24 Eylül 2024 Salı

Eren: Diyanet, dilekçesiyle IŞİD'in sözcülüğüne soyundu

Diyanet'in Kobanê davasına müdahillik talebine ilişkin açıklamalarda bulunan Yeşil Sol Parti milletvekili Serhat Eren, "Diyanet İşleri Başkanlığı; Kürt kimliğini ölüsüyle dirisiyle yok sayma, ölüye saygısızlık ve yas hakkını tanımama siyasetine karşı ses çıkarmayarak bu suçlara ortak olmuş bir kurum olarak barıştan, ahlaktan, kardeşlikten, manevi değerlerden bahsedemez" dedi.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekili Serhat Eren, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kobanê davasına "müdahillik" talebine ilişkin Ankara'da bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

2014 yılında IŞİD'in Kürtleri soykırımdan geçirmek için Rojava'ya saldırdığını hatırlatan Eren, "Bizler bir katliamın yaşanmaması için IŞİD ile ilişkilerin kesilmesi, Rojava'ya insani koridor açılmasını iktidardan beklerken; AKP tersine Erdoğan'ın 'Kobanî düştü düşecek' sözleriyle kendi beklentisini ifade etmiş, milyonlarca Kürt nezdinde infiale yol açmıştı. Partimiz Kürt halkına yönelik bu katliama ve IŞİD barbarlığına karşı bütün insanlığa duyarlılık çağrısı yapmış ve herkesi bu saldırılara karşı harekete geçmeye davet etmişti" dedi.

Kobanê'nin düşmesi hayali boşa düşen iktidar partisinin yıllar sonra o dönem gerçekleşen protestoları bir intikam davasına dönüştürdüğünü kaydeden Eren, 3 yılı aşkın süren davada bu intikam yaklaşımına tüm yönleriyle tanıklık ettiklerini söyledi. "AKP iktidarı, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, MİT ve devletin bütün güvenlik birimleri o dönemde yaşanan provokasyonlardan, yaşanan ölümlerden sorumludurlar" diyen Eren, sanık olarak yargılanması gereken kurumların mağdur sıfatıyla müdahil olma yarışına girdiklerini vurguladı.

"Bu kurumlar tarih önünde ve Türkiye halkları nezdinde kendilerini aklamak için, sorumluluktan kurtulmak için arkadaşlarımızı sorumlu tutmaya çalışmaktadır. Onca insanımızın yaşamını yitirmesinden sorumlu ve suçlu olanlar onlardır" diyen Eren, IŞİD barbarlarını İslamiyet adına cihatçı olarak değerlendiren Diyanet'in davaya müdahillik talebine tepki gösterdi.

"Bugün 3 Ağustos IŞİD'in Şengal'de gerçekleştirdiği katliamın yıl dönümü. O katliamda dini, inancı farklı olduğu gerekçesiyle yüz binlerce Êzidî katledildi, yüz binlercesi yerinden yurdundan göçertildi. Binlerce Êzidî kadın köle pazarlarında satıldı. Hem de 21'inci yüzyılda ve insanlığın gözü önünde bu insanlık suçları işlendi. Peki hangi zihniyetle yapıldı bu katliamlar? Tam da bugün Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı 'fetva'ya benzer fetvalarla yaptı katliamı IŞİD" diyen Eren, Diyanet'in gönderdiği dilekçenin IŞİD'in Kobanê ve Şengalî işgal ederken yayınladığı katliam fetvalarının bir benzeri ve devamı niteliğinde olduğunu söyledi.

"Partimiz, rehin arkadaşlarımız ve avukatlarımız AKP'nin başından beri bu kumpas davasını IŞİD'in intikam davasına çevirdiğini boşuna söylemiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı dilekçesindeki diliyle adeta IŞİD'in sözcülüğüne soyunmuştur" diyen Eren, Diyanet'in haddini aşan açıklamalarla İslam'a en büyük zararı verdiğini ve arkadaşlarını cinayetle, ahlaksızlıkla ve yağmacılıkla suçladığını söyledi.

Diyanet'in HDP'ye saldırarak gerçek sorumluları korumaya çalıştığına işaret eden Eren, "Asıl ahlaksızlık, dini değerleri iktidarın çıkarları doğrultusunda araçsallaştırmaktır" ifadelerini kullandı. Eren, şöyle devam etti: "Diyanet İşleri Başkanlığı; Kürt kimliğini ölüsüyle dirisiyle yok sayma, ölüye saygısızlık ve yas hakkını tanımama siyasetine karşı ses çıkarmayarak bu suçlara ortak olmuş bir kurum olarak barıştan, ahlaktan, kardeşlikten, manevi değerlerden bahsedemez. Biliyoruz ki Diyanet İşleri Başkanlığı her dönemde tarihi çarpıtarak, iktidarların çıkarları doğrultusunda onu biçimlendirmiş, halkın yanında olmaktansa daima iktidarların savunuculuğunu yapmış, felaketler karşısında kadercilik anlayışı ile halkın rızasını üretme çabasında olmuştur."

Er ya da geç hakikatlerin ortaya çıkacağını vurgulayan Eren, "Diyanet İşleri Başkanlığının savcının iftiranamesinden sonra arkadaşlarımızın cezalandırılması için uzun uzadıya yapmış olduğu gayrı ahlaki, gayri hukuki bu değerlendirmesine, arkadaşlarımızın cezalandırılması için yaptığı bu fetvaya karşı yargılanan arkadaşlarımız ve partimiz hukukun üstünlüğü, demokrasi ve barış mücadelesini sürdürecektir. Bu haksızlığa, ahlaksızlığa ortak olanlar da hem vicdanlarda hem de bir gün bağımsız ve tarafsız mahkemelerde, uluslararası hukuk mekanizmaları önünde tıpkı IŞİD barbarları gibi mahkum olacaktır" dedi.