24 Eylül 2024 Salı

Kobanê davası: Siyasi sorumluluk olarak hakikati savunmaya devam edeceğiz

Kobanê kumpas davasının 28'inci periyod duruşması Sincan Hapishanesi Kampüsü'nde görülmeye devam ediyor. Duruşmada söz alan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Biz burada hala insanlığın temel ilkelerini tartışıyoruz, sizinle hukuk tartışıyoruz. Size mecbur olduğumuz için değil siyasi sorumluluk olarak hakiki olanı savunmaya devam edeceğiz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 18'i tutsak 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası'nın 28'inci periyod duruşmasının birinci oturumu, Sincan Hapishanesi Kampüsü'nde bulunan salonda görüldü.

Sabahat Tuncel ve pek çok siyasetçi ile avukatları duruşmada hazır bulunurken, Demirtaş, Yüksekdağ ve Gültan Kışanak ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Duruşma savcısının değiştiği görüldü. Avukatların sebebini sorması üzerine mahkeme, savcının hasta olduğunu söyledi.

Duruşmada söz alan Avukat Nuray Özdoğan, bir önceki duruşmada mahkemenin verdiği ara karara tepki gösterdi. Duruşmaların süresiz bir şekilde devam etmesinin adil yargılama hakkının ihlali olduğunu dile getiren Özdoğan, "Hem mekânsal hem dem zamansal anlamda bir şiddettir. Bizi sıkıştırdığınız süre ve mekana itiraz ediyoruz. Bizim buraya gelip gitmemiz bile büyük bir sorun" dedi. Özdoğan, Kışanak'ın ablasının hasta olduğunu ve entübe edildiğini, bu nedenle ilk olarak kendisine söz verilmesini istedi.

SEGBİS BAĞLANTISI KAPATILDI 
Söz alan Gültan Kışanak, duruşmaların aralıksız bir şekilde sürmesinin işkence olduğunu söyledi. Taleplerinin karşılanmadığını dile getiren Kışanak, dosyaya gelen giden evraklara ilişkin beyanda bulunması üzerine mahkeme, ablasının hasta olmasına dair bir mazeretinin olup olmadığını yönünde beyanda bulunmadığını belirterek sözünü kesti. Mahkeme, daha sonrasında ise SEGBİS bağlantısını kapatarak, Kışanak'ın beyanda bulunmasını engelledi. Duruşmada salonunda bulunan siyasetçiler ve avukatlar, duruma tepki gösterdi. Mahkeme başkanı, duruma itiraz eden Av. Özdoğan'a ve tutsak siyasetçilere, "Laftan anlamıyor musunuz? Oturun yerinize" diyerek tehditlerde bulundu.

DEMİRTAŞ: SEÇİM SÜRECİNDE ÖZEL BİR POLİTİKA YÜRÜTÜLDÜ
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, taleplerinin duruşmayı uzatma amacı taşıdığı iddiasıyla reddedildiğini ancak 7 yıldır tutsak edildiklerini kaydetti. "Duruşmayı uzatmaya yönelik olduğunu söyleyen heyet, 7 yıldır mahkemeyi bitirmiyor, biz tutuklu olanların uzattığını söylüyor" diyen Demirtaş, süre taleplerinin ciddiye alınmasını istedi.

"Seçim sürecinde dijital medya üzerinden özel bir politika yürütüldü ve bu yüzden bu yargılama hala devam diyor. 2016'dan bu yana algı yaratılan paylaşımları dosyaya delil olarak göndereceğiz. Heyetiniz bunlar delil olduğu için okumak zorunda ama okumak da yetmez. Bu tweetlerin ne amaçla atıldığını, hangi saiklerle atıldığını incelemek zorunda" diyen Demirtaş, hazır savunmalar alındıktan sonra duruşmanın ertelenmesini talep etti.

Demirtaş şöyle devam etti: "Heyetin hızlandırmaya yönelik tavrı merkezi bir koordinasyon çerçevesine dönüştü.  Sizin kararlarınız seçimde hızlanıyor, seçimden sonra yavaşlıyor. Seçim ayında benim hakkımda 5 bin 500 tweet atılmış. Seçim bittiği gibi, 'teröristliğimiz, alçaklığımız' da bitti. Yerel seçim yaklaşıyor, göreceğiz zaten. AYM'de, İstinaf'ta, Saray'da bir hareketlilik var. Yeni ittifaklar konuşuluyor. Cumhurbaşkanının bu davayla nasıl ilgilendiğini, sizin de nasıl hızlandığınızı ispatladık."

YÜKSEKDAĞ: SİYASİ SORUMLULUK OLARAK HAKİKATİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ
HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ise mahkemenin rolünün ortada olduğunu belirterek, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmemesine tepki gösterdi.

Süre taleplerinin reddedilmesine itiraz eden Yüksekdağ, "Adli tatilde bile koştur koştur savunma almaya çalışıyorsunuz. Bu da yetmiyor, taleplerimizi inandırıcı olmayan gerekçelerle reddediyorsunuz. Bizim lehimizde olan deliller ve taleplerimiz dosyaya girmiyor. Siz 6 yıl sonra ölüyü dirilttiniz. Neredeyse zaman aşımına uğratılmış dosyayı getirip bu dosyaya sokuyorsunuz. Sizin sınırsız alanınız var ama biz beş dakika almak için mücadele ediyoruz. Biz burada hala insanlığın temel ilkelerini tartışıyoruz, sizinle hukuk tartışıyoruz. Size mecbur olduğumuz için değil siyasi sorumluluk olarak hakiki olanı savunmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Yüksekdağ, şöyle devam etti: "Dosyaya katılma taleplerini direk ret etmeniz gerekiyor. Ama siz koştur koştur savunmaları bitirme peşindesiniz. Ara yargılar oluşturuyorsunuz, sümen altında duran kararınızı güçlendirmek için kurulan ara kararlar bunlar. Her bir aşamada söz söyleme hakkımız var. Ama bu söz söyleme hakkımızı bize tanımıyorsunuz. Günlerce, haftalarca, aylarca linç saldırıları düzenliyorlar, bu dosya üzerinde tepiniyorlar, ahlaki değerlerimiz üzerinde tepiniyorlar. Buna ilişkin tek bir adım yok ama bizim söz söyleme hakkımız yok öyle mi? Bu gönderilen dilekçe kılıklı saldırılara ilişkin söyleyecek tabii ki sözümüz var."

TUNCEL: LAF KARMAŞASI İLE GERÇEĞİ GİZLİYORSUNUZ
Sebahat Tuncel ise mahkeme heyetinin fırsat buldukça erkeklik gösterisi yaptığını vurguladı. "Bunları kabul etmeyiz, yıllardır bunun için mücadele ediyoruz. Bedel ödüyoruz, ödemeye devam ediyoruz. Katillerin hepsi de beyefendi ama biz bağıran çağıran oluyoruz. Bir fırsat bulduğunuzda bunu yapıyorsunuz. Sizin gibi dışarıda bir sürü erkek var. Bu değişmediği süre barış da olmaz. Erkek devlet şiddeti ne oluyor? Siz devlet adına karar veriyorsunuz, sonra bizim kendimizi savunmamızı bile beklemiyorsunuz" diyen Tuncel, mahkeme heyetinin talepleri reddetmesine tepki gösterdi.

Yargılamanın hukuki değil siyasi olduğuna işaret eden Tuncel, "Size göre biz düşmanız, bir muhakeme yapma gereği bile duymuyorsunuz. Bu soruşturmanın açığa çıkarılması için talepleri kabul etmiyorsunuz. Cübbenize yakışır davranıp derhal mütalaayı iade etmeniz gerekiyordu. 5 bin sayfa mütalaa yazmanın nedeni somut delil olmadığı için laf karmaşası ile gerçeği gizlemektir. Savcı Bey suyu bulandırıyor. Çünkü su duru olduğunda gerçek ortaya çıkacak" dedi.

Tuncel, şöyle devam etti: "Bizim Kürdistan ve Türkiye halklarına bir sorumluluğumuz var. Bu kumpası açığa çıkarmak istiyoruz. Bu düzen değişecek ve o zaman biz de hesap soracağız. Şimdi bile bu kumpası açığa çıkarıyoruz ama bunları yapmak için koşullar lazım. Bizi 3 yıl boyunca tecritte tuttunuz. Şimdi geldik yine sohbete çıkamıyoruz. İnsanız yani bunlara ihtiyacımız var. Kadın cezaevinde haftasonu bilgisayar kullanamıyoruz. Buna ilişkin yazı göndermeniz lazım. Hafta içinde birer kişi çıkabiliyoruz. Kadın cezaevinde haftada bir arama yapılıyor ve bütün evraklar birbirine karışıyor. İstisnasız bir özel arama, bir genel arama yapılıyor. Bu da ayrı bir taciz. Bu koşullara rağmen halklarımıza karşı sorumluluğumuz var. Reddettiğim bir heyetsiniz. Daha başından bunu görmüştüm ki yanılmadım. Sorgumuzu bile almadınız, savunma yaptığımızı söylediniz. Allah bilir yine savunmamızı almadan bu süreci bitireceksiniz. Savcıya hazırladığınız eşit koşulu bize de hazırlamak zorundasınız. Üstüne niyet okuyorsunuz."