28 Eylül 2024 Cumartesi

BEKSAV 25 yaşında: Ezilenlerin tiyatrosu, müziği, ritmiyiz

BEKSAV, 25 yaşında. Hep aynı inatla, toplum için toplumla birlikte üretti, sözünü de isyanını da sanatla söyledi. BEKSAV Eşbaşkanları Kaplan ve Uçar, herkesi 25. yıl etkinliğine davet etti.

"Toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika"... Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmalara Vakfı (BEKSAV), 25 yıl önce bu şiarla kuruldu. 25 yıldır aynı inatla çalışmalarını sürdüren BEKSAV, 29 Şubat'ta 25. yılını kutlamaya hazırlanıyor.

Sanatın piyasalaştırılmasına karşı sokakta, toplum ile birlikte sanat yapan BEKSAV, kadın katliamlarından, isyanın büyütülmesine, işçi direnişlerinden grevlere, gençlik eylemlerinden toplumun tüm kesimlerinin taleplerini sanatı ile gündeme getiriyor. Eylemlerde bandosu, tiyatro grubu, müziği ile yer alıyor, ezilenlerin sesine ritmini katıyor.

BEKSAV'ın dününü, bugünün ve elbette yarınını Eşbaşkanlar Canan Kaplan ve Ahmet Uçar ile konuştuk.

Eşbaşkan Uçar, 1996 yılında kurulan BEKSAV'ın "Toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika" şiarının altını doldurmaya çalıştığını ve inatla yolunu yürüdüğünü söyledi.

Eşbaşkan Canan Kaplan, BEKSAV'ın şiarıyla, ezilenlerin sanatını, şiirini, müziğini ve bilgisini üretmeye çalıştığını vurguladı, "Kişiler değişse de bunu yapmaya çalıştı" dedi. Kaplan, şunları söyledi: "Örneğin Grup Vardiya, 25 yıldır müziğini yapıyor, kendi yolculuğunu sürdürüyor. Sarya Müzik Topluluğu, kısa aralar verse de yeni bir topluluk olarak üretmeye devam ediyor. Sanat ve Hayat dergisi de ezilenlerin sanatını, sosyalistlerin sanat anlayışını ifade etmeye, cisimlendirmeye ve yoğurmaya çalışıyor. Bununla halkın sorunlarını, sanat üretimindeki niteliklerini, polemiklerini tartıştırmaya, bu konuda bir yol açmaya ve bunu kendi dilinde, çizgisinde sürdürmeye uğraşıyor. 

"25 yıl, BEKSAV'ın kurulmasına karar veren bir kolektifin emeğidir aynı zamanda. Biz de 25 yıl boyunca sosyalist politikayı sanatsal anlamda doğru, ilerletici ve yol açıcı bir şekilde üretmeye çalıştık. Bazen isyana çağıran ezgileri söyledik, bazen de ağıtlarını söyledik."

SAĞLIKÇI, MANAV, İŞÇİ...
BEKSAV'ın direnişle, sokak eylemleriyle var olduğunu vurgulayan Uçar, BEKSAV'da "Toplumcu gerçekçilik" perspektifi ile üretim yaptıklarını belirtti; öğretmeninden sağlıkçısına, manavından kasabına, işçisinden memuruna farklı iş kollarında birçok kişinin sanat dallarında üretmeye çalıştığını söyledi. Uçar, "Bu insanlara sıcak geliyor. Vardiya, Sarya ya da BEKSAV Müzik Topluluğu direnişin türkülerini, umudun türkülerini, deyişlerini söylüyor. Tiyatro İMGE sokakta KHK'lıların sesini çıkarıyor, toplumsal sorunlara oyunlarıyla dikkat çekiyor" dedi. 

'TOPLUM İÇİN TOPLUMLA BİRLİKTE SANAT'
"Toplum için sanat" sloganının aslında sanat alanında yaşanan tartışmalara ilişkin tarafından ortaya koyan bir slogan olduğunu ifade eden Kaplan ise şöyle devam ediyor: "Burada kadim soru önümüze geliyor, 'Sanat sanat için midir, toplum için midir?' Biz sanatı belli salonlarda, kapalı alanlarda, kulüplerde tüketilen bir şey olarak görmediğimiz için; insanların belli anlarını resmeden, söyleyen, şiirleştiren ve bunu insanlığın yararına dönüştüren bir anlayışı savunduğumuz için sokaktayız.

"Herkesin sanat yapabileceğini, ezilenlerin sanatında kendine bir yer açmak isteyen herkesin gelip bizimle çalışabileceğini düşünüyoruz. 'Toplum için sanat' derken aslında toplumla beraber de sanat demiş oluyoruz. Yani elit bir tartışma kulübü ya da bir grup aydının üstten bazı reçeteler sunduğu bir sanat anlayışı değil de toplumun içesinde, onlarla birlikte öğrenen, onların bilgisini üretip, onun sanatını icra etmek..."

'ŞARKILARIMIZ, SANATIMIZ SOKAKLARDA ANLAM BULUYOR'
Nazım Hikmet'in, "Şarkılarımız, varoşlarda sokaklara çıkmalıdır" dizelerini hatırlatan Canan Kaplan, şöyle devam ediyor: "Çünkü biz, alternatif sanatımızla topluma bir alternatif sunuyoruz, örgütlenme, kendi sanatını üretme, bununla çoğalma. O şarkılar sokakta yankılandıkça anlam buluyor. Biz sokakta olunca Özgecan Arslan için yapılan kadın eylemlerine katılmayı kast ediyoruz ama aynı zamanda kalabalık bir ana caddeye çıkıp sokak müziği yapmayı; Kürtçe, Zazaca ve diğer dillerde ezgiler söylemeyi, bando ile sokağa çıkmayı... Örneğin bir referandumda oylarına sahip çıkmak isteyen halkın sokaklara döküldüğü anda biz de onlarla bu yürüyüşün ezgilerini yapmak için bando ile sokaklara çıkmayı düşünüyoruz. Hayat sokakta var, sokakta akıyor. Ve biz de bu akışa kendi cephemizden bir yanıt vermek istiyoruz. Sokakta olanlarla bunu yaratmak istiyoruz."

Kaplan, sanatın piyasalaştırılmasına, elitleştirilmesine karşı çıktıkları için de sokaklara taşıdıklarını vurguladı.

BEKSAV'da üretim kolektif yapılıyor. Tiyatro, müzik, Sanat ve Hayat dergisi, yapılan kolektif tartışmalarla ürünlerini ortaya çıkarıyor. Yan flüt, gitar, arbane, klarnet, bağlama ve daha bir çok müzik aleti için dersler veriliyor, tartışma atölyeleri düzenleniyor.

Politikaya dair sözünü sanat alanındaki üretimle söyleyen BEKSAV, yakın zamanda eşit temsiliyet, kadınların bu alandaki sözünü ve görünürlüğünü daha çok ön plana çıkarmak için eşbaşkanlık sistemine geçti. 

'SANATTA DA EŞİT OLMAK İÇİN...'
"Eşbaşkanlık bir çok siyasi partide uygulanıyor ama neden sanat alanında buna ihtiyaç duyduğunuz" sorumuzu BEKSAV Eşbaşkanı Canan Kaplan şöyle yanıtlıyor: "Yönetimdeki kadın görümü ve etkisini büyütmek, bunun üretime yansımasını sağlamak için... Sanatta bazı üretimler çok bireysel, bazıları ise çok kolektif. Kadınların emeği daha çok olsa da daha az görülüyor. Bir tiyatro oyununda kadın oyuncunun oyunu takdir görüyor ama burayı yönetmeye, kendi üretimine sahip çıkmaya gelince aynı özgüven ve irade ile sahip çıkmayabiliyor. Sanatsal anlamda üretimi güçlendirmek, görünür kılmak ve hem de yönetmek adına eşbaşkanlığın önemli olduğunu düşünüyoruz. Hayatın her alanında eşitlik ve özgürlük için mücadele edenler olarak sanatta da eşit olmalıyız diye düşündük."

Yönetimin büyük kısmının kadınlardan oluştuğunu kaydeden Kaplan, kadın meclislerinin de olduğunu ve bunu daha işler hale getirmeye çalıştıklarını söyledi. Kaplan, "Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi hem de bu kurumun kadınların haklarını ve üretimlerini gözeten, kazanımlarının sanata da yansımasını sağlayan, temsiliyetini daha güçlü halde ortaya koyan, denetleyen bir kurumsallaşma hedefliyoruz" dedi. 

Kültür sanat alanının AKP iktidarının belki de yönetemediği, hegemonya kuramadığı tek alan olduğuna işaret eden Kaplan, "Ekonomik krizin derinleştiği, iktidarın yönetme krizi yaşadığı bir dönemden geçiyoruz. Her gün açlık ve yoksulluk nedeniyle intiharlar yaşanıyor. Sivri bir şekilde canımızı acıtan bu acıların isyana dönüşeceği, bu isyanın, ayaklanmaların sanatını üretebileceğimiz bir kurum olmayı hedefliyor BEKSAV. Önümüzdeki dönemdeki üretimlerimiz de bu yönde olacak."

Çeyrek asırı geride bırakan BEKSAV'ın, 29 Şubat'ta Şişli Cemil Candaş Kültür Merkezi'nde 25. yılını kutlayacağını hatırlatan Eşbaşkan Ahmet Uçar, "Daha önce sanatçı dostlarımız davet ederdik ama bu yıl sadece kendi üretimlerimizi sunacağız. Vardiya, Sarya ve BEKSAV Müzik Topluluğu'nun sahne aldığı bir etkinlik olacak. Sarya, unutulan enstrümanlarla, unutturulmaya çalışılan kadın ezgilerinden bir repertuvarla sahnede olacak. Vardiya, 25 yılın deneyimini ve geleneğini canlandıran bir repertuvarla çıkacak. BEKSAV Müzik Topluluğu da daha çok türkü ve deyiş ağırlıklı bir repertuvar seçti" dedi. 

BEKSAV Eşbaşkanları Canan Kaplan ve Ahmet Uçar, herkesi 29 Şubat'ta yapacakları etkinliğe davet etti.