24 Eylül 2024 Salı

'İnsanlar sabaha doğru evlerinden alınarak kaybedildi'

Cumartesi Anneleri, TİHV ve İHD'nin düzenlediği "Plaza de Mayo'dan Galatasaray'a Gözaltında Kayıplar Mücadelesi" başlıklı Hakikat ve Adalet Konferansı sona erdi.
Cumartesi Anneleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde "Plaza de Mayo'dan Galatasaray'a Gözaltında Kayıplar Mücadelesi" başlıklı Hakikat ve Adalet Konferansı üçüncü oturumla sona erdi.
 
"Gözaltında kayıplar mücadelesinde insan hakları yaklaşımı" başlıklı üçüncü oturumunda Prof. Dr. Şebnem Koru Fincancı, Prof. Dr. Ümit Biçer, Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu sunum yaptı.
 
Moderatörlüğünü yaptığı oturumda konuşan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, "Resmi kayıtlarda belki de zorla kaybetmeyle ilgili ilk belgeler 1941 yılına ait ve gece ve sis ile anılıyor. İnsanlığa karşı suçlar da bu topraklarda yaşananlarla kayda girdi dünyada. Ermeni Soykırımı sürecinde başlayan ve sonrasında bir türlü yüzleşemediğimiz için de bugüne kadar gelen ağır hak ihlalleriyle hepimizin omuzlarında. Bunlara karşı mücadele etmediğimizde, biz, geleceğe bakamayacağız; geçmişimizle yüzleşemediğimiz için" dedi.  Fincancı, "İnsan hakları mücadelesi aynı zamanda sokakların mücadelesi. Devlete karşı, zora karşı, erke karşı anneliğin gücüyle yapılan mücadelenin insan hakları mücadelesine ışık tuttuğunu söylemek gerekir" diyerek salonda bulunan Cumartesi Anneleri'nin Anneler Günü'nü kutladı.
 
Konferans, "Kaybedenleri aramak" başlığıyla Prof. Dr. Ümit Biçer sunum yaptı. "Burada insanların kemiklerinden söz ettiğimizde aslında sahici insanlardan söz ediyoruz" diyen Biçer, "Arjantin'deki kayıpları arayan ekiplerin oluşturduğu çalışmalar bize önayak oldu. Bir gömülme gerçekleşmişse bile insanların kendi ölülerini usülüne uygun olarak gömme ve vedalaşma hakkı ihlal ediliyor. Bu, salt bir geleneğin yerine getirilmesi değil; o insanların nasıl öldürüldüğünü bilmek, onu öldürenlerle ilgili gerekli yargılamanın adil bir sistemin akabinde onarımın gerçekleşmesini talep etmek ama asıl önemlisi bir daha tekrarlanmamasını istemekti" ifadelerini kullandı. Biçer, "Biz insanların sabaha doğru evlerinden alındığını biliyoruz. Çünkü bize de 'Yeni bir sabahınız ve geleceğiniz yok' demek istiyorlar. O insanları kendi evlerinden gözaltına alırken 'Sizin güvenenecek, kalacak bir mekanınız yok' demek istiyorlar" dedi.
 
Biçer sözlerini şöyle sürdürdü: "Kayıp yakınlarından söz ettiğinizde artık ikinci ve üçüncü derece yakınlardan söz etmeye başlıyoruz. Bu toplumda Ermeni Soykırımı'ndan başlayarak hiçbir zorla kaybetmeyi konuşamadığımız sürece sorunlar giderek çözülemez bir hale geliyor. Eğer bir şeyler yapmak istiyorsak bu suça karşı birlikte neler yapmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor.Bizim yapabileceğimiz yegane şey, ortak bir mekan yaratmak ve ortak bir mücadele sürdürmek. Bu insanların sahici insanlar olduğunu hatırlamak ve hatırlatmaya devam etmek… Bizden koparıp almaya çalıştıkları geçmiş, gelecek, değer, onur, mekan kavramlarını yeniden inşa etmekten başka şansımız yok. Zorla kaybetme suçu bizim buna karşı ses çıkarmamızı, ağıt yakmamızı engelleyen bir suçtur. Sesimizi kısmaya çalıştığı için buna karşı ses çıkartmak durumundayız. Ama bu sesi Cumartesi İnsanları'na bırakmadan bu sorumluluğun hepimize ait olduğunu bilerek."
 
"Gözaltında kaybedilenlerin tutulamayan yası" başlıklı sunumuyla Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu söz aldı. Kaptanoğlu, "Yakının kaybedilmesi, gerçek hukuk devletinde adaletin yerini bulması durumunda bile radikal bir adaletsizlik. Çünkü kaybedilenin yerine konabilecek hiçbir şey yok.Zorla kaybedilme, ortadan kaybedilme var. Diğer kayıplarda olduğu gibi kaybedip kaybetmediğimizi bilemiyoruz ve 'belki yaşıyordur' umudur her zaman için var. Bu bizi arafta tutuyor. Ölenin geri gelmeyeceğini bildikten sonra yasımız başlıyor; o yüzden törenler var. Peki kaybedilen ne yaşıyor? İnsanın en önemli korkularından biri ayrılma ve aşina şeylerden uzaklaşıp yabancı bir ortamda kendini bulmaktır. Kaybedilenler bu iki korkuyu aynı anda yaşıyor. Yas çalışması, yas tutanın ölen kişiyle ilişkisini yavaş çekim olarak gözden geçirilmesini kapsar. Ancak zorla kaybetme olduğunu bu gözden geçirme olamıyor" diye konuştu.
 
Oturumların ardından kayıp yakınları söz alarak Galatasaray Meydanı'nda ve kayıplarını aramaktan asla vazgeçmeyeceklerini dile getirdiler.
 
Konferans soru cevap bölümünün ardından sona erdi.