21 Eylül 2024 Cumartesi

'Kaypakkaya'nın silüetini görünce korkuları peydahlanıyor'

1 Mayıs'ta İbrahim Kaypakkaya silüetli flamaları nedeniyle polis saldırısına uğrayan Partizan okurlarından 6'sı, "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklandı. Saldırıyı değerlendiren Partizan temsilcisi, "Partizan'a ve İbrahim Kaypakkaya'ya dönük saldırganlığı uzun zamandır yaşıyoruz ve buna boyun eğmeyi reddediyoruz" ifadelerini kullandı.

Bu sene 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü'nde çok sayıda devrimci örgüt, yüzünü Taksim'e çevirdi. Devrimciler hem Pangaltı, Beşiktaş, Okmeydanı gibi bir çok noktadan Taksim'e yürüme iradesi gösterirken, hem de Saraçhane'de barikatları zorladı.

Saraçhane'de gerçekleştirilen 1 Mayıs'ta, Partizan okurlarına son dönemde giderek sistematik hale gelen bir saldırı gerçekleşti. Polisler, İbrahim Kaypakkaya silüetli Partizan flamalarına izin verilmeyeceği söyleyerek saldırı ve gözaltıyla tehdit ederken, Partizan okurları bu tehdide İbrahim Kaypakkaya silüetli flamaları taşıma ısrarıyla karşılık verdi. Partizan kortejine defalarca polis saldırdı, 17 Partizan okuru işkenceyle gözaltına alındı. Gözaltı sırasında sistematik olarak hem fiziksel hem de psikolojik işkenceye gören Partizan okurlarından altısı "Örgüt propagandası" yaptıkları gerekçesiyle tutsak edildi.

Partizan temsilcisi, polis saldırısını, gözaltı ve tutuklama sürecini, devletin İbrahim Kaypakkaya ve Partizan okurlarına yönelik sistematikleşen saldırısını ve maruz kaldıkları işkenceyi ETHA'ya değerlendirdi.

'KARAR OLMAMASINA RAĞMEN ALANA ALINMADIK'
1 Mayıs günü Saraçhane'de bulunan arama noktasında kortejlerinin önünün kesildiğini belirten Partizan temsilcisi, İbrahim Kaypakkaya'nın silüeti bulunan flamalar gerekçe gösterilerek, ortada bir karar olmamasına rağmen alana alınmadıklarını belirtti. "Partizan'a ve İbrahim Kaypakkaya'ya dönük saldırganlığı uzun zamandır yaşıyoruz ve buna boyun eğmeyi reddediyoruz. Gücümüz yettiğince bunda ısrar edeceğiz" diyen Partizan temsilcisi, Saraçhane'de bu saldırganlığın 1 Mayıs'la birleştiğini söyledi.

Gözaltına alındıkları andan itibaren sistematik bir işkenceyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Partizan temsilcisi, ters kelepçe işkencesinin 4 gün boyunca hastaneye götürülüp getirilirken uygulandığını aktardı.

'4 GÜN BOYUNCA İŞKENCE VE TEHDİDE UĞRADIK'
Gözaltında "Organize Şube" ve "Narkotik Şube"nin hücrelerinde tutulduklarını, buna tepki gösterdiklerindeyse polislerin saldırdığını belirten Partizan temsilcisi, 4 gün boyunca sürekli sözlü hakarete uğradıklarını kaydetti.

"Suçlu muamelesi yapamayacaklarını dile getirdiğimiz zaman polisler 'Birazdan size kim olduğumuzu göstereceğiz' tehdidinde bulundu. Kadınların üst aramasının yapıldığı yerde keyfi uygulamalara karşı çıkan bir kadın yoldaşımızı 'Hadi konuş bakalım. Burada kamera da yok' diyerek tehdit ettiler" diyen Partizan temsilcisi, regl olan kadınlara avukatların gönderdiği pedlerin verilmediğini, direnmeleri sonucu 1 gün sonra alabildiklerini belirtti.

'TUVALET İHTİYACIMIZ İÇİN POŞET VERDİLER'
Tuvalet ihtiyacının ise bir başka işkence aracına dönüştüğünü belirten Partizan temsilcisi, ancak direnerek "tuvalet hakkını" kullanabildiklerini kaydetti ve şu ifadeleri kullandı: "Polisler, 'Tuvaletiniz mi geldi, bekleyin o zaman' diyerek gittiler. Polis, tuvalet ihtiyacımızı poşet vererek gidermemizi istedi. Gözaltındakilerle birlikte karar alarak bu tutumlara karşı direnişe başladık. 'Adli suçlamalardan orada olanlardan ayrılmayı' ve 'Tuvalet sorununun çözülmesi'ni talep ettik. Eğer kabul edilmezse nezarethaneye girmeyecektik. Fakat taleplerimiz kabul edilmedi. Sloganlarla direnişe geçtik. Hepimize şiddet uygulayarak, tekli bir hücreye koydular ve yaklaşık 30 dakika bekletildik. Burada tuvalet sorunu vardı ve çözülmedi. Özellikle kameraların olduğu yerde mecburi bir şekilde tuvalet ihtiyacımızı poşetlerle gidermek zorunda kaldık."

'DİRENİŞ İRADESİNİN İNTİKAMI ALINMAYA ÇALIŞILDI'
Bunun yanı sıra psikolojik şiddete de maruz kaldıklarını belirten Partizan temsilcisi, polislerin "Sizi kimse görmeye gelmiyor" diyerek yalnızlık hissi yaratmaya çalıştığını dile getirdi. Partizan temsilcisi, "Gözaltında yaşadığımız sürecin dışında Çağlayan'da da şiddete maruz kaldık. 1 Mayıs'taki direniş iradesinin intikamı alınmaya çalışılıyordu. Hiçbir yoldaşımız, hiçbir arkadaşımız bu işkencelere ve saldırılara boyun eğmedi. Bulunduğumuz her alanda sloganlarımızla, bedenimizle direndik. Tutuklananlar da dahil tüm yoldaşlarımız ve arkadaşlarımız 1 Mayıs'ın kavga gününü direnişiyle gösterdi. Bu da faşist devletin saldırganlığını artırdı" dedi.

'GEZİ DİRENİŞİ DEVLETİN KORKUSU OLMAYA DEVAM EDİYOR'
Devlet için bir irade kavgasına dönüşen Taksim'in bu denli korkulacak bir meydan haline gelmesinin nedeninin Gezi direnişi olduğunu ifade eden Partizan temsilcisi, "Milyonların kendiliğinden gelişen hareketinin devrimci fikirlerle buluştuğu, kitlesel karşı koyuşlar ve çatışmaların yaşandığı, devletin bekasını sarsan bu demokratik hareket devletin tüm kademelerinde baştan beri var olan korkuyu güçlendirdi. Gezi direnişi, üzerinden geçen 11 yıllık zaman dilimine rağmen hâlâ devletin korkusu olmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.

"Ekonomik krizin derinleştiği, yoksullaşmanın her geçen gün arttığı, kitlelerin en temel haklarının budandığı, tüm demokratik taleplerin baskı ve zorla bastırıldığı bu dönem Gezi direnişini yaratan ekonomik ve sosyal koşulların sürdürdüğünü göstermektedir" diyen Partizan temsilcisi, devletin mevcut krizi içerisinde sürekliliğini sağlamak için saldırmaktan başka bir seçenek bulamadığını kaydetti.

'KAYPAKKAYA'NIN SİLÜETİNİ GÖRÜNCE KORKULARI PEYDAHLANIYOR'
2024 1 Mayıs sırasında ve sonrasında gelişen saldırıların temelinde kitlelerin yasağa rağmen Taksim iradesi göstermesinin, İbrahim Kaypakkaya silüetli Partizan flamalarının taşınmasının ve devletin Filistin'in değil siyonist İsrail'in yanında olduğunun ifşa edilmesinin yattığını belirten Partizan temsilcisi, şöyle devam etti: "Uzun bir süredir İbrahim Kaypakkaya silüetli flamalara neredeyse tüm eylemlerde saldırmaları boşuna değildir. Katledilişinin üzerinden 52 yıl geçmiş olmasına rağmen o, ülkemizdeki 'en tehlikeli' fikirlerin taşıyıcısı olma özelliğini korumaktadır. Onun silüetini görünce korkuları peydahlanıyor. Korku boşuna. Onun fikirleri vardır, gerçektir; yazılmakta, söylenmekte, yayılmaktadır."

'BASKI VE İŞKENCE DEVRİMCİLERİ DİRENMEKTEN ALIKOYAMADI'
Devletin bu gerçekliğe tahammül edemediğini belirten Partizan temsilcisi, bu saldırıların boşuna olduğunu vurguladı. "1 Mayıs ve devamında yapılan operasyonlarda gözaltına alınan tüm devrimcilere yapılan baskı ve işkence onları direnmekten, 1 Mayıs'ın meşruluğunu savunmaktan alıkoymamıştır. Halka umut olan bu direniş ve iradedir" diyen Partizan temsilcisi, ezilenlerin tarihine yazılacak olan CHP ya da ardında saf tutan DİSK'in teslimiyeti değil, devrimci iradenin baş eğmezliği olacağını kaydetti.

'DEVLET TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNE SALDIRIYOR'
Ne devletin saldırganlığının ne de mücadele hattının Taksim direnişiyle sınırlandırılmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Partizan temsilcisi, "Sistem topyekun bir saldırı içinde ve bu saldırıların bir parçası olarak da Taksim saldırganlığını yaşadık. Saldırı ve direniş hattını bu gündeme sıkıştırmak, saldırının boyutları konusunda bizi dar düşünmeye sevk eder ve kitlelerin mücadelesini, sınırları ve yoğunluğu belli olan gündemlere sıkıştırmaya götürür. Devlet toplumun tüm kesimlerine saldırıyor. İşçilere, memurlara, köylülere, gençliğe, kadına kısacası tüm kesimlere... Saldırının hedefindeki bu kesimlerin bilinçlendirilmesi, örgütlenmesi ve harekete geçirilmesi dün olduğu gibi bugün de ve yarın da esas görevimizdir" ifadelerini kullandı.

'KATLEDİLİŞİNİN 51. YILINDA KAYPAKKAYA'YA DAHA GÜÇLÜ SAHİP ÇIKALIM'
Partizan temsilcisi, şöyle devam etti: "Biz 1 Mayıs'ta Taksim için gösterilen tüm direnişleri ve iradeyi, Filistin davası için gösterilen iradeyi, İbrahim Kaypakkaya'yı ve onun komünist fikirlerini, halka, devrime adanmış anısını sahipleniyor ve yükseltme görevini gururla üstleniyoruz. Katledilişinin 51. yılında 18 Mayıs'ta ona daha güçlü sahip çıkmaya çağırıyoruz."