24 Eylül 2024 Salı

'İşkencesiz bir dünya mümkün'

İşkenceyle mücadeleyi sürdüreceklerini kaydeden TİHV, İHD ve TTB, Türkiye'ye imzacısı olduğu sözleşmenin gereğini yerine getirme çağrısı yaptı ve derhal yerine getirilmesi gereken talepleri sıraladı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Gününde İHD İstanbul Şubesi önünde açıklama yaptı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekili Ceylan Akça Cupolo eyleme destek verdi. Ankara'da ise İHD Ankara Şubesi yanında açıklama yapıldı.

"26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü. İşkencesiz bir dünya mümkün" pankartının açıldığı eylemlerde; "Susma, suça ortak olma", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "İnsan haklarıyla insandır", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" dövizleri taşındı.

Ortak okunan basın metninde 26 Haziran'ın BM tarafından 1997 yılında ilan edildiğini hatırlatıldı, Türkiye'nin de birçok devlet gibi "İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme"nin imzacısı olduğuna dikkat çekildi. Türkiye'nin sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini kaydedilen açıklamada, işkence başvurularının arttığı da eklendi. İnsanlığa karşı suç niteliğinde kaçırma ve kaybetme vakalarının sürdüğünü de belirtilen açıklamada, Yusuf Bilge Tunç'tan 6 Ağustos 2019 tarihinden bu yana haber alınamadığını söylendi.

İşkenceyle mücadeleyi sürdürecekleri kaydedilen açıklamada, hükümete seslenildi ve derhal yerine getirilmesi üzerine şu talepler sıralandı:
🔹"İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni, işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce, sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.
🔹Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.
🔹Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
🔹Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.
🔹Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun, tümüyle bağımsız yeni bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.
🔹Kolluk Gözetim Komisyonu tarafsız ve bağımsız hale getirilmelidir.
🔹İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan 'İstanbul Protokolü' ilkelerine göre yapılmalıdır.
🔹İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.
🔹Hapishaneler insan hakları ve hukuk örgütlerinin bağımsız denetimine açılmalıdır.
🔹CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır."