28 Eylül 2024 Cumartesi

GÖÇİZDER davası: Hak savunucusu olduğumuz için yargılanıyoruz

Aralarında çok sayıda GÖÇİZDER üye ve yöneticisinin bulunduğu 23 kişi hakkında "örgüt üyeliği" suçlamasıyla açılan davanın 2'nci duruşması görüldü. Savunmalarını yapan sanıklar, hak savunuculuğu faaliyetleri nedeniyle suçlandıklarını dile getirdi. Duruşmaya yarına kadar ara verildi.

Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) yönetici ve üyelerinin de aralarında bulunduğu 23 kişi hakkında "örgüt üyeliği" iddiasıyla açılan davanın 2'nci duruşması Silivri Kapalı Hapishane Kampüsü'nde yer alan İstanbul 26'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya sanıkların yanı sıra çok sayıda avukat ve demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

Tutuklu yargılanan Cihan Kartal, iddianamedeki suçlamaları kendisine dönük ciddi bir saldırı olarak değerlendirdi. Çalıştığı inşaat işleri nedeniyle yaptığı telefon görüşmeleri ve hibelerin suçlama konusu yapıldığını dile getiren Kartal, hapishanede tutsak olan bazı yakınlarına para gönderdiği için de suçlandığını ifade etti.

İddianamede HDP İzmir İl Örgütü'ne dönük saldırıda katledilen Deniz Poyraz'a ilişkin eylem ve etkinliklere katılmanın da suçlama konusu yapıldığına işaret eden Kartal, "Bugün olsa bugün de aynı şekilde karşısında dururum" dedi. GÖÇİZDER üyesi olmadığını vurgulayan Kartal, 20 gün önce ameliyat olduğunu ve hapishanede sağlığa erişim hakkının gasp edildiğini belirterek, tahliyesini istedi.

Berkant Yılmaz, bir insan hakları savunucusu olarak GÖÇİZDER'in çalışmalarının ilgisini çektiği için yer aldığını ama sonrasında dernekten ayrıldığını söyledi. Anayasal bir hak olan eylem etkinlik hakkına ilişkin duyuruların suçlama konusu yapılamayacağını kaydeden Yılmaz, tahliye talebinde bulundu.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) yürütme kurulunda yer aldığını belirten Bilal Yıldız, bu nedenle çok sayıda dernekle ilişki içinde olduğunu kaydetti. Yıldız, "Sadece insan hakları savunucu olduğum için yargılanıyorum. İnsan hakları savunucularının varlığı, toplum için güvencedir. Ateşin sadece düştüğü yeri yakmasına izin vermemek ve bir daha ateş düşmesin diye haykırmak için savunuculuk yapıyoruz. Tüm gayretimiz adalet mekanizmasının işletilmesi ve insan hakları ihlallerini son bulması içindir" ifadelerini kullandı.

Sosyal hizmet uzmanı olduğunu kaydeden Yıldız, mesleğinin gereğini yerine getirdiği için suçlandığını ifade etti ve tahliye talebinde bulundu. 

Aranın ardından Demgül Altan'ın savunmasıyla duruşma devam etti. Sosyolog olarak birçok dernekte bulunduğunu belirten Altan, "Tape kayıtlarının hepsi mesleki ve özel hayatıma ilişkindir. Dosyadaki hiçbir tape Göç İzleme Derneği ile hiçbir alakası yoktur. Dosyaya konulan bir hesap hareketi dışında hiçbir hesap hareketinin Göçizder ile alakası yoktur. Arkadaşlarımın bana gönderdikleri ve başka derneklerde çalışırken aldığım SGK kayıtlı maaşlar dosyaya eklenmiştir" dedi.

Ax û Welat belgeselinden derneğin faaliyetlerinin yargılandığını belirten Erhan Örs, yargılamayı ne belgesel ne de hiçbir şekilde bir sanat eseri üzerinde kabul etmediğini söyledi. Örs, "Dosyadaki hesap hareketlerinin hepsinin sinema çekimleri için yapılan ödemeler olduğu ve ödeme  aktarılan kişilerin yönetmen olduğu çok açıkken burada suç isnadı yapılmış" ifadelerini kullandı.

Halit Karahan ise savcılık ifadesinde söylediği şeylerin iddianamede dikkate alınmadığını belirtti ve şöyle devam etti: "Bu iddianamede önyargı ile kalıp yargılarla hareket edilmiştir. Sezgisel ve kasıtlı olarak hareket edilmiştir. HDP'den gelen mesajların iddianamede ne işi var? Anayasal talep ve çağrıların yapılması da ve bu çağrılara katılmanın da suç olduğu söylenmiş. Deniz Poyraz ile ilgili açıklamaya katılma dosyaya konulmuş. Anayasaldır katılmayı da doğru buluyorum. Akademik çalışmalarım, gündelik hayatımda ne varsa hepsini alıp suç oluşturmaya çalışıyorlar."

İrfan Hülakü ise ev baskını ve gözaltı sürecinde travmatik şeyler yaşadığını belirtti. "Tutulduğumuz nezarethanelerde üç hilal çizilmiş ve altına annelerimize küfür içeren yazılar yazılmıştır" diyen Hülakü, HDP Beylikdüzü ilçe başkanı olduğunu hatırlatarak tapelere ilişkin heyete, "Bizim acı çeken ailelerle dayanışmamız kadar normal bir şey olabilir mi" sorusunu yöneltti.

Kıyasettin Cüheylan ise şu hususlara dikkat çekti: "Şu ana kadarki bütün iddialar Göç İzleme Derneğinin yasadışı olduğu üzerine kurulmakta ancak bu doğru değildir. Göç izleme derneği yasal bir dernektir. Göç izleme Derneği ulusal ve uluslararası alanda göç alanında insan hakları faaliyeti yürüten bir kurumdur. Bu çalışmalar alanında uzman doktor, sosyolog, psikologlar tarafından sürdürülmektedir. Dernekte İllegal faaliyet yürütüldüğünü kesinlikle kabul etmiyoruz. Yöneticilik döneminde Yaptığımız projeler asla amaçları dışına çıkmamıştır. Bu nedenle tamamen iddianamede cezalandırma amacı vardır."

HDP Bahçelievler ilçe örgütü yöneticisi olduğunu belirten Cüheylan, sadece seçimlerde sandık sürecini yönetmek için bile binlerce arama yapmak gerektiğini kaydetti. "Telefonumdan ses gelmediği için ses gelmiyor dediğim için bunlar örgütsel gizlilik diyerek yansıtılmıştır. Halbuki HDP Bahçelievler ilçe başkanlığı döneminde emniyet beni aramış ve ses gelmediğini onlar da söylemiştir. Bu tapeler de yer alsın" diyen Cüheylan, amacın cezalandırmak olduğunu belirtti.

Cüheylan'ın beyanlarının ardından mahkeme yarına kadar ara verdi.