GÜNCEL
Figen Yüksekdağ ile cezaevindeki sıcak görüşten zihnime ve yüreğime kazınanlar
Kırmızı bluzu, topuz yaptığı saçları ve ışıl ışıl gözleriyle harika görünüyordu Figen Yüksekdağ. Öyle enerjik ve neşeliydi ki, sanki açık havada bir parkta sohbet ediyorduk...
Kandıra F Tipi Cezaevinde ziyaret ettiğim Figen Yüksekdağ’la dört duvar arasında hayatın nasıl geçtiğini konuştuk. Siyaseti konuşmaya gerek kalmadı çünkü siyasetçilerin cezaevindeki gündelik hayatlarının detayları Türkiye’nin bugününü anlatmaya yetiyordu. Yüksekdağ marul yaprağından yaptığı yaprak sarmayı ve pirinç lapasıyla kotardığı içli köfteyi anlattıktan sonra “Adanalılığımı konuşturuyorum” deyip neşeyle bir kahkaha patlattı. “Bağlamayı ilerlettim. Ege tezenemi dinlemen lazım. Tek enstrümanla da yetinmiyorum. Genç bir arkadaştan erbane dersi alıyorum” dedi keyifle. O, cezaevinde geçen bir yıl 8 ayı şakıyarak anlatırken, gözlerimin buğulanmasından utandım…
Salı sabah saat 05 00’te düştüm yollara. Amacım Kandıra F Tipi Cezaevinde çok sayıda siyasetçi ile birlikte mahpus yatan Figen Yüksekdağ’ı ziyaret etmekti. Açıkçası pek umutlu değildim ama saat 15.00 gibi izin kâğıdını almayı başarınca koşar adımlarla çıktım adliyeden. O sırada arkamdan biri seslendi. Cezaevindeki çocuğunu bayramdan önce görmek isteyen ve benimle saatlerdir görüş izni almak için bekleyen anneydi seslenen. “Figen Başkana bizden de selam söyle. Hepsini çok seviyoruz. Onu, Selahattin Başkanı, hepsini aramızda görmek istiyoruz. Kimi görürsen söyle olur mu” dedi.
Gözü yaşlı ananın selamını da yanıma alarak cezaevinin yolunu tuttum. Aramalar vs. derken ancak saat 16.00’yı geçe ziyaretçilere ayrılan bölüme girebildim ve karşımda harika gülüşüyle Figen Yüksekdağ beliriverdi. Tam telefona sarılmıştık ki aynı anda yakınlarıyla görüş için gelen Aysel Tuğluk’la göz göze geldik. Heyecanlı bir merhabalaşmanın ardından Tuğluk kendi ziyaretçileriyle görüş alanına geçti biz de Figen Yüksekdağ ile hararetli bir sohbete daldık.
Kırmızı bluzu, topuz yaptığı saçları ve ışıl ışıl gözleriyle harika görünüyordu Figen Yüksekdağ. Öyle enerjik ve neşeliydi ki, sanki açık havada bir parkta sohbet ediyorduk. Hal hatırın ardından sohbet bir anda tutuklanmadan önce birlikte yediğimiz Hatice Teyzenin haşhaşlı çöreğine ve yaprak sarmasına, oradan da cezaevi yemeklerine geldi. Marulları haşlayarak yaprak sarma yaptığını anlattı Yüksekdağ. Gültan Kışanak’ın diyet menüsü için çıkan pirinç lapasını ezerek ince bulgurla yaptığı içli köfteyi herkesin çok sevdiğini söyledi. “Adanalılığımı konuşturuyorum anlayacağım” dedi kahkahayla. Görüş alanındaki gülüşmeler, şen kahkahalar eminim görevlilerin merakını uyandırdı ama gelen giden olmadı.
Nasıl geçiyor hayat diye sordum. İnan bir dakika bile boş kalmıyoruz dedi. Aynı hücreyi paylaştığı Aysel Tuğluk ve Sebahat Tuncel ile iş bölümü yapmışlar. Her biri birer haftalık sırayla hücrenin temizliğinden sorumluymuş. Her sabah süpürüp siliyoruz her yeri. Hepimiz titiz olunca iş bitmiyor dedi gülerek.
Kendisi gibi milletvekilliği düşürülen Selma Irmak’ın 6 Haziran’da Gazete Duvar’da yayınladığımız mektubu için “gülerek okuduk” deyince “O mektubun bir de hava trafiğini yazmak lazım, o da ayrı bir maceraydı dedi yine kahkahayla. Cezaevlerinin tek iletişim imkânı olan havalandırma trafiği(!) malum.
Keyifle okuduğumuz o mektubunda şöyle diyordu Selma Irmak:
“Şimdi seçim çalışmamızın halkla buluşma bölümünü planlıyoruz. Tüm odalarımızda yerel mitinglerimiz olacak. 2 veya 3 kişiden oluşan odalarımızda bu mitinglerin tam katılımlı ve coşkulu geçeceğini tahmin ediyoruz… Miting programımızı tamamladık sayılır. Konuşmacılarımız şunlar:
1-Genel yapımız adına Sayın Figen Yüksekdağ
2- DBP adına Sayın Sebahat Tuncel
3- DTK kadına Sayın Aysel Tuğluk
4- Büyükşehir Belediyesi adına Sayın Gülten Kışanak
5-Küçük Şehir Belediyesi adına Sayın Nurhayat Altun
6- Kurmanci konuşmacı olarak Gülser Yıldırım
7- Kırmancki konuşmacı olarak Edibe Şahin
8-Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu adına Sayın Burcu Çelik Özkan
9-Tutsak kadınlar adına Laleş Çeliker
10-Tutsak genç kadınlar adına Hacire Tanırga
11- Hasta tutsaklar adına Sona Mengütay
12-Kocaeli İl örgüt adına Sayın Ayten Yılmaz
13- Ve tabii ki tertip komitesi adına ben, Selma Irmak (ma benim başım keldir)”
Anlayacağınız cezaevinde kendi aralarında mitingler tertip etmekten geri durmuyorlar(!) Kimler yok ki Kandıra F Tipi Kadın Cezaevinde. Seçim çalışması yapmazlar mı! Bu kadar siyasetçi bir arada nasıl geçiyor günler, kaç saat görebiliyorsunuz birbirinizi diye sorduğumda “Daha önce de birkaç kez cezaevine girdim, toplam 2.5 sene yattım ama hiç bu kadar yoğun olmamıştım. İnan bir dakika bile boş kalmıyoruz. Sürekli çalışıyoruz” dedi Figen Yüksekdağ. Haftada iki kez toplam 5 saat diğer tutuklularla bir araya gelme imkânları olduğunu söyledi.
Hep birlikte bağlama dersine başladıklarını duymuştuk. Bağlamayı da sordum. “Ooo çok ilerlettim, Ege tezenemi görmen lazım” diye cevap verdi. Bir de erbaneye başlamış. “Tek enstrüman yetmedi, ikincisine geçtim” diyerek gülen Yüksekdağ’a, kendisini dinlemek için sabırsızlandığımı söyleyince planlarından bahsetmeye başladı espriyle. “Elbette sonsuza kadar tutamazlar bizi burada. Bir gün çıkacağız. O zaman Gültan Kışanak’ı yeniden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı seçtireceğiz. Diyarbakır’da bir türkü kafe açacağız. Dersim Belediyesi Eş Başkanımız Nurhayat Altun ile orada sahne alacağız. Sana da protokolde yer ayırırız” dedi ve sıcacık bir kahkaha daha patlattı.
Dışarıda olan biteni hangi kanallardan takip ediyorsunuz diye sorduğumda beklediğim yanıtı verdi. “En çok izlediğimiz kanallar FOX TV ve Halk TV. Onun dışında zaten avukatlarımız düzenli basın bülteni getiriyorlar. Gündemi çok yakından takip ediyoruz.” Konu siyasi gündeme gelince doğal olarak Muharrem İnce’nin performansından da bahsettik. “Performansı beni de çok şaşırttı. Esprili yanıtlar veriyor Erdoğan’a. Esprili siyasetçi deyince Selahattin Başkan rakipsizdir. Tabii o içeride olunca bu görev İnce’ye kaldı” yorumunu yaptı.
Biz nefes almadan konuşurken içerideki kadın siyasetçileri düşünüyorum. Ömürleri mücadeleyle geçmiş birbirinden tecrübeli siyasetçiler dört duvar arasındalar. Moralleri şaşırtıcı biçimde yüksek. Daha önce ziyarete gidenlerden duyduğum söz geliyor aklıma, “Biz onlara vereceğimize onlar bize moral veriyor.” Hakikaten de öyle.
İnfaz koruma memurlarının sesini duymamla zamanın nasıl geçtiğini anlayamamam bir oluyor. Telefonu kapatmadan soruyorum, “Seçim toto oynadınız mı? Nedir tahmininiz?” HDP en az yüzde 12 alacak diyor ve ekliyor, “Toplumdaki değişim isteği Tayyip Erdoğan’ın gitmesine dair duyulan istektir. O gidecek ve değişim gelecek.” Kapalı görüş için kullanılan telefonu karşılıklı kapatıyoruz. Aysel Tuğluk’un da görüşmesi bitmiş, bana el sallıyor. Tam 9 ay önce annesi Hatun Tuğluk’u Ankara’daki mezarlığa gömdürmemişti bir grup hain. Bir insanın hayatta yaşayabileceği en ağır travmalardan birini yaşamış Aysel Tuğluk’un acısı yüzünde yer etmiş sanki. Gecikmiş bir baş sağlığı dileyemiyorum. Dilim tutuluyor onun hüzünlü ama gülümseyen gözlerine bakarken. El sallıyorum ikisine ve yüreğimde bir ağırlık… Arkama bakmadan çıkıyorum Kandıra F Tipi Cezaevinden.