24 Eylül 2024 Salı

HDP ve DİSK görüşmesinde dayanışma vurgusu yapıldı

DİSK Yönetim Kurulu, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ve beraberindeki heyeti kabul etti. Görüşmede, iktidarın Suriye politikası ve 2020 bütçesi ele alındı.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) ziyaret gerçekleştirdi. Temelli, “Daha önce de bir araya gelmiştik, kendileri bizi ziyaret etmişlerdi. Önemli konuları ele alıp değerlendirmiştik. Hem iadeyi ziyaret yapalım dedik hem de güncel gelişmeleri birlikte değerlendirelim istedik” dedi.

DİSK Genel Merkezi’nde Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu ile bir araya gelen Temelli, “AKP’nin savaş ısrarı yıkımlara ve insanlık dramlarına neden olmaktadır” dedi. Temelli sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle iktidarın Türkiye’de dayatmış olduğu bu rejim, Türkiye halkları için şiddet ve baskıdan başka bir şey üretemez durumdadır. Sadece Türkiye halkları için değil, Orta Doğu halkları için de bu iktidarın ısrarla sürdürdüğü savaş politikaları çok ciddi anlamda yıkımlara neden olmakta, insanlık dramını yaygın hale getirmektedir. Hem Türkiye’de hem Suriye’de son dönemde yaşananlar kabul edilebilir değildir. Bu savaş politikalarının getirmiş olduğu tahribat çok büyük boyuttadır. Tabii ki bunun en büyük bedeline Kürt halkı katlanmaktadır. Son 5 yıla yani Kobanê’den bugüne baktığımızda bu iktidarın savaşta ne denli ısrarcı olduğu, Kürt düşmanlığında ne denli ısrarcı olduğunu görüyoruz. Bu ısrar hem Türkiye hem Orta Doğu’ya çok ciddi yükler getirmiştir, Kürt halkı çok ağır bedeller ödemiştir.”

Temelli, “Türkiye her geçen gün hukuktan demokrasiden çok çok uzaklaşmıştır. Türkiye’nin bütün halkları, tüm emekçileri, işçileri, kadınları büyük bir şiddet baskısı altında yaşamak zorunda kalmıştır. İktidar Kürt düşmanlığı üzerinden kendi rejimini yapılandırırken Türkiye’de adeta emek sömürüsü ve talanı olağanlaşmıştır. Savaş politikalarından beslenen, savaşın meşruiyetini aramak için her türlü şiddete başvuran bu iktidar tabii ki toplumsal barışı yok etmiştir. Türkiye’ye ayrımcılığı, şiddeti, baskıyı dayatan, sürekli olarak nefret söylemi ile hareket eden bir iktidar ve Erdoğan rejimi vardır karşımızda” diye belirtti.

“Bugün Türkiye’deki tüm halklara, tüm emekçilere çağrımız birlikte bir demokrasi mücadelesidir. Çünkü biliyoruz ki Türkiye bu girdabın içinde daha fazla dayanamaz. Türkiye bu girdaptan bu savaş ve şiddet girdabından bir an önce kurtulmalıdır. Bunun için Türkiye emekçileri kadınları, halkları yan yana gelip bir demokrasi mücadelesini örgütlemeli hayata geçirmeli ve bu ceberut iktidardan kurtulmalıdır” diye konuşan Temelli şunları kaydetti:

“Bunun yolunu mutlaka bulmak zorundayız. Bütün çabamız bu yönde. Bugün artık farklılıklarımızdan gerçek anlamda güç alma zamanıdır. Bugün artık dönüp geçmişin tartışmalarına sıkışmadan yarını konuşma zamanıdır. Biz özellikle bu konuda, demokrasi ittifakı konusunda ısrar ediyoruz, ısrarcı davranıyoruz. Bir demokrasi cephesinin yaratılması gerekliliğine vurgu yapıyoruz. Çünkü  bugün hem Orta Doğu’da hem Türkiye’de bu gelişmeleri ele alıp değerlendirdiğimizde Suriye’de bir siyasi çözümün Türkiye’de de demokratik çözümün acil bir ihtiyaç olarak kendisini dayattığını söyleyebiliriz.”

BU BÜTÇE BİR İŞSİZLİK, YOKSULLUK, YIKIM BÜTÇESİ
İktidarın emek sömürüsünü de olağanlaştırdığını ifade eden Temelli, “Meclis'te bütçe görüşmeleri başlıyor. 2020 bütçesine baktığımızda yine son 5 yılda olduğu gibi bir savaş ve güvenlik bütçesini görüyoruz ama emekçilerin bütçesini göremiyoruz. Ciddi bir bütçe açığa var bu bütçe açığı nasıl kapatılacak diye dönüp baktığımızda dün sevgili başkanın bir demeci vardı, bir iktisatçı olarak söyleyeyim çok doğru bir tespitti. Vergiyi tabana yaymak diye bir şey tutturmuşlar aslında bu bütçe açığını herkesin üzerine boca etmeye çalışıyorlar. Aslında vergiyi tavana yaymak lazım. Bu denli gelir adaletsizliğinin olduğu, bu denli iktisadi şiddetin olduğu bir yerde bütçe açığa deyip savaşı ve Saray'ı finanse eden bir anlayıştan kurtulmak lazım. Çünkü verginin tabana yayılması demek işçinin, emekçinin, köylünün, esnafın sırtına daha çok yük binmesi demek. İşsizliğin yoksulluğun artması demektir. Bu bütçe bir işsizlik, yoksulluk, yıkım bütçesi” ifadelerini kullandı.