24 Eylül 2024 Salı

Hapishaneye girecek olan Üstel: Sözün başladığı yerdeyiz

Hakkında 15 ay hapis cezası verilen barış akademisyenlerinden Prof. Dr. Füsun Üstel, hapishaneye girmeden önce kendisine destek için yapılan eylemde konuşarak, "Sözün bittiği yerde değiliz; sözün başladığı yerdeyiz. Sözümüzü yükselteceğiz, barış içinde bir yaşam talebimizi yükselteceğiz" dedi.
Barış İçin Akademisyenler, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı barış bildirisine imza attığı için yargılandığı davada 15 ay hapis cezası verilen ve İstinaf Mahkemesi tarafından cezası onanan Prof. Dr. Füsun Üstel'e verilene cezayı Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde protesto etti.
 
Eyleme gün içinde hapishaneye girecek olan Üstel'in yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Garo Paylan, Ali Kenanoğlu ile çok sayıda kişi katıldı. "Barış isteyen akademisyenlerin yeri hapis değil üniversitedir" pankartının açıldığı eylemde, bildiriye imza atan akademisyenlerden Prof. Dr. Zeynep Tül Akbal, basın metnini okudu.
 
'TOPLUMSAL BARIŞ TALEP ETMEK SUÇ DEĞİL'
 
3 yıl önce Kürt illerinde herkesin gözleri önünde devletin kurumları halkın yaşam hakkı başta olmak üzere pek çok hakkını ihlal edildiğini söyleyen Akbal, "İmzaladığımız barış bildirisi, bu acı hakikate sadece bir ses olabildi. Sonrasında yaşadığımız cadı avı ise bu kısık sesin bile savaştan beslenen muktedirler için ne kadar rahatsız edici olduğunu gösterdi. Toplumsal barış talep etmek dün de bir suç değildi, bugün de değil. Tam tersi bir akademisyen, vatandaşlık, insan sorumluluğudur" dedi. Dün sadece Kürt illerine has diye düşünülen muktedirlerin rejiminin bugün ülkenin batısında da uygulandığını söyleyen Akbal, kayyum zihniyetinin daha dün İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini iptal ettirdiğini vurguladı.
 
'SANIK DEĞİL TANIĞIZ'
 
Barışı ve yaşamı savunmanın bedelini sadece milletvekilleri, gazeteciler, akademisyenler ve "savaş bir halk sağlığı sorunudur" diyen hekimlerin ödemediğinin altını çizen Akbal, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bugün barış talebinin bedelini ödeyenlerle yan yana olmak, halklarına, kadına, işçiye, çocuğa, ormana, hayvana savaş açmış bu sistemin yıkımına karşı yangına bir damla da olsa su taşımaktır. Bu yangın yeri hepimizi yutmadan, yaşam için, barış için Füsun Hoca'yı hapishaneye uğurluyoruz. Ertelenmemiş ceza alan diğer 33 meslektaşımızı düşünüyoruz. Onlar için de endişeliyiz. Evet, ama gerçeği dile getirmenin farkındalığıyla bir aradayız. Sanık değil, tanığız. Barış sözü suç değil, sorumluluktur, bunu savunmaya devam ediyoruz. Her hafta burada olmaya, önümüzdeki binlerce duruşmada barışın sözünü duymaya, o sesi taşımaya devam edeceğiz. Bu ülkenin barış isteyen güzel insanlarının hapishane günleri kaybımız değil, mirasımızdır."
 
'SÖZÜN BİTTİĞİ DEĞİL, BAŞLADIĞI YERDEYİZ'
 
Akbal'ın ardından kısa bir konuşma yapan Prof. Dr. Füsun Üstel de kendi durumunun çok özel olmadığını belirterek, "Aslında farklı kuşaklardan gelen farklı hikayeleri olan çok sayıda akademisyen sadece barış talebi üzerinden bir araya gelerek sesini duyurmak istedi. Bu söz sanırım çok rahatsız ediciydi. Ama şunu söylemek istiyorum. Sözün bittiği yerde değiliz; sözün başladığı yerdeyiz. Sözümüzü yükselteceğiz, vatandaş olarak birey olarak haklarımızı barış içinde bir yaşam talebimizi yükselteceğiz" dedi.