24 Eylül 2024 Salı

'AKP sanat camiasına bir mesaj vermek istiyor'

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne Tamer Karadağlı'nın atanmasını değerlendiren tiyatrocu Orçun Masatçı, Karadağlı'nın siyasi bir atamanın mutlu bir parçası olduğunu söyledi.

Kadın düşmanı ve iktidar yanlısı söylemleriyle bilinen oyuncu Tamer Karadağlı'nın iktidar eliyle Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atanması, kamuoyunda tepkiyle karşılandı. İktidarın kültür sanat alanına dönük baskı ve tasfiye uygulamaları sürerken, 2016'da KHK'yla kapatılan Yenikapı Tiyatrosu'ndan Orçun Masatçı Karadağlı'nın atanmasını ETHA'ya değerlendirdi.

Yenikapı Tiyatrosu'nun 2016'da çıkarılan bir KHK'yla kapatıldığını hatırlatan Masatçı, "KHK'dan önce de çok defa salonlarımız oyundan önce arama bahanesiyle boşaltıldı, türlü şekillerde engellenmeye çalışıldık. Sokak tiyatrolarımızda oyun daha bitmeden müdahaleler yaşandı" dedi ve hala üzerlerindeki baskının sürdüğüne işaret etti.

"AKP sanat camiasına bir mesaj vermek istiyor. Buna bizimle başladı, sonra muhalif cümleler kuran en popüler sanatçılar üstünde bile devam ettirdi: Bizden değilseniz size kapılar kapanır, yaptığın işin niteliğine bakılmaksızın türlü engellemelerle karşılaşır ve profesyonelseniz bu iş alanında ekmeğinizi kazanamazsınız. Ama eğer bize biat ederseniz, yükseleceğiniz yerler bağlılığınızı gösterdiğiniz ölçüde hayallerinizin sınırı kadardır" ifadelerini kullanan Masatçı, Tamer Karadağlı'nın tiyatro kökenli olmasına rağmen tiyatroya dair birikiminin olmadığına işaret etti.

Karadağlı'nın Devlet Tiyatroları'nı yönetmek için gerekli niteliğe sahip olmadığını vurgulayan Masatçı, "Çok açık siyasi bir atamanın, mutlu bir parçası olmuştur. Örneğin TÜSAK tartışmalarında nerede durmuştur? Bir şey söylemiş midir, hatırlayanımız yok. TÜSAK için yapılan çalıştaylarda, kurultaylarda olmadığı gibi izlemeye tenezzül bile etmemiştir. Son dönemin Devlet Tiyatroları evrimi açısından önemli bir tartışma sürecinin içinde yer almamıştır" dedi.

Devlet Tiyatroları içerisinde bu atamaya karşı nasıl bir duruş sergileneceğinden emin olmadığını söyleyen Masatçı, "DTCF tiyatro bölümünden akademisyenler atıldığında elbette hem okullarında hem de DT içinde yer alanlar tarafından sesler yükseldi, onurlu ve saygı duyulması gereken sesler. Genele baktığımızda ise bu seslerin yeterince nicelik bulamadığını gördük. Nitelik ise kendini örgütleyemedi. Örgütlenenler ise caydırıcı eylemleri geniş kitlelere yayamadı" dedi.

Sanat üretiminin önemli bir yanının da kültür inşası olduğunu kaydeden Masatçı, muhalefetin bu inşaya yeterince eğilmediğinin altını çizdi. Masatçı, şöyle devam etti: "Tiyatro üretimlerinin içine dahil olmayı bırakın, üretileni seyretmek bile zor gelmeye başladı. Böylelikle üretimi ve sanatçıyı değiştirebilecek en güçlü silahımızı, eleştiriyi de yavaşça tozlu çekmecelere bırakmış olduk. Dönüştürmek için bir emek vermediğimiz için bu konu her geldiğinde sanat camiasının içine dönüyoruz yine. 'Güç' her yerde etkili bir zehirdir. Panzehrini yaratmadığımız her yeni gün bize o zehre kapılanların etrafında toplananlara şaşırdığımız zamanları getirecek. Çok seyretmek, çok eleştirmek ve bu inşa sürecinde edilgen olmaktan sıyrılmak gerekiyor."