24 Eylül 2024 Salı

Eğitim-Sen ve Mülkiyeliler Birliği'nden akademisyen Kayıran'a destek

Eğitim-Sen ve Mülkiyeliler Birliği, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) öğretim üyesi Doç. Dr. Meltem Kayıran'ın görevine son verilmesine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, "Akademik gereklere ve liyakate değil, rektörlüğün istek ve inisiyatifine göre işleyen bir süreç yaşanıyor" denilerek, mücadele edileceği vurgulandı.

Eğitim-Sen ve Mülkiyeliler Birliği, sendika üyesi Doç. Dr. Meltem Kayıran'ın Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki görevinden alınmasına ilişkin Eğitim-Sen Ankara 5 No'lu Şube binasında basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında konuşan Doç. Dr. Meltem Kayıran, üniversitenin keyfi yönetim tarzının, kriter baskısının, güvencesizliğinin, demokratik olmayan tarzının ortaya çıkması için bilerek ve isteyerek inat ettiğini söyledi. Hukuki sürece başvurup kazanacaklarını belirten Kayıran, "Bu inadımın sonucunun atılmayla sonuçlanabileceği dekanlık taraftan ısrarla bana bir yıl boyunca bildirildi ama ben inadımı sürdürdüm. Çünkü doçentliğini almış, almasam bile bir öğretim üyesinin bu kadar kolay atılması bu kadar kolay olmamalıydı. Burada kamunun insana yaptığı önemli bir yatırım var. Bizler kamu görevlisiyiz. Üniversite eğitimimizin üzerine 20-25 yıl daha okuyoruz ve kendimizi buna adıyoruz. Bize her seferinde liyakatından bile şüphe ettiğimiz insanlar tarafından dayatılan ilkelere boyun eğmemiz isteniyor. Bunlar mobbing aracı olarak kullanılıyor. Ben buna itiraz ettim ve karşılığı atılmak oldu. Ama bu atılmamla aslında bütün bu bahsettiğim meseleler açığa çıktı. Keyfi yönetim tarzı olduğu, üniversite değerlerinin ayaklar altına alındığı ortaya çıkmış oldu. Bir dekanının kendi öğretim üyesini kamuoyu nezdinde itibarını zedeleyebileceği açığa çıkmış oldu. Çok şükür. Gerçekten mutluyum bu süreci bu şekilde yaşadığımız için. Bana destek veren çok sayıda hocam, hukukçu oldu. Hiç üzülmeyin kazanacağımıza inanıyorum" dedi.

Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı Dinçer Demirkent, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne ve Cebeci Kampüsü'ndeki diğer fakültelere sistematik bir saldırının yaşandığını belirterek, "Bu saldırıların sebebi bu fakültelerde var olan eleştirel bilim geleneğidir" diye kaydetti. Meltem Kayıran'ın verdiği hukuki mücadelenin, akademik politik bir mücadelenin sonucu olarak tasfiyesinin Siyasal Bilgiler Fakültesi, fakülte yönetim kurulu tarafından gerçekleştirildiğini hatırlatan Demirkent, "Bugün geldiğimiz noktada kurum kendi geleneğini tasfiye etme noktasına gelmiştir. Bu bizler açısından utanç vericidir. Meltem Kayıran'ın verdiği mücadele bugün fakülte özerkliğini bize yeniden hatırlattı. Maliye Bölümü akademik kurulu Meltem hocanın bu okulda niye olması gerektiğine ilişkin bir karar verdi. İktisat bölümü, anabilim dalları açıklama yapmıştır. Tek kişinin yönetimine karşı kurulların gerçekleştirdiği açıklamaların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Öğrenciler de bu karara karşı çıkmış direneceklerini söylemişlerdir. Meltem hocanın verdiği mücadele bizi umutlandırmaktadır. Mülkiyeliler Birliği olarak bu mücadelenin parçası olacağız" ifadelerini kullandı.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul ise "Baskı ortamı üniversiteleri dilsizliğe itmiş durumda" dedi. Kurul, "Kadrolar dağıtılıyor. Kadro dağıtımlarında usulsüzlükler var mı yok mu? Bunu kim denetliyor? Şu anda üniversiteler yok gibi orada bir boşluk var. Bir yandan KHK'lar, bir yandan 50 D'nin güvencesizliği, bir yandan akademik olarak yükseltmeme uygulamaları, bir yandan özel sektör dahil güvencesizlik uygulamaları devam ediyor. Yasa ve hukuku tanımayan bir sürecin üniversiteler üzerindeki etkilerini gördüğümüz bir dönemdeyiz. Bir akademisyen doçentlik unvanını alıyor. Bu unvanı hak ediyor ama onu yıllarca bekletmek ve ondan sonra da sürekli değişen kriterleri uygulamak için baskı yaratmak insanlık dışı. Meltem Kayıran'ın her zaman yanında olduğumuzu, elimizden gelen her şeyi yapacağımızı ifade etmek istiyorum" diye belirtti.

Eğitim-Sen Ankara 5 No'lu (Üniversiteler) Şubesi Başkanı Mutlu Aslan ise akademide yaşanan sorunlara da değinerek "Akademik gereklere ve liyakate değil, rektörlüğün istek ve inisiyatifine göre işleyen bu süreç, akademinin ve akademisyenlerin baskı altında tutulmasının, üniversitelerde yandaş kadrolaşmanın, hatta üniversitelerdeki akrabalık kayırmacılığının bir aracı haline gelmiştir. Öğretim elemanları güvencesiz çalıştırılıyor. Meltem Kayıran bu keyfi işleyişe razı olmadığı için, hak ettiği kadroya atanmamasını doğru bulmadığı için ve güvencesizliğin akademisyenler üzerinde sopa olarak kullanılmasına itiraz ettiği için bir alt kadro için istenen dosyayı teslim etmemiştir. 30 yıllık akademik emeğin ve kamu hizmetinin heba edilmesine, özel sektörde bile işten çıkartmanın yasak olduğu bu pandemi döneminde, bir akademisyenin daha işsiz bırakılmasına izin vermeyeceğiz" diye konuştu.