19 Eylül 2024 Perşembe

Ayşe Deniz Karacagil Gezi?yi yaşamı ile anlattı

Destan Temmuz, tam da bir kadın olarak kuşatıldığı duvarları parçalamak için alanlara çıktığı Gezi?nin yıl dönümünde Rakka?da IŞİD barbarlığına karşı özgür komünist bir kadın olarak savaşırken ölümsüzleşti. Gezi?de kırmızı fularını isyana dönüştürürken Rakka?da kızıl bayrağını devrimin tepelerine dikti.
Gezi direnişi Türkiye ve Kürdistan tarihinde bir dönemeci ifade ediyor. 5 yaşına giren halkların onur ve isyan hareketi Gezi direnişi, sonuçları ile birçok kez farklı değerlendirmelere konu oldu ve olmaya devam edecek. Mizahı politik bir silah olarak kullanması, her yaştan insanın kendi isyan ve direniş biçimi ile kendini ifade etmesi, cesareti ve cüreti ile birçok tabuyu yıktı geçti.
 
‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diyen gençler haklıydı. Aradan geçen 5 yıl Gezi direnişinin sonuçlarını farklı biçimlerde karşımıza çıkardı. Bu sonuçlardan biri de Gezi’nin gençlerinin direniş, isyan ve dayanışma ruhunu ülke topraklarının dışına taşırmasıydı. Gençler Gezi’den çok şey öğrenmişlerdi ve öğretmişlerdi. Ve gençliğin dinamizmi asla öğrendikleri ve inandıkları gerçeğin teorik bir tespit olarak kalmasına izin vermezdi. Gezi’nin kimi güzel gençleri Kobane’deki çocuklara oyuncak götürmek için yola çıktı, kimisi kırmızı fularını alıp özgür topraklara çevirdi yönünü. Ortak yönleri Gezi’de direnmek, paylaşmak, tutuklanmak, inandıkları uğruna mücadele etmek ve erkek egemen kapitalist barbarlığın sömürüsü gerçeği karşısında bütün ezilenlerle omuz omuza mücadeleyi büyütmekti. 
 
Onlardan biriydi Destan Temmuz yani Ayşe Deniz Karacagil. Gezi direnişinin kırmızı fularlı genç kadını, o muhteşem isyan gününde bir kez daha öğrenmişti: Gezi parkı abluka altındayken Kadıköy sessiz kalırsa önce Gezi ezilir sonra Kadıköy ya da Medeni Yıldırım için ayağa kalkmazsa Gezi, Ali İsmail’e bir tekme daha atılır. İşte bu öğrendiklerinden yola çıkarak Gezi’nin isyanını Rojava’ya taşıdı. Öğrendiklerini hayata geçirme sorumluluğu ve isyanını devrime taşıma bilinciydi onu var eden.  
 
Gezi direnişinde yer almasını “Ben de taleplerimle meydanlara çıktım. Öncelikle genç bir kadın olarak çıktım. Bu düzende kadınsanız ikinci kez eziliyorsunuz. Ben de kadınlara sunulan kalıpları parçalamak için meydanlara çıktım” sözleri ile anlatıyordu. Onun cüretinden korkanlar hapishane ile cesaretini kırmaya çalıştığında bu defa mahkeme salonlarında aynı cüreti kuşanarak onu yargılayanlara karşı Gezi direnişini, “Bize devlet babamız bolca tazyikli su ve kimyasal gaz hediye etti. Bizim gemiciklerimiz olmadı. Gezi direnişini, insanlık onuru için gerçekleştirdik. Yeri geldi kör olduk, tutsak olduk” diyerek sahiplendi. Ayşe Deniz, genç bir kadın olarak bu sistemin ona vermediklerinin ve veremeyeceklerinin farkındaydı. Onun isyanı erkek egemen kapitalist sistemeydi ve son derece bilinçli bir eylemdi. 
 
Bu isyanın onu Rojava’ya götürmesini ise “Hemen ülkemizin yanındaki insanlık ve karalama savaşını görmezden geldik. Orada savaşın esiri olanlar insan değildi sanki” diyerek yaşadığı sorgulama ile açıklıyordu. İnsanların burjuva düzenin kimliğine yazdıklarından ibaret olmadığını söyleyen Ayşe Deniz o anda Destan Temmuz olmaya karar vermişti aslında. “Ben oraya enternasyonalizmi savunan bir insan olarak gideceğim/ gitmiş olacağım. Tıpkı Deniz Gezmişler gibi, Serkan Tosunlar gibi” derken dediği gibi yaptı ve insanlığın uyanışına bir adım da o attı. 
 
Destan Temmuz, tam da bir kadın olarak kuşatıldığı duvarları parçalamak için alanlara çıktığı Gezi’nin yıl dönümünde Rakka’da IŞİD barbarlığına karşı özgür komünist bir kadın olarak savaşırken ölümsüzleşti. Gezi’de kırmızı fularını isyana dönüştürürken Rakka’da kızıl bayrağını devrimin tepelerine dikti. Gezi’nin komününden devrimin komün yaşamına, direnişten savaşa, aynı taşla barikat örmekten aynı silahla savaşmaya kadar halkların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde bir köprü, bir ses oldu. Kadın isyanından kadın devrimine doğru aktı. Destan, ölümsüzleşerek aydınlattığı yolda Gezi'nin tüm ezilenlerinin aynı isyan etrafında mücadele direnmesi gerçeğini öğretmeye devam ediyor. Gezi’yi anmak ve anlamak ancak onu yaratanları anlamaktan geçiyor. Destan ise Gezi direnişini yaşamı ve pratiği ile anlattı.