24 Eylül 2024 Salı

İHD: Kayıpların failleri bulunana kadar mücadele edeceğiz

İHD 17- 31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'nın startını Cemal Kaşıkçı'nın kaybedildiği Suudi Arabistan Konsolosluğu önünde verdi. Gözaltında kaybetmenin bir devlet politikası olduğu vurgulanan eylemde, kayıpların akıbeti bulunana ve failleri cezalandırılıncaya kadar mücadele edecekleri belirtildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası için yapacakları etkinlik startını, Cemal Kaşıkçı'nın yakın zamanda Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda kaybedilmesinden dolayı 4.Levent'te bulunan Suudi Arabistan Konsolosluğu önünde verdi. 
 
Eyleme CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, THİV İstanbul Şubesi Temsilcisi Ümit Efe, İHD İstanbul Başkanı Gülseren Yoleri ve kayıp yakınları katıldı. 
 
Eylemde ilk sözü alan Gülseren Yoleri, bugün gözaltında kayıplara karşı mücadeleyi yükselttikleri haftanın başlangıcı olduğunu anımsattı, bu hafta kapsamında 1996'dan beri çeşitli etkinlikler gerçeklestirdiklerini söyledi. Yoleri, "En son kayıp Cemal Kaşıkçı'nı akibetini sorarken bir kez daha yargının, bürokrasinin kayıplara ilişkin tutumlarına dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye'de bine yakın kayıp var. Oysa Diyarbakır şubemizin 2011 yılındaki raporuna göre bu rakam çok daha fazla. Türkiye'de kaybetme politikasının ilk örneğini 1936'da rastlıyoruz. Daha sonra Sabahattin Ali ve 1980'ler 1990'larda yüzlerce kayıp verdik. O günden bugüne kayıp yakınlarının arayışı devam ediyor. Buna yönelik mücadelenin en büyük engeli yargıdaki cezasızlık ile karşımıza çıkıyor. Türkiye'de halen hem siyasetin hem yargının gerçeğin ortaya çıkmasındaki direnci devam ediyor. Bizler yeni kayıplar olmasın diye mücadele ediyoruz. Kayıplarımız nerede, Cemal Kaşıkçı nerede" dedi.
 
'BU MÜCADELENİN YANINDAYIZ'
 
THİV İstanbul Şubesi Temsilcisi Ümit Efe, bu ülkedeki en acı gerçeklerden birinin gözaltında kaybedilme olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Kaybedilmelere karşı mücadele edenlerin yanındayız. Bu mücadelenin ülkemiz topraklarında eşitlikçi ve özgürlükçü geleceğin garantilerinden olduğunu biliyoruz. Kayıpların hesabı sorulmadan demokrasi olamaz. Biz her daim bu mücadelenin yanındayız."
 
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu elinde tuttuğu gözaltında kaybedilen Fikri Özgen'in fotoğrafı göstererek, "Fikri Özgen'in avukatıydım, Beyaz Toros'la gözaltına alındı ve 22 yıldır kendisinden haber yok. Bu kayıptan dolayı AİHM Türkiye'yi mahkum etti. Cemal Kaşıkçı ise yakın zamanda kaybedildi. Fikri Özgen için yargı hesap sorsaydı, Cemal Kaşıkçı kaybolmazdı. Suudi Arabistan'ın Türkiye'yi seçmesi hiç tesadüf değil, Türkiye'nin pratiği buna büyük cesaret vermiştir. Kayıpların akıbeti konusunda etkin sorusturma yapılmalı" diye konuştu.
 
'YORULMADAN MÜCADELE EDİYORUZ'
 
Kayıp yakını Mikail Kırbayır, Kim olursa olsun hiç kimsenin devletin gözetimi altındayken ortadan kaybedilemeyeceğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: "Biz kayıbın ne demek oldugunu biliyoruz. Durmadan, yorulmadan mücadelemizi veriyoruz. bir başkasının da gözaltında kaybedilmemesi için. Cemal Kaşıkçı burada kaybedildi, devlet bundan sorumludur. Bunun akıbetinin de bulunmasını istiyoruz, kayıplarımızın faillerinin yargılanmasını istiyoruz."
 
Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise şunları ifade etti: "Benim eşim de 1995'te kaybedildi, aradan 24 yıl geçti. Cemal Kaşıkçı'yı tanımıyorum ama kimse kaybolmasın diye buradayım. Kayıplarımızın akibeti belli olana kadar alanlarda olacağız."
 
'FAİLLER CEZALANDIRILINCAYA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ'
 
Basın metnini okuyan İHD Gözaltında Kayıplara Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Alcan, tüm engellemelere rağmen gözaltında kaybetme suçunun dokunulmazlık zırhına bürünmesine karşı, mücadele kararlılıklarını vurguladı, gözaltında kaybedilenlerin akıbetleri belli olana kadar ve faillerin cezalandırılıncaya kadar mücadele edeceklerine dikkat çekti.
 
Bu yılki Kayıplar Haftasını burada başlatmak sebebini açıklayan Alcan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda önünde bulunduğumuz başkonsolosluk binası bir suç mahallidir. 2 Ekim 2018 tarihinde işlem yaptırmak için konsolosluğa giren Suudi vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı bir daha bu binadan çıkamadı. Suudi yetkililerin inkarı sonucunda Kaşıkçı’nın tam olarak başına ne geldiği ve bedeninin nerede olduğu hala bilinmiyor. Kaşıkçı’nın kaybedilmesinin üzerinden 197 gün geçti. İnsanlık dışı yöntemler uygulanarak öldürüldüğüne dair iddialar gündeme gelse de Suudi devleti infazdaki sorumluluğunu üstlenmedi. Adaletin sağlanmasına dair ikna edici bir adım atmadı ve uluslararası hesap verebilirlik sağlanmadı."
 
Bu suç karşısında devletlerin çıkarlarından ötürü Suudi Arabistan'la ilişkilerini bozmamak istediklerini işaret eden Alcan, "Stratejik ittifak ve çıkarların korunması adına bu suçun örtbas edilmesini kolaylaştırdılar. İnsan haklarıyla ilgili korkunç bir sicile sahip Suudi Arabistan’ın suç mahalli olarak İstanbul’u seçmesi Türkiye’nin kendi topraklarında yaşanan gözaltında kaybetmeler karşısında gösterdiği hoşgörü ve cezasızlık politikasından bağımsız olabilir mi" ifadelerini kullandı.
 
'DEVLETLER BU SUÇU İŞLEMEKTEN VAZGEÇMELİ'
 
Cemal Kaşıkçı için adalet isteyen Alcan, sözlerini şu biçimde sonlandırdı: "Kaşıkçı'nın kaybedilmesi ile ilgili olarak Birleşmiş Milletler soruşturması başlatılması için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Türkiye’de gözaltında kaybedilen yüzlerce insan için adalet istiyoruz.Bu topraklarda yaşanan gözaltında kaybedilmeler için Türk devletini uluslararası taahhütlerine uyarak, hesap verme sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz. Hükümeti derhal BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeyi imzalamaya çağırıyoruz. Gözaltında kaybetmeyi muhaliflere karşı bir yok etme yöntemi olarak kullanan devletleri, bu suçu işlemekten vazgeçmeye çağırıyoruz."