bugüne kadar söylenmesi gereken her şeyi söyledik. Onun için sizin de vaktinizi ve arkadaşlarımın da vaktini almak istemiyorum. Son olarak şunu söylemek istiyorum; nerede olursak olalım kadın mücadelesi sürecek. Kadın özgürlük mücadelesi sürecektir. Biz de sürdüreceğiz."

PARMAKSIZ: HALKLAR ARASINDA EŞİTLİK ANCAK SINIF KARDEŞLİĞİYLE KURULABİLİR
Son sözünü Türk ve Kürt halklarının kardeşliğine ithaf eden tutsak siyasetçi Bülent Parmaksız, "Ben halklar arasındaki eşitliğin ve özgürlüğün ancak sınıf kardeşliğiyle kurulabileceğinin farkındayım. Bundan dolayı iki halk arasında kurulmuş olan bu tarihsel birliğin sınıf kardeşliğine evrilmesini diliyorum. Konuşmamı ayrıca iki yıl önce yitirdiğim babama ithaf ediyorum" dedi.

Parmaksız, şöyle devam etti: "Bizim tarafımız Nazım'ın, Nazım Hikmet'in dediği taraftır. İnsandan, ezilenlerden, emekçilerden, ezilen halklardan yanadır. Sosyalizm insanlığın geleceğidir. Buna yürekten inanıyorum. Bu inancı tarihten gelen gücümüzden ve haklılığımıza olan güvenden alıyorum. Karmatiler'den Büyük Oğuz Ayaklanmasına, Babailerden ve Şeyh Bedreddin'den Mustafa Suphi'lerden Hikmet Kıvılcımlı, Behice Boran, Hayri Durmuş ve Deniz Gezmiş'lere, ezilenlerin hak ve adalet mücadelesi sürüyor, sürecek."

KARAR DURUŞMASI 17 NİSAN'DA GÖRÜLECEK
Ardından yapılan tutuk incelemesinde Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Alp Altınörs, Ayka Akat Ata, Ali Ürküt, Ayşe Yağcı, Bülent Parmaksız, Dilek Yağcı, Günay Kubilay, İsmail Şengül, Meryem Adıbelli, Nazmi Gür, Pervin Oduncu, Zeynep Karaman, Aynur Aşan ve Zeyhep Ölbeci'nin tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Mahkeme, Demirtaş için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "derhal tahliye" kararına ilişkin ise "Bu dosyanın söz konusu AİHM kararına ilişkin dosya olmadığını" belirterek "Söz konusu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin incelemesi dışında kaldığı anlaşılan yani karar sonrasında ortaya çıkan dosyamızın delillerini yok saymak mümkün değildir" dedi. Diğer siyasetçilerin tutukluluk devam gerekçesinde de yine tanık ifadelerini gerekçe gösterdi. 

Kobanê davasının karar duruşmasının 17 Nisan saat 10.00'da görülmesine karar verildi.