24 Eylül 2024 Salı

Cumartesi Anneleri ve Plaza De Mayo Anneleri: Bir gün mutlaka adalet sağlanacak

Cumartesi Anneleri'nin eyleminde Plaza De Mayo annelerinden Margarita Noia, 42 yıldır aynı meydanlarda adalet da adalet istediklerini belirterek, "Biz sadece saygı ve adalet bekliyoruz. Adalet sağlanıncaya kadar mücadelemizi devam ettireceğiz ve kazanacağız" dedi.
Cumartesi Anneleri 737. hafta oturumunda 1994 yılında İstanbul'da beyaz torosa bindirilerek gözaltına alınan ve işkenceden tanınmaz hale gelmiş bedeni Kırıkkale'de ormanlık alanda bulunan Halil Alpsoy ile Adana'da gözaltına alınarak serbest bırakılan ve sonrasında kimliğini almak için MİT binasına giden, bir daha akıbetinden haber alınamayan Kasım Alpsoy'un akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle bir araya geldi.
 
Galatasaray Meydanı'nın yasaklanması nedeniyle İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu dövizler de taşıdı.
 
Eyleme, Plaza de Mayo Anneleri, Diyarbakır ve Şırnak'taki kayıp yakınları, TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun destek verdiği bu haftaki eylemde, İstanbul'un Küçükçekmece ilçesine bağlı Kanarya Mahallesi'ndeki evinde 12 Mayıs 1994 tarihinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Halil Alpsoy ve 19 Mayıs'ta Adana'da kaybedilen Kasım Aksoy'un akıbeti soruldu. Ayrıca bu hafta İmralı tecridine karşı çocuklarının başlattığı açlık grevi eylemine destek verdikleri için gözaltına alınan aileler ile eylemlerini takip eden gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösterilerek, serbest bırakılmaları istendi.
 
737. buluşmanın basın açıklamasını TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu. Bu haftaki eylemlerini Anneler Günü öncesinde gerçekleştirdiklerini dile getiren Fincancı, "Bu nedenle önce gözaltında kaybedilen sevdiklerinden bir haber alamadan aramızdan ayrılan Cumartesi Annelerini saygıyla anıyor, onları 'mücadelenizin devamcısı olmayı sürdüreceğiz; vazgeçmediniz, vazgeçmeyeceğiz!' diyerek selamlıyoruz. Bu Anneler Günü'nde de hiçbir ayırım yapmadan evlat acısı yaşayan tüm annelerin acılarını paylaşıyor ve dayanışma duygularımızı iletiyoruz" dedi.
 
'ONLAR ANNELİĞİ YENİDEN İNŞA ETTİ'
 
"1977 yılında Arjantin'de Plaza de Mayo Anneleri 'Bir anne için en acımasız işkence, çocuklarının kaderi hakkındaki belirsizliktir!' diyerek darbecilerin karşısına dikildiler" diyen Fincancı, 1995 yılında alanlara çıkan Cumartesi Annelerinin de bu karşı çıkışın Türkiye'deki devamcısı olduklarını söyledi. Bu annelerin iki ayrı kıtada gözaltında kayıplar gerçeğinin toplumsal hafızada yer almasını ve bugünlere aktarılmasını sağladıklarının altını çizdi. Fincancı, "Onlar, kaybedilen evlatlarını arama mücadelesinde, anneliği özgürlükçü ve eşitlikçi bir yerden yeniden inşa ettiler; anneliği bir itiraza, siyasi bir karşı duruşa dönüştürdüler" diye kaydetti.
 
İstanbul'un Küçükçekmece ilçesine bağlı Kanarya Mahallesi'ndeki evininin önünde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan 37 yaşındaki Halil Alpsoy ve 18 Mayıs 1994'te Adana'da polislerce kaybedilen Kasım Alpsoy'un hikayesini ve ailesinin hakikat arayışını anlatan Fincancı şunları aktardı:  
"37 yaşındaki Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte, akraba ziyaretinden dönüyordu. İstanbul Kanarya'daki evinin önüne geldiğinde kendisini bekleyen sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi Fikriye itiraz edip bağırınca kimliklerini gösteren polisler; 'Merak etme, karakola kadar götürüyoruz, yarım saat sonra gelir' dediler ve Halil Alpsoy'u Beyaz Toros marka araca bindirerek götürdüler. Halil Alpsoy bir daha evine dönemedi. 18 gün sonra işkenceden tanınmaz hale gelmiş bedeni, İstanbul'a 530 km uzaklıktaki Kırıkkale'de ormanlık bir alanda bulundu. Ailesi onu elindeki çocukluktan kalma izden teşhis edebildi. Halil Alpsoy'un gözaltına alınmasından bir süre sonra polisler amcasının oğlu Kasım Alpsoy'un Adana'daki evine de baskın yaptı. 18 Mayıs 1994 tarihinde sabaha karşı uzun menzilli silah taşıyan çelik yelekli polisler 30 yaşındaki Kasım Alpsoy'u darp ederek gözaltına aldı ve Adana İstihbarat Dairesi'ne götürdü. Gözaltına alındığı günün akşamı Kasım Alpsoy'u serbest bırakıp kimliğini alıkoydular, 'Yarın gel, kimliğini al' dediler. Eve geldiğinde işkenceden perişan haldeydi. Ertesi gün kimliğini almak üzere bir akrabasıyla MİT binasına gitti. Akrabası bütün gün kapıda bekledi ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı. O tarihlerde Akkapı Kimsesizler Mezarlığı'nda polislerin gece saatlerinde gizli defin işlemi yaptığını söyleyen kişiler oldu ancak bu kişiler korkup tanık olarak ifade veremedi. Bu bilgiler üzerine ailenin şüpheli mezar yeri açılsın başvurusu reddedildi.
 
'CEZASIZLIK POLİTİKASINDAN VAZGEÇİLMELİDİR'
 
"25 yıldır Kasım ve Halil Alpsoy'un gözaltına alındıkları inkâr edildi. Ailelerinin tüm başvuruları karşılıksız bırakıldı, Uluslararası hukuka göre gözaltında kaybetme suçlarında zaman aşımının işletilemeyeceği gerçeğinden hareketle, aradan kaç yıl geçerse geçsin bu suçun araştırılması, soruşturulması ve sorumluların etkili biçimde cezalandırılması mümkündür. Soruşturma ve kovuşturma makamları Kasım ve Halil Alpsoy dosyasında uyguladıkları cezasızlık politikasından vazgeçmelidir. Savcılar resen harekete geçerek dosyalardaki MİT, emniyet ve jandarma birimlerinin sorumlularını tespit etmelidir. Kovuşturma makamları faillerin, emir vericilerin ve bu suçu önleme yetkisi olduğu halde göz yumanların etkili bir biçimde cezalandırılmalarını sağlamalıdır. Kasım ve Halil Alpsoy için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!"
 
'KİMLİĞİNİ ALMAK İÇİN GİTTİ BİR DAHA DÖNMEDİ'
 
Fincancı'nın ardından konuşan Kasım Alpsoy'un eşi Leyla Alpsoy, "25 yıl önce eşimi evinden aldılar. Sabaha kadar işkence yaptılar. Eve geldi. Bir gün sonra kimliğini almak için gitti ve bir daha dönmedi. Kendisinden haber alıncaya kadar mücadelemizi devam ettireceğiz" dedi.
 
PLAZA DE MAYO ANNESİ NOİA: MÜCADELEMİZ İLE KAZANACAĞIZ
 
1976'da Arjantin'de kardeşini kaybedilen ve annesi Plaza de Mayo Meydanına çıkan 14 kadından biri olan Margarita Noia konuştu. Noia, "Onur duydum bugün burada olmaktan. Kısa bir süre önce 42'nci mücadele yılımızı doldurduk. Her Perşembe hala aynı meydandayız. Biz sadece saygı ve adalet bekliyoruz. Adalet sağlanıncaya kadar mücadelemizi devam ettireceğiz ve kazanacağız" diye belirtti.
 
Ardından Diyarbakır'da kaybedilen Şirin Bayram'ın annesi Remziye Bayram söz alarak "Gece 24.00'da evi bastılar ve alıp götürdüler. Biz sadece karakolda olduğunu öğrenebildik ve kendisinden bir daha haber alamadık. Ben Şirin'i aramaktan vazgeçmeyeceğim" dedi.
 
'BEN BABAMI İSTİYORUM'
 
Şırnak'ta gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Kürt siyasetçi Ebubekir Deniz'in kızı Ceylan Deniz de "Umudum devam ediyor. Babamı her zaman bekleyeceğim. Ben babamı istiyorum" ifadelerini kullandı.
 
1994'te Diyarbakır Kulp'ta gözaltında kaybedilen Mehmet Selim Örhan'ın oğlu Adnan Örhan ise "10 yaşından beri yakınlarımın akıbetini soruyorum. 25 yıldır devletten bir cevap alamadık. Hayatımızı yakınlarımızın akıbetini öğrenmeye adadık, bundan sonra da adamaya devam edeceğiz. Biz kayıplarımızın akıbetini ararken bu ülkeye adaleti ve demokrasiyi getirme mücadelesi de veriyoruz" diye konuştu.