24 Eylül 2024 Salı

Başaran: Tek bir saatin bile önemi var, adım atın

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, açlık grevinde olan tutsaklar için tek bir saatin dahi önemli olduğuna işaret ederek, iktidarı derhal hukuki sorumluluğunu yerine getirmeye çağırdı.
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, TBMM'de açlık grevleri ve hak ihlallerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. 
 
Leyla Güven'in 8 Kasım'dan beri açlık grevinde olduğunu belirten Başaran, direnişin hapishanelerden Avrupa'dan Hewler'ê ve Kanada'ya kadar yayıldığını kaydetti. Her ne kadar toplumun büyük bir kesiminin kulaklarını ve gözlerini kapatsa da meselenin her geçen gün yakıcılaştığını belirten Başaran, açlık grevinin taleplerini hatırlattı. 
 
4 Şubat 1999'dan beri İmralı Hapishanesi'nde tutuklu olan PKK Lideri Öcalan'ın ailesi ve avukatları ile dönemsel bazı görüşmeler yapsada, tutuklandığı günden beri mutlak bir tecride maruz kaldığını açıkladı.
 
'GÖRÜŞME İKTİDARIN ELİNİ GÜÇLENDİRMEYE YÖNELİK HAMLEDİR'
 
Öcalan'ın 27 Temmuz 2011 de avukatlarıyla yaptığı görüşten sonra, son görüşmenin 2 Mayıs'ta yapıldığını hatırlatan Başaran, "Bu görüşmenin yaptırılması sevindirici bir mesele olarak kabul edilse de diğer taraftan trajiktir. Düşünün ki aylardır, binlerce insan hukukun uygulanması için dünyanın dört bir tarafında açlık grevinde ve biz bir avukat görüşünün yapılmasını sevindirici olarak kabul ediyoruz. Şu anda Leyla Güven ile birlikte 4 milletvekilimiz açlık grevinde. Bu milletvekillerimizin bir görüşmenin tecridin bitirildiği anlamına gelmediğini belirtiyor, bir defa yapılan görüşmeyi iktidarın elini güçlendirmeye yönelik bir hamle olarak değerlendiriliyorlar" dedi. 
 
'AİLE VE AVUKAT GÖRÜŞÜNÜN ÖNÜNDE HUKUKİ BİR ENGEL YOK'
 
Bursa Cumhuriyet Başsacılığının, Öclan'la görüşmeye yönelik kısıtlama kararının geçtiğimiz haftalarda kaldırıldığını ifade eden Başaran, şunları söyledi: "Şu anda Sayın Öcalan'ın İmralı'da avukat, aile ve iletişim hakkının önünde hukuki olarak hiçbir engel yok. Bugüne kadar sunulan, en azından son bir yıldır sunulan gerekçelerin hiçbiri ortada yok. Bu gerekçeler zaten hukuksuzdu. Hiç kimseyi siz yıllarca aylarca toplumdan tecrit edemezsiniz. Bunu Türkiye'nin Anayasası, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler ve infaz yasası açıkça düzenlemektedir. Herhangi bir hukuki engel yokken şu anda iktidar cephesinde herhangi bir ikna edici açıklama yapılmaması bizleri ve toplumu kaygılandırmaktadır."
 
Açlık grevinin kritik aşamaya geçtiğini vurgulayan Başaran, "her an cezaevlerinden cenazelerin çıkabileceği ve toplumsal barışı baltalayabilecek eşiği çoktan geçtik" dedi. 
 
ÖLÜM ORUÇLARI 9. GÜNÜNDE
 
30 Nisan'dan bu yana çeşitli hapishanelerden 15 tutsağın ölüm orucuna başladığını da kaydeden Başaran, şöyle devam etti: "Bu tutsaklar zaten açlık grevinde olan fiziksel olarak tahribata uğrayan direnişçiler olduğu için gün be gün ölüme yaklaştıkları bir gerçektir. Bugün ölüm orucunun 9. günü. Bakın binlerce insan açlık grevinde, 15 siyasi tutsak ise ölüm orucunda ve iktidara çağrıda bulunuyorlar: 'Hukukunuzu uygulayın, hukukunuzu uygulayacağınızı deklere edin.' Hukuk devleti olmaktan vazgeçmiş hükümete çağrı yapılıyor." 
 
'TUTSAKLARIN DURUMU KRİTİK'
 
Başaran, direnişte olan tutsakların koşullarına ve sağlık durumlarına ilişkin şu bilgileri verdi: 
 
Amasya E Tipi Cezaevi'nde açlık grevinde bulunan 3 tutsağa, eylemin ilk 25 gününde B Kompleks vitamini verilmemiştir. Tutsaklar yanlarında refakatçi olmaksızın tek başlarına kalmaktadır, hijyen için temizlik malzemeleri verilmemektedir. Cezaevi idarelerinin sözlü talimatları gerekçe gösterilerek avukat görüşmeleri kameralı odalarda yapılmaktadır. 
 
MANİSA HAPİSHANESİ, AÇLIK GREVİNDEKİ TUTSAKLARA ÖLÜM ORUCUNU DAYATIYOR
 
Kırıkkale F Tipi Cezaevi'nde İsmet Akın açık yarası olması nedeniyle ciddi bir risk altında olup 20 kilo vermiş ve açık yarasında akıntılar vardır. Kayseri Bünyan Kadın Cezaevi'nde Berivan Bitmen'in bacağının altında toplanan kitle diz altına yayılmıştır ve Bitmen ayaklarını hissetmiyor. Bu nedenle avukat görüşüne tekerlekli sandalye ile gelmek zorunda kalıyorlar. Maşallah Erbey, yürüyemediği ve ayakta duramadığı için avukat görüşlerine tekerlekli sandalye ile gidiyor. Yine bunun yanında Alanya L Tipi Cezaevi'nde Hafıza Abdulaziz'in, idrar ve dışkısından kan geldiği anlaşılmıştır. Alanya L Tipi Cezaevi'nde hızlı kilo kayıpları, vücut sıcaklıklarında düşme, mide krampları mevcuttur. 5 Ocak tarihinde açlık grevine başlayan kadınlara vitamin verilmemektedir. Manisa T Tipi Cezaevi'nde dehşet verici bir durum yaşanmaktadır. Bu insanlar açlık grevinde olmasına rağmen cezaevi ısrarla ölüm orucu koşulları dayatmaktadır. Cezaevi idaresi açlık grevindeki tutsakların kantinden su almasına lütfen izin veriyor. Tuz, şeker, meyve suyu gibi ürünleri almasına izin vermiyor bu ürünlerin alınması halinde açlık grevinin bittiğine dair bakanlığa bildirimde bulunacağını ifade ediyor. Yani açlık grevi sürdürülürken tutsaklara ölüm orucu koşulları dayatılmaktadır. Şakran Cezaevi'nde 26 Aralık tarihinden beri açlık grevinde olan Rahşan Aydın görme kaybı yaşamaktadır. Aydın bir ay önce tekli hücreye alınmıştır ve burada tek başına ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumdadır.
 
Elazığ Kapalı Cezaevi ile ilgili birkaç şey söyleyeceğim. 15-20 açlık grevcisi tek başlarına hücrelerinde tutulmaktadır. Bu Cezaevi'nde diğer cezaevlerinde olduğu gibi örgüt talimatı taşıdıkları iddiasıyla avukat görüşleri kamera ile kayıt altına alınmaktadır. Bu sadece bir kısım örneklerdi. ÖHD, İHD ve ÇHD'li avukatların bize ulaştırdıkları bilgilerdir. HDP Milletvekilleri olarak bir süredir cezaevlerini ziyaret edemiyoruz. Hukuk dışı bir şekilde cezaevi ziyaretlerimiz engelleniyor. Bu size sunduğumuz tablonun çok küçük bir kısmı. 
 
HÜKÜMETE ÇAĞRI: ACİLEN HUKUKA UYUN
 
Açlık grevinde olan tutsakların, direnişi bıraktıkları durumda geri dönüşü olmayacak fiziki tahribatla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Başaran, "Bu kadar acil bir durum ortadayken ve aslında hukukun uygulanması talep edilirken, iktidarın, toplumun ve hükümetin sessizliği bizi dehşete düşüren durumdur. Bu tutsaklar çok büyük bir şey istemiyor. Türkiye bir hukuk devleti ise, bir anayasası olduğunu ve bunun geçerli olduğunu iddia ediyorsa, buna bağlı olarak kanunların işler ve yürütüldüğünü iddia ediyorsa kendilerini hukuka uymaya davet ediyoruz. Yarın çok geç olabilir. Bakın bu süreç içerisinde 8 insan Sayın Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle yaşamına son verdi" diye belirtti.
 
'SESSİZLİĞİNİZ ŞİDDETE UĞRAYANLARIN KÜRT ANNESİ OLMASINDAN MI?'
 
Tutsak yakınlarının günlerdir hapishanelerin önünde polis şiddetine maruz kaldığını hatırlatan Başaran, "Annelerin beyaz tülbentleri ile kendi çocuklarının yaşaması için çabalarken, çocuklarının yaşamının Türkiye'nin geleceği ile bağlantılı olduğunu bilerek çocuklarının sesini yükseltmeye çalışırken maruz kaldıkları muamele bütün toplumun vicdanını yaralayacak durumdadır. Bu muameleye ses çıkarılmaması, onların Kürt annesi olmasından mıdır?" diye sordu.
 
'BİR SAATİ BİLE DEĞERİ VAR, HAREKETE GEÇİN'
 
Binlerce insanın tek taleple açlık grevinde olduğunu bir kez daha vurgulayan Başaran, "Bugün başta kadınlar olmak üzere, Türkiye toplumunun tamamı tecrit altındadır. İnsanların nasıl tecrit altına alındığını görebilirsiniz. Çok geç olmadan yapılacak bir beyanatın bu süreci bambaşka bir sürece ilerletebileceğini biliyoruz. Şu anda tutsakların bu tecridin mutlak olarak kaldırıldığına dair bir beyanı beklediğini biliyoruz. O yüzden hükümeti Anayasa'yı, yasaları, bağlı olduğu uluslararası sözleşmeleri uygulamaya, insanlık suçu olan bu tecrit suçunu işlemekten vazgeçmeye çağırıyoruz. Bir saatin ne kadar önemli olduğunu bilerek bu çağrıyı yapıyoruz."