24 Eylül 2024 Salı

Gençlik mücadelesinde bir adres SGDF

Faşizmin böylesine saldırganlaştığı bir süreçte düşleri özgürlük ve devrim olan sosyalist gençlerin yan yana gelişi; hem kendi tarihi içerisinde özel bir önemi olacak, hem de siyasi tarihin hafızasına yer edinecek bir dönemin başlangıcı olacaktır. Çünkü bu dönem, kitle hareketinin ve gençlik mücadelesinin gelişeceği bir döneme kapı aralamaktadır.
SGDF'nin 9. Genel Kurulu 5 Mayıs'ta İstanbul'da gerçekleşti. ''Özgürlük Düşümüz Devrim Sözümüz!'' diyen sosyalist gençler, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın bir çok şehrinden bir araya gelerek sosyalist gençliğin 9. Genel Kurulunu selamladı. Genel Kurul, 6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan şahsında, 33 düş yolcusuna, devrim ve sosyalizm şehitlerine adandı. Bir tarihin yapıcısı, yaratıcısı olan SGDF yine tarihin önemli bir kesitinde 9. Genel Kurul'unu topladı. Büyük kavgalardan sınandı ve zorlu mücadeleler ile bilendi. Ancak, "En son şiar diye bir şey yoktur, devrim olmakta olandır.'' Ve SGDF'nin yürüyeceği çok yolu ve  öğreneceği çok şeyi hala vardır. Faşizmin böylesine saldırganlaştığı bir süreçte düşleri özgürlük ve devrim olan sosyalist gençlerin yan yana gelişi; hem kendi tarihi içerisinde özel bir önemi olacak, hem de siyasi tarihin hafızasına yer edinecek bir dönemin başlangıcı olacaktır. Çünkü bu dönem, kitle hareketinin ve gençlik mücadelesinin gelişeceği bir döneme kapı aralamaktadır.
 
GERİDE KALAN İKİ YIL
 
SGDF Aralık 2017'de gerçekleştirdiği 8. Genel Kurulu'ndan bu yana aralıksız bir saldırı dalgasının altında yürüdü. MYK üyeleri başta olmak üzere bir çok üyesi tutuklandı, kaçırıldı. Faşist diktatörlüğün her türden saldırısı ile karşılaştı. Rejim güçleri, SGDF'nin örgütsel sistemlerini dağıtmak ve politik çalışmasını bozguna uğratmak istedi. Ama SGDF geleneğinin ve mirasının mayası ile kuşatmalar altında yürüyüşünü sürdürdü. Tarihine yaslandı, düş yolcularından ve ölümsüzlerinden güç aldı. Dönemin devrimci görevlerini omuzladı, gençlik mücadelesinde bir adres haline geldi. Toplumsal muhalefet ve devrimci mücadele içerisinde güçlü bir özne, dinamik bir kuvvet oldu. Geride kalan iki yıl boyunca yaşadığı tüm politik-örgütsel daralmalara ve çeşitli yetmezliklerine rağmen sokaktan ve fiili meşru mücadele hattından hiç vazgeçmedi.
 
Bir önceki Genel Kurul sonrası, gençlik var çalışması ile birleşik gençlik mücadelesine omuzlayan SGDF bir çok gençlik kuvvetinin birleşmesine öncülük etmiştir. Gezi yıldönümü eylemlerinde yeni Destanlar yaratacağız çıkışı, Yeni Ekim'lerin müjdesini veren ve  devrimin bu topraklarda güncel olduğunu bir kez daha hatırlatan sosyalist gençlik, devrim ve sosyalizme sımsıkı bağlanmıştır. İşgal karşısında gençliğin büyüyen özgürlük istemini savunmuş, Suruç yıl dönümlerinde 33 düş yolcusunun anılarını ve mücadelelerini göğüslemiştir. Leyla Güven'in sesini sokaklardan kampüslere taşımış, gerçek bir yoldaşık hikayesine uygun bir pratik sergilemiştir. Kuşkusuz bu Genel Kurul'da, SGDF için çetin kavgaların ve mücadelelerin ön ayağı olacaktır.
 
KRİZ DERİNLEŞİYOR
 
31 Mart seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı büyük bir yenilgi aldı. AKP'nin toplumsal meşrutiyeti zayıfladı, kitle desteği geriledi. Saray'a karşı öfke ile dolan milyonlar bir işaret fişeği bekliyor. Rejimin ve egemenlerin dengeleri alt üst olmuş durumda. Yükselen ekonomik, siyasi ve toplumsal kriz hali, derinleşen devlet krizi ile birleşmiş durumda.
 
Leyla Güven şahsında başlayan açlık grevleri hapishanelerde 7000'ni aşkın yurtsever, devrimci, komünist tutsağın direnişi ile devam ediyor. Dışarıda tecrit karşıtı mücadele yükseliyor. Gebze'de, Bakırköy'de hapishane önlerinde direnen annelerin isyan çığlıkları ile tecride karşı mücadele dört bir yana yayılıyor.
 
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da seçimlerin yenileneceğini açıklayan YSK halkların iradesini gasp ediyor. Seçim sonuçlarını tanımayan faşist şef Erdoğan, kendi sonuna giderek yakınlaşıyor.
 
YSK'nın açıklamasından sonra Kadıköy, Beşiktaş ve İstanbul'un bir çok ilçesinde binlerce insan iradesine sahip çıkmak için sokağa çıktı.
 
BİZLERE DÜŞEN
 
Bizlere düşen Erdoğan karşıtlığı üzerinde biriken öfkeyi özgürlük ve devrim mücadelesine kanalize etmek olacaktır. Büyük bir öfke ile sokağa çıkan halkı ezilenlerin saflarına çekmek ve “beka sorunu” denilen şeyin AKP-MHP faşist bloğu olduğunu göstermek en elzem ihtiyaçtır. Dün sürdürdüğümüz mücadelede nasıl tarihin öncü rolünü üstlendiysek, bugün de aynı misyon ve görevle yürümeliyiz. Önümüze çıkan çakıl taşlarına karşı, asıl taşı hedefe atarak gençlik önderlerini yaratmak olacaktır.
 
Gittikçe derinleşen ekonomik krize karşı, Kürdistan'da ki savaş ve sömürüye karşı ezilenlerin sesi olmaya, kadın katliamlarına, taciz, tecavüze karşı kadınların iradesini kuşanmak, tarihe mal olmuş Denizlerin, Mahirlerin, Yusufların sesi olmaktır görevimiz.
 
Faşist Diktatörlüğe karşı sözümüz; Yürü Üstüne Üstüne olmalıdır. Devrimci zoru başararak, devrimin yakıcılığını bilerek yeni mücadele döneminde bir kez daha devrim diye haykırıyoruz. Mutlaka kazanan biz olacağız!
 
*SGDF Eşbaşkanları