21 Eylül 2024 Cumartesi

'Avşar'ı katledenler, adalet arayan ailesini de tehdit etti'

Kayıp yakınları '94 yılında korucular ve uzman çavuş tarafından gözaltına alınan ve bir süre sonra katledilmiş bedeni bulunan Mehmet Şerif Avşar için Diyarbakır'da bir araya geldi. Eylemde, faillerden uzman çavuş Gültekin Sütçü'nün bir süre tutuklu kaldığı ve Sütçü'nün serbest bırakıldıktan sonra aileyi tehdit ettiği kaydedildi. 

Diyarbakır'da İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde 796. eylemini gerçekleştirdi. Kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankartının açıldığı ve kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde yarınki Anneler Günü dolayısıyla yakınları kaybedilen annelere karanfil verildi.

'GÖZALTINA ALINDIĞI GÖRÜLMESİNE RAĞMEN REDDEDİLDİ'
22 Nisan 1994 tarihinde Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde gözaltına alınan ve katledilen Mehmet Şerif Avşar'ın hikayesini Berfin Elçi okudu. Elçi, Mehmet Şerif Avşar'ı abisinin yanında Gültekin Sütçü ve yanındaki 3 uzman çavuşun götürmesine rağmen reddettiklerini ve olayın üstünden 2 hafta geçtikten sonra Mehmet'i harabe bir binada yaşamını yitirmiş bir halde bulunduğunu belirterek "Mehmet Şerif Avşar evli ve iki çocuk babasıdır. Diyarbakır/Yenişehir'de bulunan, ailesine ait gübre satış dükkanında çalışır. Mehmet Şerif Avşar 22 Nisan 1994 günü, ailesine ait dükkanda ağabeyleri ile çalışırken dükkana gelen uzman çavuş Gültekin Sütçü ve yanındaki 3 korucu tarafından gözaltına alınır. Ağabeylerinin yanında alınıp götürülmesine rağmen gözaltına alındığı reddedilir. Olaydan yaklaşık iki hafta sonra harabe bir binada Mehmet Şerif Avşar'ın cenazesi bulunur" dedi.

'ÇAVUŞ, HEPSİNİ ÖLDÜRÜN DİYE EMİR VERİR'
Elçi, olayın tanığı olan Mehmet'in kız kardeşi Sadiye Avşar'ın sözlerini şöyle aktardı: "Dükkana ilk olarak 3 korucu ve bir itirafçı gelir. Korucular Şerif'in ifadeye götürüleceğini söyler. Ağabeyleri şerifle birlikte gitmek ister. Ancak korucular buna izin vermez. Şerif ağabeyim, koruculardan kimlik göstermelerini ister. Korucuların yanında bulunan uzman çavuş Gültekin Sütçü, Şerif'e kimliğini gösterir. Ancak ağabeyleri yine Şerif'i bırakmak istemez. Ancak Gültekin çavuş, 'hepsini öldürün' diye emir verir. Şerif öne atılarak tamam ben gelirim der. Gelen korucular Şerif'i toros marka araca bindirip dükkandan ayrılıyor. Ağabeyleri kendi araçlarıyla torosu takip eder. Şerif'in Saraykapı'da bulunan JİTEM binasına götürüldüğünü görürler. Ağabeylerim binaya girip, kardeşlerinin gözaltına alındığı belirtir. Orada bulunan memur 'biz gözaltıları yapmıyoruz. Siz burada beklemeyin biz araştıracağız' şeklinde yanıt verir. Ağabeyleri uzun süre kapıda beklerken, Şerif'i kaçıranların bahçede olduğunu görüyorlar. Günlerce Şerif'in nerede olduğunu söylemediler. Birçok resmi yetkiliye başvurduk, cevap alamadık. Şerif kaçırıldığı günden hemen sonra savcılığa başvuru yapıldı, babam Ankara'da dönemin siyasetçileriyle görüştü, gazetelere ve televizyona yansıdı ancak bir sonuç alamadık. Olaydan yaklaşık iki hafta sonra harabe bir binada Şerif Ağabeyimin cesedi bulundu. Otopsi raporuna göre 10-15 gün önce öldürüldüğü belirtildi. Kardeşimizin faillerinin bir kısmı bulundu ve yargılandı. Ama hak ettikleri cezayı almadılar. Koruculardan biri 20 yıl ceza aldı, 10 yıl sonra bırakıldı. Diğer korucular ve itirafçı ise 6 yıl ceza aldılar. Uzman çavuş Gültekin Sütçü ise olaydan yıllar sonra bulundu, tutuklandı. Kısa bir sürede serbest bırakıldı. Şu an hala serbest dolaşıyor. Biz uzun süre telefonlarla aranarak tehdit edildik. Ardı kesilmeyen telefon tehditleri, ısrarlı fiziki takipler sonucu hepimiz başka şehirlere göç etmek zorunda kaldık. Yerel mahkemelerden adil bir yargılanma sağlanmayınca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurduk. Mahkeme, Türkiye'yi mahkum etti."

Açıklamanın ardından sessiz oturma eylemi yapıldı.