23 Kasım 2024 Cumartesi

Hatimoğulları: 25 Haziran sonrası ittifakın genişlemesini arzu ediyoruz

HDP Adana 1. Sıra Milletvekili Adayı Tülay Hatimoğulları, "Seçimlere az bir zaman kaldı ve 24 Haziran'da bitecek. Ancak bizim için asıl mücadele 25 Haziran'da başlayacak. Bu nedenle sonuç ne olursa olsun bizim için çetrefilli bir süreç olacaktır. Bu nedenle en geniş yelpazede demokrasi cephesi oluşturmak bu süreç bakımından çok önemlidir. Bizde bu ittifakın varlığını devam ettirmesi ve daha da genişleyerek yoluna devam etmesini arzu ediyoruz" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana 1. Sıra Milletvekili Adayı Tülay Hatimoğulları, 1977 yılında Hatay'ın Samandağ ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Samandağ'da tamamlayan Hatimoğulları, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Lise yıllarından itibaren sol-sosyalist mücadele saflarında yer alan Hatimoğulları, Arap halkı üzerindeki asimilasyona karşı, Arap kültürünün ve Arap dilinin canlanması için çeşitli faaliyetler sürdürdü.
 
SYKP'nin Eş Genel Başkanı iken HDP'den Adana 1. sıra milletvekili adayı olan Hatimoğulları, ETHA'nın sorularını yanıtladı.
 
Neden HDP'den aday olduğunuzu kısaca açıklamayabilir misiniz?  
 
Adaylığımın en temel nedeni HDP'yi gerek programı gerekse seçim bildirgesinde yer alan hususlar itibarı ile Türkiye'de yaşayan halkların, ezilenlerin, işçilerin, emekçilerin ve kadınların partisi olarak gördüğüm içindir. Özellikle kendini salt parlementoyla sınırlı tutmayan bir mücadeleye sahip olması da adaylığım için sebeptir.
 
HDP'nin özellikle bu süreçte ısrarla baraj altında bırakılmak istenmesi ile AKP ve Saray iktidarı, bugüne kadar yürütmüş olduğu rejim değişikliği çalışmalarını son aşamasına vardıracak anayasal değişiklik hedefliyor. Buna karşın aynı HDP'ye gücümüz oranında güç vermek ve Türkiye'de son aşamasına gelmiş olan faşist rejime karşı demokrasi mücadelesini en geniş yelpazede yürütebileceğimize dair inancımız olduğu için aday oldum. Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki HDP'nin kuruluş döneminden itibaren içinde yer alan bileşeni SYKP'nin de eşbaşkanıyım aynı zamanda. Dolayısıyla aday olsak da olmasak da bu çalışmanın doğrudan içinde yer alıyoruz. Ayrıca SYKP olarak üzerimize düşen bu görevi yerine getirmek için adaylığım söz konusu oldu.
 
Türkiye son iki yılda her biri kendi özgünlüğünde önemli olan birçok seçim geçirdi. 24 Haziran seçimi de aynı öneme sahip. 24 Haziran seçimleri sizce neyi belirleyecek. Sandığa giden insanlar neyi oylayacak asıl olarak?
 
Sıklıkla ifade ettiğim şeyin bir kez daha altını çizmek isterim. OHAL koşullarında olağanüstü bir seçime hazırlanıyoruz. Kesinlikle bu seçim sıradan bir seçim değil. Türkiye'de bu seçim tarihsel bir anlam da taşımaktadır. AKP'nin MHP ile kurduğu ittifak Türkiye'deki rejim değişikliğinin tescillenmesini sağlayacak bir ittifaktır. Dolayısıyla HDP'nin ve diğer muhalafet partilelerin tutumu da normal bir seçime giriyormuşuz gibi olamaz. Elbette bizler açısından mücadele sadece partemantoyla sınırlı değildir. Seçimlerin olumlu ya da olumsuz sonuçlanması halinde bizim açımızdan demokrasi mücadelesi bitmiş olmayacaktır. Tam tersi her iki durumda da daha demokratik bir Türkiye için barışçıl ve demokratik parlamenter sistemin inşaası için yeni bir demokratik anayasanın yazılması gibi görevler önümüzde durmaktadır.
 
Halkımızın sandığa gittiğinde yapacağı seçim oluşan ittifaklar arasında da bir seçim olacak. Seçmen bakımından karar verirken neyin belirleyici olacağını ya da olması gerektiğini düşünüyorsunuz?
 
Türkiye'deki sorunlar yumağının seçmen bakımından belirleyici olacağını düşünüyorum. Saha çalışmasında bunun yansımalarını da görüyoruz zaten. Ekonominin içinde bulunduğu durum, zamlar, ücretlerin erimesi ve küçük esnafın ailesini geçindirememesi karşısında insanların memnuniyetsiz olduğunu ve duruma karşı isyan halinde olduklarını görüyoruz. Elbette bu isyan yeterince örgütlü bir isyan değil ama ben bunun sandığa yansıyacağı kanaatindeyim. Bir diğer etken iktidarın ve özellikle cumhur ittifakının HDP üzerinde oluşturulan mağduriyettir. HDP'nin parlemontodaki temsiliyetini önemseyen azımsanmayacak düzeyde seçmen var. Bu kitlenin içinde bugüne kadar HDP'ye oy vermemiş seçmende var elbette. Çünkü HDP'nin baraj altında kalması. başta Kürt halkı olmak üzere halkların, kadınların, gençlerin ve ezilenlerin temsiliyetinin mecliste olmayacağı anlamına gelir Dolayısıyla bunlarda seçmen açısından belirleyici nedenler olacaktır.
 
Aynı zamanda OHAL'in Türkiye'de yarattığı gerginlik ve özellikle kadınlar üzerinde neredeyse mahalle baskısına dönüşmüş olması kadınlarda çok büyük tepkiye neden olmuş durumda. Eğitimin dinselleştirilmesine, kız çocuklarına dair fetvalara ve yaratılan kutuplaşmanın toplumda oluşturduğu gerilime tepki var. Her iki kesimin tabanıda bu gerilimden hoşnut değil. Seçmenin barış ve huzur talebi var. Tüm bunların seçmenin sandık tercihine yansıyacağını düşünüyorum.
 
HDP emekçi solun birçok dinamiğinin yer aldığı bir ittifak oluşturdu ve halkta da heyecan yarattı. Bu ittifakının seçim sonrasında devam etme ihtimali var mı, devam edecekse nasıl olmalı?
 
Bugüne kadar özellikle de OHAL koşullarında çok fazla demokrasi cephesi oluşturma girişimimiz oldu. Bu girişmlerimiz zaman zaman sonuç verdi zaman zaman yetersiz kaldı ama şuanda oluşan bu demokratik ittifakın devamı Türkiye'deki sol-sosyalist örgütler açısından elzemdir. Bu ittifakın seçimden sonra devam etmesi için de başta HDP ve bileşenleri olmak üzere herkesin ciddi emek vermesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde son aşamasına gelen faşizme karşı en geniş yelpazede demokratik mücadele etmenin anahtarı yaratılmış olur.
 
Sonuçta seçimlere az bir zaman kaldı ve 24 Haziran'da bitecek. Ancak bizim için asıl mücadele 25 Haziran'da başlayacak. Bu nedenle sonuç ne olursa olsun bizim için çetrefilli bir süreç olacaktır. Bu nedenle en geniş yelpazede demokrasi cephesi oluşturmak bu süreç bakımından çok önemlidir. Bizde bu ittifakın varlığını devam ettirmesi ve daha da genişleyerek yoluna devam etmesini arzu ediyoruz.
 
HDP olarak seçim çalışmasını dezavantajlı yürütüyorsunuz. Hem ana akım medyaya karşı hem de AKP'nin HDP ile ilgili karalama kampanyasına karşı. Buna rağmen büyük bir emekle seçim çalışması yapıyorsunuz. Seçim çalışmalarının ve sonuçlarının engellenmesinin bir örneğide YSK'nın sandıkları taşıma kararı. HDP olarak sandık güvenliği için ne gibi önlemleriniz var?
 
Öncelikle OHAL'de yapılan her seçimin zaten antidemokratik olduğunu söylemek gerekiyor. Özellikle medyanın ve yargının iktidar tarafından ele geçirilmiş olduğu bu dönemde başta HDP olmak üzere tüm muhalefet dezavantajlı durumda. Özellikle bürolarımıza ve stantlarımıza saldırılması ve sandıkların taşınması ile HDP'nin üzerindeki baskı daha da artıyor. HDP 1 Kasımda zorlu bir seçim atlattı ve barajı aşmayı başardı. 90'lı yıllarda HDP'nin bileşeni olan partiler  bağımsız adaylarla seçime girdikleri dönemde bin bir zorlukla seçime girmişti. HDP böyle bir birikime ve deneyime sahip. Dolayısıyla sandık taşıma sürecin antidemokratik olduğunun ve hilelerle seçimi kazanmak istediklerinin bir göstergesi. Buna rağmen HDP, seçmeni sandıklara taşımayla ilgili çalışmalarını bugünden başlatmış durumda. Muhalefetteki diğer partilerle de kimi yerellerde seçim güvenliği koordinasyonu oluşturmaya çalışacağız. Sonuçta HDP'nin baraj altında kalması sadece HDP'nin değil 80 milyonun sorunudur. Bu nedenle sandık güvenliği konusunda cumhur ittifakı dışında kalan her kesimin sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. HDP ise özel olarak hiç bir sandığı es geçmeden müşahit ve sandık görevlisi vermek ve bu görevlerin eğitim verilmesi gibi çalışmalar yapması gerekiyor ki, bu çalışmalar başladı zaten. Örgütlü bir şekilde sandıkları korumamız gerekiyor. En geniş kitleyle okulların bahçesinde, YSK önlerinde nöbet tutulması gibi önlemlerin de düşünülmesi gerekiyor.