24 Eylül 2024 Salı

Hukuk örgütleri savunmanlara dönük artan saldırılara tepki gösterdi

Suruç Katliamı 8'inci yıl dönümü anmasında çok sayıda kişinin işkenceyle gözaltına alınmasına ve gözaltıları takip etmek için karakola gelen avukatların darp edilerek engellenmesine tepki gösteren hukuk örgütleri, işkenceci polisler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.

Suruç Katliamı'nın 8'inci yıl dönümü anmasında çok sayıda kişinin işkenceyle gözaltına alınmış, gözaltıları takip etmek isteyen avukatları ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde polis saldırarak darp etmiş ve engellemeye çalışmıştı.

Hukuk örgütleri, polisin anmaya dönük saldırısına ve avukatların darp edilmesine ilişkin Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya çok sayıda hukuk kurumu katıldı.

Ortak basın açıklamasını Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Çiğdem Akbulut okudu. 20 Temmuz 2015'de Suruç'ta IŞİD terör örgütünün bombalı saldırısı sonucu 33 gencin yaşam hakkının elinden alındığını belirten Akbulut, "Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan Suruç Katliamı'nın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen faillerinin yargılanmasına dair süren davada devlet eliyle 'cezasızlık politikası' uygulanmış, davada kayda değer hukuki bir ilerleme kaydedilmemiştir" dedi.

'HİÇBİR YASAL DAYANAK OLMADAN AVUKATLAR ENGELLENDİ'
20 Temmuz 2023'de Suruç Katliamı'nı unutturmamak istediği için bir araya gelerek anayasal haklarını kullanmak isteyen çok sayıda kişiye polis tarafından hukuksuzca saldırıldığını ve 154 kişinin işkenceyle gözaltına alındığını belirten Akbulut, gözaltına alınan müvekkilleriyle görüşmek üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne giden avukatların çeşitli bahanelerle saatlerce bekletildiğini aktardı.

Avukatların yakalama anından itibaren müvekkilleriyle görüşme hakkı olduğunu hatırlatan Akbulut, avukatların yaralanan, çeşitli ihtiyaçları bulunan müvekkillerinin ihtiyaçlarını karşılamak istediğini ancak karakol bahçesine dahi alınmadığını belirtti. "Hastaneye sevk sırası dahil alındıkları andan itibaren ters kelepçe ile emniyet bahçesindeki gözaltı araçlarında tutulan kişilerin, avukatları ile görüştürülmesi ve hiçbir yasal dayanağı olmadan avukatların görevini yapması engellenmiş, kolluk tarafından açıkça suç işlenmiştir" diyen Akbulut, uzun bir süredir İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde benzer uygulamaların olduğunu kaydetti.

'40 AVUKAT ARKADAŞIMIZ DARP EDİLDİ'
Akbulut, şöyle devam etti: "Dokuzuncu saatin sonunda insanlık dışı ve onur kırıcı uygulamalara maruz bırakılan avukatlar müvekkillerinin de yaşamından endişe duyarak dayanaksız, gerekçesiz bekletilmeyi kabul etmeyerek görevini yapmakta ısrarcı olunca, orada bulunan polis amiri tarafından 'bunları atın dışarı' talimatıyla  onlarca polisin işkencesine maruz kalmıştır. Yaklaşık 40 avukat arkadaşımız darp edilmiş, kadın meslektaşlarımızın bazıları saçları çekilerek sürüklenmiş, bazı meslektaşlarımız döner kapının arasına sıkıştırılmış, yerlere yatırılarak tekme tokatla dövülmüş, sarhoş olduğu da anlaşılan Fırat isimli polis tarafından 'Burası Vatan a**na koyduğum, siz hayırdır' şeklindeki sinkaflı küfürlerle ağır bir şekilde darp edilmiş, insanlık dışı muameleye maruz bırakılmıştır."

'KOLLUK BU GÜCÜ CEZASIZLIK POLİTİKALARINDAN ALIYOR'
Avukatların işkenceyle karakol dışına atıldığını ifade eden Akbulut, polislerin işlediği suçlarla ilgili suç duyurularının yapıldığını dile getirdi. İstanbul Emniyeti'nde özellikle toplu gözaltıların olduğu politik dosyalarda uzun zamandır polis tarafından avukatlara görevini yaptırmama ve fiziki saldırıya varan insanlık dışı yöntemler uygulandığına işaret eden Akbulut, "Kolluğun bu gücü cezasızlık politikasından, hukuk devleti ilkesinin işletilmemesinden aldığını biliyoruz. İdari makamlar tarafından avukatın görevinin yalnızca ifade alma işlemine eşlik etmek olarak görüldüğünü ya da en azından bu beklentide olunduğunu biliyoruz. Ama avukatın görevi aynı zamanda yakalandığı andan itibaren müvekkiline hukuki bilgilendirme yapmak ve hukuki destek sunmak, işkence ve kötü muamelenin ve her türlü hak ihlalinin önünde durmak, bu suçu işleyen görevlilerin yargılanarak cezalandırılması için gerekli işlemleri yapmaktır" dedi.

Akbulut, şöyle devam etti: "Bizler burada toplanan hukuk kurumları olarak, hukuki sürecin takipçisi olacağımızı yineleyerek meslektaşlarımıza işkence ve kötü muamele uygulayan kolluk görevlilerinin derhal açığa alınarak cezalandırılmasını ve benzer durumların yaşanmaması adına gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. Bizler mesleğimizi ve mesleğimizin gereklerini yapmaya, her daim hak ve hukuk ve savunma susturulamaz demeye devam edeceğiz. İşkence ve kötü muameleye karşı bütün hak ve hukuk kurumlarını dayanışmaya davet ediyoruz."

'BAROLARIN DAHA FAZLASINI YAPMASI GEREKİYOR'
Akbulut ayrıca, barolara seslenerek, avukatlığa dönük saldırılara karşı yazılı açıklamalarla yetinilebilecek bir süreci geride bıraktıklarını söyledi. Meslek itibarına asıl zarar verenin karakolda darp edilmek için avukatlık mesleğine dönük saldırılara yeterli tepkiyi göstermemek olduğunu vurgulayan Akbulut, baroların daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi.

KAVAK: BİZİM AVUKATLIK PRATİĞİMİZDEN KORKUYORLAR
O gece karakolda işkence gören avukatlardan Yağmur Kavak, "Biz neyden çekindiklerini, neyden korktuklarını çok iyi biliyoruz. Bizim avukatlık geleneğimiz gereği 8'inci yılında Suruç'u anmak isteyen gençlik örgütlerinin yanındaydık. 9'uncu yılında da, 19'uncu, 39'uncu yılında da yan yana olmaya devam edeceğiz" dedi. İktidarın kendilerinin avukatlık pratiğinden korktuğunu kaydeden Kavak, "Bizim avukatlık pratiğimizi on yıllardır çok iyi biliyorlar. Bundan korktuklarını da çok iyi biliyoruz. Avukatlık pratiğine ve müvekkillerimize ne yazık ki yapılan işkence ve kötü muamele ilk olmadı ama son olması için mücadeleye devam edeceğiz" dedi.

PEKTAŞ: AVUKATLARIMIZLA ADALET MÜCADELESİNİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Gençlik örgütleri adına söz alan SGDF MYK üyesi Senem Pektaş, "Marttan beri süregelen operasyonlarla 33'lerin yoldaşları tutsak edildi, birçoklarının iddianamesinde Suruç için adalet istemek vardı. Yine Suruç Katliamı anmasından iki gün önce yapılan bildiri dağıtımında 6 arkadaşımız, Suruç Katliamı anması gününde de 2 arkadaşımız tutsak edildi. Bu saldırıların sonucu olarak biz ve avukatlarımız da bu işkenceyle karşı karşıya kaldık" dedi.

Avukatlarıyla görüştürülmedikleri müddetçe karakolda işkence ve her türlü hak ihlalinin devam ettiğine işaret eden Pektaş, bu engellemenin kendileri için de bir gözdağı olduğuna dikkat çekti. Pektaş, "Biz yalnızca bir görüş kabininde ya da basın açıklamasında yan yana gelenler değiliz. Biz avukatlarımızla geçtiğimiz 8 yıldır olduğu gibi önümüzdeki senelerde de Suruç için adalet mücadelesini sürdürmeye, bütün işkencelere direnmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.