24 Eylül 2024 Salı

'Kayıplarımızın akıbetini öğrenme kararlılığımızda ısrar edeceğiz'

Diyarbakır'da '96 yılında kaybedilen Hacı Ahmet Er'in akıbeti sorulurken, ters kelepçe işkencesiyle gözaltına alınan Cumartesi Annelerinin okuyamadığı 960. hafta açıklaması kentlerde eş zamanlı okundu. Kayıplar için mücadele edenler, "Kayıplarımızın akıbetini öğrenme kararlılığımızda ısrar edeceğiz" dedi.

Cumartesi Anneleri bir kez daha ters kelepçe işkencesiyle gözaltına alınırken İHD birçok kentte eş zamanlı eylemlerle, kayıp yakınlarının okuyamadığı basın metnini okudu. Diyarbakır'da da '95 yılında kaybedilen Hacı Ahmet Er'in hikayesi paylaşıldı.

DİYARBAKIR
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen hak savunucuları, gözaltında kaybedilen ve katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankartı açtı. İHD Amed Yönetim Kurulu üyesi Ali İhsan Demirtaş, 15 Ağustos 1995 tarihinde gözaltına alınan ve o günden beri kendisinden haber alınamayan Hacı Ahmet Er'in hikayesini paylaştı. Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Kurudere köyünde ikamet eden Er'in 15 Ağustos1995 tarihinde askerlerle PKK arasında çıkan çatışmada gözaltına alındığını belirten Demirtaş, "Askeri harekatı yöneten komutan, köylüleri köyü boşaltmaları, aksi halde 'vur emri' vereceği şeklinde tehdit eder. Bunun üzerine bir süre sonra köy askerler tarafından basılır. Hacı Ahmet'in oğlu Adnan, ev eşyalarını taşımak ve katır bulmak için komşu köy olan Kavşak'a doğru yola çıkar. Adnan'ın gittiği sırada, iki köy arasında silah sesleri duyulur. Oğlu Adnan için kaygılanan Hacı Ahmet, kardeşi Hacı Mirap ile Kavşak köyüne doğru gider. Yolda bulunan askerler Er kardeşleri gözaltına alarak, Işıklı Köyü Karakolu'na götürür" dedi.

Hacı Mirap'ın olaydan bir kaç gün sonra ağır işkencelere maruz kaldığını söyleyen Demirtaş, Hacı Mihrap'ın köyü terk etmesi şartıyla serbest bırakıldığını dile getirdi. Demirtaş, şöyle devam etti: "Er Ailesi, Hacı Ahmet'in de serbest bırakılacağını düşünür, ancak bir daha kendisinden haber alınamaz. Er ailesinin Hacı Ahmet Er'in bulunmasına yönelik tüm girişimleri sonuçsuz kalır. Gözaltında zorla kaybedilen Hacı Ahmet Er'in akıbeti 28 yılı aşan bu süre zarfında ortaya çıkarılmadı."

Açıklama, Er şahsında kaybedilenler anısına oturma eylemiyle sona erdi.

İZMİR
İHD İzmir Şubesi Konak'ta bulunan Sümerbank önünde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı, "Kayıplar vicdanındır sahip çık", "Kayıplar belli failler nerede" yazılı pankartlar ile eylem yaptı. Basın metnini İHD İzmir Şube Başkanı Zilan Gümüş, basın metnini okudu.

Eylem, sessiz oturma eylemiyle sona erdi.

BATMAN
İHD Batman Şubesinin çağrısıyla Gülistan Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önünde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankartla açıklama yaptı.

Batman'daki açıklama da sessiz oturma eylemiyle sona erdi.

'KAYIPLAR BULUNSUN FAİLLER YARGILANSIN'
Kentlerde eş zamanlı açıklamalarda, Cumartesi Annelerinin okuyamadığı basın metni şöyle: "Kayıplarımızın akıbetini öğrenme kararlılığımızda ısrar edeceğiz. Anayasa Mahkemesinin anayasal hak kullanımı olduğuna hükmettiği Cumartesi Anneleri/İnsanlarının Galatasaray Meydanındaki barışçıl buluşmaları, mülki idare amirlerinin keyfi, hukuka aykırı kararları ve kolluk görevlilerinin şiddeti ile engellenmeye devam ediyor. Cumartesi Anneleri/İnsanlarının buluşmalarını engelleyen kaymakamlık yasaklama kararındaki gerekçeler, Anayasa Mahkemesi tarafından inandırıcı bulunmamış, hukuki dayanaklarını yitirmişti. Ancak Beyoğlu Kaymakamı her Cumartesi aynı gerekçelerle verdiği yasaklama kararları ile Anayasa Mahkemesini devre dışı bıraktığını iddia ediyor.

'ANAYASAL HAKKIMIZ 19 HAFTADIR İSTANBUL'UN GÖBEĞİNDE ENGELLENİYOR'
"Hukuku, Anayasa'yı yok sayan bu uygulama karşısında ülkenin Anayasa Hukuku hocaları, üniversitelerin Anayasa Hukuku kürsüleri sessizliğini koruyor. Anayasa'ya sadakatle bağlı kalacaklarına namus ve şerefleri üzerine yemin eden Cumhurbaşkanı, kabine üyeleri ve milletvekilleri susuyor. Bu suskunluk, Anayasa'yı değersizleştiren hukuksuzluk iklimini güçlendiriyor, ihlalcileri cesaretlendiriyor. Yaratılan hukuksuzluk ikliminde anayasal hakkımızı kullanmak istediğimiz için 19 haftadır, İstanbul'un ortasında, herkesin gözü önünde engelleniyor, işkence ve kötü muameleye maruz kalıyoruz. Savcıların, şüphesiz haberdar olmalarına rağmen, idarenin ve kolluğun hukuk dışı uygulamalarını görmezden gelmeleri, bizim bu konudaki iddialarımızı dikkate almamaları, işkence ve insanlık dışı muamele suçlularının dokunulmaz olduğu bir kısır döngü oluşturuyor. İşkence ve kötü muamele yasağının ihlaline karşı hoşgörü politikasını besliyor.

'KAYIPLARIMIZIN AKIBETİNİ ÖĞRENME TALEBİMİZDE ISRAR EDECEĞİZ'
"960. haftamızda bir kez daha baskıyla, şiddetle bizi susturmak isteyenlere sesleniyoruz: Bizi susturarak, gözaltında kaybedilenleri ve onları kaybedenleri görünmez kılmak istediğinizi biliyoruz. Gözaltında kaybetmelerin bir devlet siyaseti olarak işlendiğini ve bugün de bu siyasetin devamı olarak karanlıkta bırakıldığını biliyoruz. İşte bu üstü örtülen bilgileri silkelemek, canlandırmak, dolaşıma sokmak istediğimiz için bizi susturmak istediğinizi biliyoruz. Toplumsal hafıza üzerindeki hakimiyetinize karşı bir tehdit olarak gördüğünüz için bizi yok saymak istediğinizi biliyoruz. Ama biz varız, buradayız ve susmayacağız; her engelinizde farklı bir yol bularak hakikati haykırmaya devam edeceğiz. 29 yıl önce, 18 Ağustos 1994 tarihinde Diyarbakır'ın Hani ilçesinde gözaltında kaybedilen Mehmet Günkan ve tüm kayıplarımızın akıbetini öğrenme talebimizde ısrar edeceğiz."