24 Eylül 2024 Salı

Diyarbakır ve İzmir'de kayıplar eylemleri

Diyarbakır ve İzmir'de yan yana gelen kayıp yakınları, hakikat ve adalet talebini yineledi.

İHD ve kayıp yakınları bir kez daha Diyarbakır ve İzmir'de gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu, hakikatin ortaya çıkarılmasını ve faillerin yargılanmasını istedi.

DİYARBAKIR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 755'inci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı açıklamada, 28 yıl önce Diyarbakır'da katledilen Cavit Özalp'ın hikayesi kamuoyuyla paylaşıldı.

Jiyan Ormanlı, Diyarbakır'da 24 Ağustos 1995'te Cavit Özalp'ın sivil polisler tarafından gözaltına alınarak Bismil Jandarma Komutanlığı'na götürüldüğünü söyledi. Özalp'ın karakolda işkence gördüğünü belirten Ormanlı, Cavit Özalp gözaltına alınmadan üç gün önce oğlu Heci Özalp'ın gözaltına alınarak babası hakkında bilgi alınmaya çalışıldığını aktardı.

"Cavit gözaltındayken oğlu Hecî'yi görür ve oğlunun üç gün önce gözaltına alındığını anlar. Hecî Özalp, 26 Ağustos 1995'te serbest bırakılırken aynı gün içerisinde Jandarma Cavit'in cenazesini iki torbaya koyarak Kemberlıya köyüne bırakır" diyen Ormanlı, askerlerin Cavit Özalp'ın akıbetini soranlara, "Cavit bize yer gösterirken mayına basıp hayatını kaybetti" dediğini söyledi.

Ormanlı, şöyle devam etti: "Köylülerin söylemlerine göre Cavit'in vücudunda sadece bir ayağı dışında hiçbir uzuvu bulunamamıştır. Cavit'in ailesinin söylemlerine göre üç ay boyunca Bismil Jandarma Komutanlığı'nda Cavit'te ajanlık teklifi yapılmıştır ancak Cavit reddetmiştir. Özalp ailesi tüm hukuki yollara başvurmuştur ancak hiçbir sonuca ulaşamamıştır. Bunun üzerine aile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmuştur. AİHM, Türkiye'yi mahkum etmiştir."
 
Özalp'ın hikayenin ardından yapılan oturma eylemiyle açıklama sona erdi. 

İZMİR
İHD İzmir Şubesi ve kayıp yakınları Konak eski Sümerbank önünde bir araya geldi. "Kayıplar vicdandır sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede?" pankartları açılan eyleme Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eşsözcüsü İbrahim Akın ve milletvekili Burcugül Çubuk da destek verdi. Basın açıklamasını okuyan Ali Aydın, 30 yıl önce katledilen Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiri Ferhat Tepe'nin hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

Ferhat Tepe'nin babası DEP Bitlis Şube Başkanı İshak Tepe'nin olaydan kısa bir süre önce Tatvan 6. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma tarafından tehdit edildiğini aktaran Aydın, Ferhat Tepe'nin 28 Temmuz 1993'te polisler tarafından araçla kaçırıldığını söyledi. "Olaydan bir gün sonra İshak Tepe'yi kimliği belirsiz bir kişi aradı ve Ferhat Tepe'yi, Türk İntikam Tugayı (TİT) adına kaçırdıklarını söyledi" diyen Aydın, İshak Tepe'nin tüm yetkili kurumlara başvurduğunu ancak herhangi bir yanıt alamadığını kaydetti.

"4 Ağustos 1993 tarihinde Ferhat Tepe'nin cansız bedeni Hazar Gölü kıyısında bulundu. Aynı gün savcı ve adli tabip, ölümün boğulma sonucu gerçekleştiğini bildirerek başka incelemeye gerek olmadığına karar verdi ve cenaze Elazığ kimsesizler mezarlığına gömüldü" diyen Aydın, İshak Tepe'nin 8 Ağustos'ta aranarak oğlunun cenazesinin Elazığ morgunda olduğunun söylendiğini dile getirdi.

9 Ağustos'ta Ferhat Tepe'nin mezarının açılarak teşhis edildiğini kaydeden Aydın, Tepe'nin vücudunda çok sayıda işkence izi bulunduğunu vurguladı. "İshak Tepe'nin yetkili yerlere yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı ve oğlunun ölümüne ilişkin iddiaları nedeniyle ‘güvenlik güçlerini tahkir ve tezyif etme' suçundan bir yıl hapse mahkum oldu" ifadelerini kullanan Aydın, İshak Tepe'nin 1995'te AİHM'e başvurduğunu kaydetti.

"AİHM, 9-14 Ekim 2000 tarihlerinde Ankara'da tanıkları dinledi. 14 tanığın tamamı çeşitli kişilerce ve şekillerde mahkemede ifade vermemeleri ya da ifadelerini değiştirmeleri yönünde tehdit edildi; bazıları yeniden gözaltına alınarak kaybedilmeye çalışıldı, bazılarına para teklif edildi" diyen Aydın, AİHM'in Ferhat Tepe'nin ölümüne ilişkin etkin bir soruşturma yürütülmediğine karar verdiğini söyledi.