21 Eylül 2024 Cumartesi

ICOR Guaidó'nun darbe girişimini kınadı

ICOR, Venezuela Yüksek Mahkemesini hiçe sayan Ulusal Parlamento Başkanı Juan Guaidó'nun 23 Ocak tarihinde kendisini "geçici" devlet başkanı ilan etmesi ile gelişmekte olan mevcut darbe sürecini kesin bir biçimde kınadığımızı belirtti.
Devrimci Parti ve Örgütlerin Enternasyonal Koordinasyonu (ICOR), Venezuela Yüksek Mahkemesini hiçe sayan Ulusal Parlamento Başkanı Juan Guaidó'nun 23 Ocak tarihinde kendisini "geçici" devlet başkanı ilan etmesi ile gelişmekte olan mevcut darbe sürecini kesin bir biçimde kınadığımızı belirtti. Konu ile ilgili yapılan açıklamada ICOR, "Bu darbe, 20 Mayıs 2018'de gerçekleşen demokratik seçimle yeniden seçilen meşru devlet başkanı Nicolas Maduro'ya Venezeula halkının kendi egemenliğini kullanarak vermiş olduğu iktidarı gasp etmeye yönelik bir girişimdir" diye belirtti.
 
Rejim değişikliğine yönelik bu zor girişimi, bölgedeki sağ kukla hükümetlerin desteğiyle birlikte ABD emperyalizmi tarafından, ülkede uşaklığını yapan Guaidó tarafından yapıldığını kaydedilen açıklamada, "Kaynağını Venezuela halkının acısını çektiği yoğun ekonomik ablukadan alan mevcut siyasal kriz,  ABD ve AB emperyalist merkezlerinin, Venezuela ekonomisinin dışa bağımlı ve tek ürün ihracatına dayalı karakterinden faydalanarak, devletin gıda, ilaç ve diğer malzemelere ulaşım kanallarını kesmeyi amaçlayan, böylece ülke içinde ekonomik ve toplumsal bir krizi harekete geçirerek Bolvarcı Devrime olan halk desteğini kırmayı hedefleyen boğma stratejisinin bir ürünüdür" denildi.
 
Aynı politikanın NATO kuvvetleri tarafından da sürdürüldüğü ifade edilen açıklamada, "Bu şekilde Venezuela son derece tehlikeli ve kritik bir duruma sokulmuştur. İngiltere, Almanya, Fransa ve diğer AB üyesi devletlerin bu haydutça hamle içersindeki payı, Venezuela'nın petrol kaynaklarının yağmalanmasına ve tüm Latin Amerika'da Çin ve Rusya'nın büyümekte olan nüfuzunun kesilmesine ilişkin daha kapsamlı bir stratejinin parçasıdır. Böylece, emperyalistler arası çelişikler, askeri anlamda bir karşı karşıya gelme tehlikesini de içeren bir şekilde, Venezuela halkının sırtında giderek daha fazla keskinleşmektedir" diye belirtildi.
 
ICOR açıklamasının devamında şu ifadelere yer verildi:
"Ancak, Venezuela'nın içinden geçmekte olduğu kriz, yalnızca dışardan gelen tehdit ve eylemlere bağlanmamalıdır. Bu anlamda, devlet yönetiminde yapılan hataların, burjuva kesimlere verilen tavizlerin; yozlaşma, bürokrasi ve çeşitli yetersizliklerle ifadesini bulan bozuklukların da Venezuela halkının yaşadığı koşullara etkide bulunduğunu, bunun yanı sıra, Venezuela solunun kendi örgütsel gücünü konsolide edemediğini ve sosyalizm doğrultusundaki stratejik konum ve eğilimin sorgulanmasını sağlayacak bir şekilde ülkenin siyasi gerçekliği üzerinde daha büyük bir etki alanı yaratamadığının, dolayısıyla, devrimci iddianın zafere doğru gelişim ihtimalini zayıflatmış olduğunun vurgulanması önemli bir yerde durmaktadır.*
 
"Yukarıda belirtilen koşullar, bir yandan halk kitlelerini, devlet güçlerinin birbirine olan bağlılığıyla giderek daha fazla zemin kazanan sosyal demokrat niteliği reddeden bir pozisyonu benimsemeye doğru itmektedir. Diğer taraftan ise diğer taraftan sağ muhalefet kesimlerinin, halk içinde gelişen hoşnutsuzluğu kullanabilmesini  ve böyece önceden nüfuz geliştirmeye hiçbir olanak bulmadığı halkın belirli kesimlerini kazanabilmesini sağlamaktadır. Protesto maskesi altında, paramiliter hücrelerin de faaliyete geçtiği, aşırı sağcı gruplar tarafından yönetilen şiddet eylemleri, bu nedenden dolayı bazı bölgelerde hayata geçebilmiştir.
 
"Mevcut durum artık yalnızca bir tehdit olmaktan çıkmış ve ABD'nin bizzat Washington'dan başlatmış olduğu ve şakağına silah dayayarak rehin aldığı Venezuela halkı üzerinden ulusal hükümetin teslim olmasını veya basitçe yönetimi bırakmasından 'serbest' seçim yapması yönündeki demogojiye uzanan önerileri içeren bir 'müzakere'yi kabul etmesini sağlamaya çalıştığı bir darbe girişimine dönüşmüştür. Bu darbe girişiminin başarıya ulaşması, tüm kıtayı etkileyecek bir biçimde Venezuela ulus-devletinin parçlanmasına yol açılması anlamına gelmektedir.
 
"Bolivarcı Devrim başladığında, kadınların, yaşlı nüfuzun, tek ebeveynlerin yaşam koşullarında, eğitimde, sağlıkta, belediye yönetimleri ve tabanda gelişen öz örgütlülük biçimlerinde çığır açıcı nitelikte iyileştirmeler kaydetmiş ve tüm Latin Amerika için bir işaret fişeği olmuştu.
 
"Şimdi, Venezuela'ya dair açıklamaların yapıldığı bir atmosferde, dost ülkelerden, dünya genelindeki örgüt, parti ve toplumsal hareketlerden, büyük anti-emperyalist hareketin Venezuela gerçeğinden hareketle bir kez daha savaş olasılığını kararlı bir biçimde reddedettiğini belirten, vesayetin ve dış müdahaleciliğin dışında çözüm önerileri geliştirmeyi teşvik eden, ablukayla yüzleşmekte olan Venezuela halkı ve onun meşru olarak seçilmiş hükümetiyle dayanışmayı ve beraberinde yurt savunmasını yükseltmeyi amaçlayan dayanışma açıklamalarının gelmesi önemli bir yerde durmaktadır.
 
"ABD emperyalizmini bir kez daha mağlup etmenin tek güvencesi, sivil ve silahlı güçleriyle birlikte derin anti emperyalist tarihsel köklere sahip olan Venezuela halkının cesareti ve birliğinin enternasyonal dayanışma ile bütünleşmesinden geçiyor.
 
"Devrimci sol hareket, halk örgütlülüğünü yeniden inşa etme adına, halk mücadelelerini birleştirmeye imkan veren, açığa çıkan enerjiyi siyasal önderliğe doğru kanalize eden ve böylece, Bolivarcı Devrimin kendi devrimci yolunu sosyalist ufka doğru sürdürmesini sağlayacak olan bir programı oluşturmak için ileriye atılma göreviyle karşı karşıyadır.
 
"Venezuela halkının zafere ulaşacağından, Latin Amerika'yı yeniden kontrol altına almaya yönelik emperyalist stratejisinin başarısızlığa uğrayayacağından ve böylece, Venezuela'daki bu savaş girişiminde sergilendiği üzere dünyanın efendisi oldukları yönündeki itibarlarının çökeceğinden bir saniye bile kuşku duymuyoruz.
 
"Krizden çıkış, yalnızca devrimci bir yolla mümküdür!"
 
*NDMLP Sri Lanka, açıklamanın tamamına katılmakla birlikte bu paragrafta geçen görüşleri desteklemiyor.