25 Eylül 2024 Çarşamba

Gençlik örgütlerinden YÖK protestosuna çağrı

Gençlik örgütleri YÖK'ün 37. kuruluş yıldönümünde yine sokaklarda olacak. YÖK'ün kaldırılması, özerk, demokratik, anadilde eğitim talebiyle yarın Beyazıt Meydanı'nda saat 16.00'da basın açıklaması gerçekleştirilecek. Gençlik örgütleri eyleme çağrı yaptı.

12 Eylül Askeri darbesinin ürünü olan Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK), kuruluşunun üzerinden 37 yıl geçti. Gençlik örgütleri yarın bir çok yerde eylemler yaparak, YÖK'ü protesto edecek. Direnişlerin merkezi olan İstanbul Üniversitesi Beyazıt Meydanı'nda da yarın saat 16:00'da eylem yapılacak.

ETHA'ya konuşan geçlik örgütlerinin temsilcileri, iktidarın YÖK'ün saldırı yetkilerini atanmış rektörlere devrettiğini ve üniversiteleri yandaş rektörler vasıtasıyla şirket haline getirmeye çalıştığını belirtti, buna izin vermeyeceklerini söyledi.

'YÖK'ÜN YETKİLERİ TEK ADAM REJİMİNE VE ONUN ATADIĞI REKTÖRLERE DEVRİLDİ'
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Alev Özkiraz, atanmış rektörler başta olmak üzere üniversitelerde yaratılmak istenen faşizmi teşhir etmek amacıyla açıklama gerçekleştireceklerini vurgulayarak, "YÖK tek tipçi eğitimi yaygınlaştırmak ve üniversiteleri sermayenin bir kurumu haline getirmek için kurulsa da, bugün işlevselliğinden bahsetmemiz mümkün değil. Çünkü kampüslerin git gide tek adam rejimine bağlandığını görüyoruz" dedi.

"Gençlik niye YÖK'e karşı eylem yapıyor" yerine, "yıkılması gereken neler var" diye sorulması gerektiğini belirten Özkiraz, "Yıkılması gerekenin tek adam rejiminin getirdiği faşizm olduğunu söylüyoruz" dedi. Özkiraz, "Özerk üniversite talebimiz güncelliğini korusa da OHAL'den sonra artan faşizme karşı gençliğin anti faşist mücadele talebi öne çıkıyor. YÖK'ün işlevsizleştirildiği bu dönemde gücü elinde toplayan Erdoğan'a öfkemizi göstermeliyiz" şeklinde konuştu.

OHAL'den sonra üniversitelerde devrimci çevrelere baskının arttığını söyleyen Özkiraz konuşmasına şöyle devam etti: "YÖK'ün amacı söz ve eylem birliğini zayıflatmak. Devrimcilerin politik olarak kendilerini en çok büyüttüğü alanda devlet, kendi faşist yapısını oluşturmak istiyor. Üniversiteye dair taleplere tahammülü bile olmayanlar, atanmış rektörler vasıtasıyla sosyalist, anarşist ve yurtsever öğrencilere alanları dar ederken, ülkücü faşistlere çok rahat alan açabiliyor. Bunun örneğini geçtiğimin hafta Ankara'da DTCF'de gördük. Okulun öğrencisi bile olmayan insanlar bıçaklarla kampüslere girerken, okulda solculara alan kaybettirilmek istendi. YÖK işlevsizleştirildi ve yerine yetkilerini tek adam rejimine ve onun atadığı rektörlere devretti."

'YÖK DARBE POSTALLARINI TEMSİL EDİYOR'
Öğrenci Gençlik Sendikası (Genç-Sen) Merkezi Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Başak Yeşilot, YÖK'ün kurulduğu günden bugüne darbe postallarını, antidemokratik uygulamalar ile cinsiyetçiliği temsil ettiğini belirtti, "YÖK diktatörlük ürünü olarak, gençliği dizayn etmek için kurulsa da, özerk üniversite mücadelesini gençlik 1980'den beri veriyor" dedi.

İktidarların, muhalif olan gençliği hedef alarak tasfiye etmeye çalıştığını ifade eden Yeşilot, şunları söyledi: "İktidarların bir çoğu darbe ile hesaplaşacağını söylese de hiç kimse YÖK ile hesaplaşmadı ve kendi çıkarını için kullanmasını bildi. Disiplin yönetmelikleriyle gençlik bir kalıba sokulmaya çalışıldı, kırmaya çalışanlar ise cezalandırıldı. YÖK üniversitelere sermaye gruplarını dahil ederek, sermayenin ihtiyacı olmayan bölümleri açmamış, kapamıştır."

Geçmişte rektör izni ile okula girebilen kolluk güçlerinin artık üniversitelerde 'karakolcuklar' kurduğunu söyleyen Yeşilot, "İtirazı olanlar gözaltına alınmakta veya öğrenim dışına itilmektedir. Rektörlük ve emniyet iş birliği faşist çetelerin örgütlenmesine zemin açarken, devrimci grupların üzerine faşistler salınmaktadır" dedi.

'AKP'NİN DEVLETLEŞMESİYLE BERABER YÖK BİR APARAT HALİNE GELDİ'
Anarşist Gençlik'te mücadele yürüten Zeynel Çuhadar ise, üniversitelerin rant ve talan politikalarıyla iktidarın egemenliğinin altına girdiği bu dönemde, kampüslerin öğrencilere ait olduğunu söylemeye devam edeceklerini vurguladı. Çuhadar, "İstanbul Üniversitesi'ni savunduğumuz gibi, diğer üniversiteleri de savunduğumuzu bir kez daha göstereceğiz" diye kaydetti.

Çuhadar, özgürlüğe ve adalete inanan gençlerin her alanda saldırıyla karşı karşıya olduğunu hatırlattı ve ekledi: "Üniversitelere devletin kolluk kuvvetlerinin girmesiyle beraber konuşmanın bile yasaklandığı bu süreçte, inatla gençliğin mücadelesini yükselteceğiz. YÖK son yıllarda AKP'nin devletleşmesinin hızlanmasıyla beraber işlevi kalmadı, bir aparat haline geldi. İktidarın artık tüm üniversitelerde tek bir 'aygıt' olarak çalıştığını görüyoruz. YÖK'ün kuruluş yıldönümü eylem için vesile değil gerekçedir, çünkü kendisini daha ileri bir düzeyde örgütleyen bir yapı haline gelmiştir."

'AKADEMİSYENLER TOPLUM NEZDİNDE LOKOMOTİF GÖREVİ GÖRÜYOR'
Devrimci Gençlik Dernekleri üyesi Elif Üçerli de, YÖK'ün üniversitelere saldırmak amacıyla ortaya çıkan bir kurum olduğuna işaret ederek, "YÖK'ün yetkilerini AKP'ye devretmesiyle birlikte artan saldırılara karşı gençlik yıllardın en ön saflarda mücadele ediyor. AKP, YÖK'e ihtiyaç duymadan doğrudan bütün yetkileri kendine devrederek saray eliyle gençliğe saldırılar gerçekleştiriyor" diye kaydetti ve şunları ekledi: "Okullarda artık öğrenciden çok polis ve ÖGB görüyoruz. Emniyet üniversitelere özel sivil ekip tahsis etmesi ne kadar normal?" dedi.

AKP'nin akademisyenleri ihraç ederek kendi yandaş kadrolarını üniversiteye yerleştirdiğini vurgulayan Üçerli, sözlerini şöyle tamamladı: "Yetkileri YÖK'ten alıp kendilerinin atadığı rektörlere veriyorlar. Buradaki amaç tabi ki özerk üniversite değil. Kendi kadrolarıyla üniversitede radikal bir dönüşüm başlatmak. Barış Akademisyenleriyle beraber AKP, akademisyenlerin toplum nezdinde lokomotif görevi gördüğünü anladığı anda saldırı başlattı. Doğrudan artık, akademide rahatsız olduğu kim varsa direk okuldan atıp, bilim üretiminin önüne set çekip okullarımızı kar amacı güden bir kurum haline getirdi."