19 Eylül 2024 Perşembe

Ankara katliamı davasında mahkeme başkanı salonu terk etti

10 Ekim Ankara Katliamı'nın davasında müşteki ailelerin tepkileri üzerine mahkeme başkanı "mahkemeyi yargılayamazsınız" diyerek salonu terk etti.
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 9. tur duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.
 
Duruşmaya Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, HDP Ankara milletvekili adayları İshak Kocabıyık ve Nazım Karakurt ve CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan izledi. Mağdur aileleri ve avukatlar da duruşma salonunda yerini aldı. Tutuklu sanıklardan 18'i duruşma salonunda bulunurken tutuklu sanık Hatice Akaltın duruşmaya katılmadı. Duruşma salonunda polis yoğunluğu dikkat çekti.
 
Kimlik tespiti ardından duruşma mahkemenin gelen belgelerle ilgili bilgileri okumasıyla başladı. Müşteki vekillerinden avukat İlke Işık, davanın mütalaa aşamasına gelemeyeceğini belirterek, dava dosyasındaki eksikleri teker teker anlattı.
 
Işık, "Kovuşturmanın geliştirilmesine ilişkin beyanlarımız olacak. Türkiye'nin en büyük katliamı olduğunu söyledik. Tüm tabloyla birlikte tüm sorumlularının yargılanmasını istiyoruz. 182 dosya oldu. Tüm dosyayı ne kadar okudunuz. Kalabalık bir avukat ekibiyiz biz baktık. Adalet için uğraşıyoruz, küçücük bir şansımız dahi olsa bütün belge ve delilleri toplayan, mahkemeye sunan bir ekibiz. Daha da yapmaya devam edeceğiz. 'Esas hakkında mütalaa verebilir' dediniz. Bu kadar eksik bu kadar toplanmamış delil ve toplananların dahi tartışılmadığı bir noktada esas hakkında mütalaa verilemez, karara da gidilemez.  Bütün sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Maddi gerçek dosyanın tamamına bakıldığında görülüyor" şeklinde itirazlarını dile getirdi.
 
'TOPLANMAMIŞ DELİLLER VAR'
 
7 Kasım 2016'dan bu yana her celse soruşturmanın genişletilmesini talep ettiklerini kaydeden Işık, "Maddi gerçeğe ulaşmak için belgelere ihtiyaç vardı. Maddi gerçeğe ulaşmak için tüm delillerin toplanması ve tartışması gerekir. İletişim tespiti dosyaları hala gelmedi. Yargılamanın başından beri Antep'ten istediğimiz dosyalar gelmedi. Mülkiye Müfettişleri kararlarının 8 klasör hala eksik. İki bilimsel mütalaa sunduk adını bile anmadınız. Dernekler ilgili belgeler istedik hala cevap gelmedi.  Katliam planına ilişkin mailler incelenmedi. Toplanmamış deliller var. Bu deliller toplanmada mütalaa verilir ne de karar çıkabilir" ifadelerini kullandı.
 
'İŞİD'Lİ AHMET GÜNE ARANIYOR AMA ANTEP'TE GENEL KURULA KATILIYOR'
 
Antep Valiliği'nin IŞİD dernekleriyle ilgili işlem yapmadığını kaydeden Işık, "IŞİD'li Ahmet Güneş aranıyor ama Antep'in göbeğindeki derneğe gelip, genel kurula katılıyor. Bu kadar rahat nasıl gezebiliyor. Mahkemenin yaptığı suç duyurusunun sonucunun takip edilmesi gerekir, olayla ilgili bir şeyden bahsediyoruz. Suç duyurusuna ilişkin hukuki sürecin beklenmesi gerekir" dedi.
 
Işık, şöyle devam etti: "Dosyada 18 Aralık 2015 tarihli Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı raporunda Yunus Durmaz, Nusret Yılmaz ve Deniz Dündar'a iletişim ve müdahale tedbiri uygulanmıştır deniliyor. Ayrıca 3 şahıs ile ilgili başlatılan iletişime müdahale tedbirinin halen devam ettiği önleyici amaçlı olan dinlemenin gizlilik kararı olduğu ve istendiğinde paylaşılabilir notu yer alıyor. Bu 3 kişiyle ilgili dinleme kayıtlarının Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan istenmesi gerekir. Antep'ten gelen 5 dosya ve diğer dosyalar bizim konumuz."
 
'ANTEP EMNİYETİ NEDEN DURMAZ'I YAKALAMADI'
 
"Antep 2. Ağır 2016/128 Yunus Durmaz'ın ve Antep hücresinin 2012-2014 tüm sanıkları, Nusret Yılmaz ve Ahmet Güneş'in de aralarında bulunduğu sanıklar izlenmiş" diyen Işık, şunları ekledi: "2015 Temmuz'da yakalama çıkarılmış ama bulunamadı. Oysa evleri biliniyor. İstanbul'un verdiği yakalamayı yerine getirmiyor. 11 Kasım 2013 tarihinde emniyet Durmaz'ın fotoğrafını çekiyor, dinliyorlar ama kararı yerine getirmiyorlar. Antep Emniyeti ve Savcılığı'nın bu katliamda parmağı yok diyebilir miyiz? Durmaz yakalansa, gözaltına alınsaydı bu katliam olmayacaktı. Bu katliamda bunları tartışmayacaksak nerede konuşacağız. Ahmet Güneş infaz görüntülerine rağmen 6 ayda tahliye edilen IŞİD militanı. Hatay 2'nci Ağır Ceza 2017/65 23 Haziran 2017 Ahmet Güneş ile Deniz Dündar'ın bomba yeleklerinde parmak izi çıktı. Tahliye edilenler, kaçmalarına göz yumulanlar hala tehdit oluşturuyor."
 
ANKARA EMNİYETİ NEDEN ARAMAYI DURDURDU?
 
IŞİD sanığı Yakup Şahin'in ifadesinden alıntılarla savunmasını sürdürün Işık, "Şahin, 'uyuşturucu olmasına rağmen beni kontrol noktasından geçirdiler' diyor ve bu araçlardan biri canlı bombaları taşıyor. Ceyhan Emniyet Müdürlüğü'ne soruldu. 9 Ekim 21 ile 23 arasında arama noktası yok demişler. Kamera kayıtlarına bakıldığında en erken 22 ile 24 arasında oradan geçiyorlar. Kontrol noktasının bir daha sorulması gerekir. Bir kez daha gerçekliğin ortaya çıkması için sorulmalı. GBT kayıtlarının istenmesi gerekir. Merkezi arşivde tutuluyor buna ilişkin araştırma yapılması gerekir. IŞİD'li Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç'a gübre satmayan adamın Antep ve Nizip Emniyeti'ne şikâyette bulunup, bulunmadığına dair sorulmasını istiyoruz. Ankara Emniyet Müdürlüğü 9 Ekim gecesi ve 10 Ekim günü arama yapmıyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü neden aramayı durdurmuştur. Ya bu eksiklik ve tabloya rağmen yokmuş gibi davranacağız. Gerçek bir adalet bekliyoruz. Bunun dışındaki hiçbir sonuç bizi tatmin etmeyecek" diye belirtti.
 
'SADECE BİR IŞİD KATLİAMI DEĞİL'
 
Müşteki avukatı Tonguç Cankurt ise "Bunun sadece bir IŞİD katliamı olmadığını hep söylüyorduk. Bunun siyasal atmosfer içerisinde değerlendirilmesi gerekir. Türkiye'nin pek çok yerinde kovuşturma ve soruşturmanın akıbetlerinin aynı olduğu yönünde bilgilere sahibiz bu duruşmada ona doğru gidiyor. Kilis Ağır Ceza Mahkemesi karar verirken, sınır geçişlerinin önlenmesi için yapıldığı yer alıyor ama işlem yapılmıyor" dedi.
 
"Hakim ve savcılar hakkında suç duyurusunda bulunduk, kimin ihmal ve sorumluluğu var ise suç duyurusunda bulunmaya devam edeceğiz" diyen avukat Cankurt, "Kamu görevlilerinin sorumluluğu kapatılmaya çalışılıyor. İğne ile kuyu kazar gibi yaptık. Bu aşama da siz hangi suç duyurusunda bulundunuz. Siz nasıl değerlendirdiniz? Hangi delillerin getirilmesi için talepte bulundunuz? Mahkeme heyetiniz ile ilgili davanın geldiği aşama mı yoksa kariyer aşaması mı sizin için geçerli? Hangi saik dosyayı bitirmek istiyor? Bu dava basit bir dava değil. Sonuna kadar takip edeceğiz. Siz sayın heyet için siyasal beklenti, kariyer, devlet kademesindeki tasfiye bu katliam davası için geçerli olamaz. Pek çok gerçeğe, karanlıkta kalan noktanın aydınlatılması için taleplerimizi kabul etmeniz gerekir" diye ekledi.
 
MAHKEME BAŞKANI SALONU TERK ETTİ
 
Avukatın savunmaya devamı sırasında mahkeme salonunda bulunan ve yakınlarını katliamda kaybeden aileler davanın mütalaa aşamasına getirilmesine tepki gösterdi. Çocuğunu katliamda kaybeden bir anne, "103 annenin yüreğini yakanları böyle yargılayarak, vicdanınız nasıl dayanıyor. Bizi yeniden mi katletmeye çalışıyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Ben de mitingdeydim" diye tepki gösterdi.
 
Mahkeme başkanı, "Ben anlamadım herkes bizi yargılıyor. Size söz hakkı vermeden konuşmayın. Siz beni yargılayamazsınız" diyerek, cüppesini çıkarttı ve salonu terk etti. Bu sırada salonda ailelerden fenalaşanlar oldu.
 
IŞİD'li sanıklar salondan çıkartılırken, ailelerin fenalaşmasına gülmeleri de tekrar salonda tepkiye yol açtı. Ardından mahkeme başkanı duruşmayı öğleden sonraya erteledi.