21 Eylül 2024 Cumartesi

Akın: Rojava devriminin geleceği Ortadoğu halklarının geleceğidir

EÖT Komutanı Yalçın Akın, "Rojava devrimi Türk devleti açısından onun sonuna işaret eden en temel gelişmelerden bir tanesidir. Biraz Türk burjuva medyasını takip ettiğimizde Türk devletinin ve onun ideologlarının sürekli olarak Rojava devrimi kâbusuyla yatıp kalktıklarını görüyoruz. Sürekli bütün tartışmalarının merkezinde 'Rojava devrimi nasıl boğarız' hesabını yapmaktalar. Dolayısıyla DAİŞ çetelerinin Rakka'dan tasfiyesiyle birlikte şimdi Türk devleti sahada kendilerinin ifadesiyle daha aktif bir siyeset ve pratik izleme yönüne doğru çubuğunu büktü" dedi.
Enternasyonal Özgürlük Taburu (EÖT) Komutanı Yalçın Akın, Rojava devrimini boğmak isteyen başta Türk devleti ve bölge gerici devletlerine karşı enternasyonal ruhu savunacaklarını belirtti.
 
Rojava devrimine katılımlarını Türkiye ve Rusya'nın İdlib konusunda anlaşmalarını ve Rojava devriminin savunulmasını ETHA'ya değerlendiren EÖT Komutanı Yalçın Akın, "Türk devletinin, AKP faşizminin içeride ve bölge de yapmış olduğu bütün bu saldırgan girişimlerine karşı bizler burada askeri kuvvet olarak mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi.
 
 
DAİŞ çetelerine karşı sürdürülen Kobanê direnişinin son aşamasından itibaren Enternasyonal Özgürlük Taburu olarak bütün cephelerde yerlerini aldıklarını söyleyen Akın, "Rojava devrimi, özellikle Kobanê direnişiyle birlikte bölgede ulusal bir direniş olmanın ötesinde enternasyonal karakteri itibariyle tüm dünyada geniş yankılar uyandırmıştı. Çünkü Rojava devriminin içeriği kadın özgürlük perspektifiyle, DAİŞ faşist çetelerine karşı üretmiş olduğu öz savunma mücadelesiyle, devrime içeriğini katan şiarlarıyla demokratik komünalizm vurgusuyla esasen Rojava devrimi başından itibaren enternasyonal özellikler taşıyan ve ezilen dünya halklarıyla hızlı temasa geçebilen bir özelliğe sahiptir. Ki bunu esasen bizler, Kobanê direnişi sürecinde gerek Avrupa da gerekse Dünya'nın birçok yerinde büyüyen eylemlerde, destek eylemlerinde zaten önemini alanlarda görmüştük" dedi.
 
Varlığımız Rojava devriminin enternasyonal karakterinin sonucu olarak açığa çıktı diyen Akın, "Bizler kuruluşumuzun hemen ardından Rojava devrimini sadece söz düzeyiyle değil enternasyonal cepheyi büyütmeyi amaçlamaktayız. Bu sürecin askeri cephe ve savaş alanında askeri bir mücadele cephesinde de varlığını inşa ettik. Bu çerçevede neredeyse bütün hamlelere Efrin direnişi de dâhil olmak üzere Enternasyonal Özgürlük Taburu olarak katıldık. Bu süreçler içerisinde şehitlerimiz oldu, yaralılarımız oldu. Belki mütevazı bir kuvvet olarak varlığımızı inşa ettik. Fakat gerek Avrupa'da gerekse dünyanın değişik ülkelerinde varlığımızın siyasal sonuçları da oldu. Oradaki muhalif ve devrimci güçlerin hızla yörüngelerini, bakış açılarını Rojava devrimine doğru çevirmesi noktasında da Taburumuzun etkisi oldu" diye belirtti.
 
'TÜRK DEVLETİ DAİŞ İLE BAŞARAMADIĞINI KENDİSİ YAPMAK İSTİYOR'
 
Türk devletinin Rojava devrimini boğmayı amaçladığını daha önce El Nusra ve DAİŞ ile yapamadığını bugün tehditleri ile kendisinin gerçekleştirmeyi amaçladığını dile getiren Akın, "Rojava devrimi Türk devleti açısından onun sonuna işaret eden en temel gelişmelerden bir tanesidir. Biraz Türk burjuva medyasını takip ettiğimizde Türk devletinin ve onun ideologlarının sürekli olarak Rojava devrimi kâbusuyla yatıp kalktıklarını görüyoruz. Sürekli bütün tartışmalarının merkezinde 'Rojava devrimi nasıl boğarız' hesabını yapmaktalar. Dolayısıyla DAİŞ çetelerinin Rakka'dan tasfiyesiyle birlikte şimdi Türk devleti sahada kendilerinin ifadesiyle daha aktif bir siyeset ve pratik izleme yönüne doğru çubuğunu büktü" dedi.
 
Türk devletinin emperyalist güçler arası çelişkilerden yararlanmayı amaçladığını kaydeden Yalçın, "Bunun bir tarafında Rusya cephesi var. Bir tarafında ise NATO-ABD cephesi var. Tüm bu egemen emperyalist kuvvetler arasındaki çelişkilerde yakaladığı boşlukları hızla Rojava devrimine saldırı örgütleme fırsatına çevirme girişimlerinde bulundu ve bunu halen devam ettiriyor. Esasen Efrin sürecini biraz böyle okumak gerekiyor. Dolayısıyla bu, Rojava devrimi açısından Türk devletinin doğrudan saldırılarını örgütlediği bir sürecin açığa çıkması olarak da okunabilir" diye belirtti.
 
'SARAY REJİMİ GERÇEKLERİ MANİPÜLE EDİYOR'
 
Türk devletinin varoluşsal kriz yaşadığını ve bu krizin Erdoğan diktatörlüğünün tahtını sarstığını söyleyen Akın, "Türk devleti Türkiye coğrafyası içerisinde de ciddi bir kriz yaşıyor. Bunu bir tarafıyla ekonomik kriz, görüntüsü itibarıyla Brunson krizi olarak açığa çıkmıştı. Türkiye'de TC devleti kapitalizminin varoluşsal krizi dediğimiz aslında bir çöküş dönemi yaşıyor. Dolayısıyla bu çöküş dönemimin bir parçası olarak da Kürdistan'a, Kürt halkına bütünlüklü bir savaş ilan etmiş durumda. İdeolojik bir manipülasyon olduğunun altını çizmek gerekiyor çünkü Türk devleti başta Erdoğan ve onun ekibi olmak üzere sanki her şeyi kendi elleriyle yapıyorlarmış büyük bir kuvvetlermiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Özellikle Rojava devrimine yönelik saldırılarını bu perspektif içerisinde inşa etmeye, toplumu aslında bir biçimiyle güçlü devlet, büyük devlet imajıyla etrafında yeniden örgütlemeye çalışıyor. Türk devletinin esasen egemen emperyalist bloklar arasındaki çelişkiler olmasa burada atacağı hiçbir adım yok. Bütün bu adımlarını esasen bu çelişkiler üzerine kurmuş durumda" dedi.
 
Yalçın Akın, "Türkiye, Rusya İdlib'e bir saldırı başlatacak bunu engelleyen büyük Türk devletidir çerçevesinde bir yalanla inşa etmeye çalıştı. Hâlbuki gerçekler Türk devletinin öyle çokta bir siyasal stratejik oyuncu olduğunun gerçekliğini ortaya koymuyor. İdlib'de NATO ve Rusya arasındaki çelişki çerçevesinde Türk devletine düşen rol oradaki çeteleri kendi bünyesinde toplamak oldu. Türk devletine düşen ise rolünü oynamasıdır. Onun ötesinde İdlib'de bir misyonunun olmadığını söylemek mümkün. Rojava'da bütün çetelerle, Türk devletinin kaderi bugün ortaklaşmıştır. Türk devleti şunu biliyor. Rojava devrimini boğmak istiyorsa vurucu kuvvet olarak Efrin'de nasıl kullandıysa bundan sonrası içinde bu çetelere ihtiyacı olacaktır. Bu çeteleri geniş bir siyasal organizasyon olarak kabul etmek pek mümkün değil. Türk devletinin dönemsel olarak değişik güç odaklarının her an üzerinde oynayabileceği bir takım gruplar olarak algılamak gerekiyor" diye ifade etti.
 
Türk devleti İdlib'de devşirdiği çeteleri kendi bünyesinde tutarak Rojava devrimini boğmak için kullanmayı amaçlıyor. İdlib gündemi olduğu gibi ortada dururken Türk devleti Minbic'i gündemleştiriyor diyen Akın, "Rojava devriminin değişik alanlarına, Kürdistan'ın değişik bölgelerinde kullanmak üzere İdlib'te Türk devletinin çeteleri devşirdiği çok açık. Türk devletinin barış vb. söylemlerle ifade ettiği her şeyin yalan olduğu esasen bütün dünya halkları tarafından bilinmektedir. Biz EÖT olarak her ne kadar askeri bir kuvvet olarak Rojava'da var olsak bile Türk devletinin bu maskesini ezilen halklar bünyesinde düşürmek istiyoruz yani bunu daha da açığa çıkartmak istiyoruz dolayısıyla da özellikle Avrupa'da ki yoldaşlarımız çerçevesinde hızlı bir kampanya örgütleme girişimlerimiz var" dedi.
 
'TÜRK DEVLETİNİ HER ALANDA TEŞHİR EDİYORUZ'
 
Türk devletinin, AKP faşizminin, Erdoğan faşizminin içeride ve bölge de yapmış olduğu bütün bu saldırganlık girişimlerine karşı bizler burada mücadelemizi sürdürüyoruz diyen Akın, "Yoldaşlarımız, bugüne kadar enternasyonal tabur içerisinde var olan bugün başka ülkelerde ikamet eden yoldaşlarımız aktif bir şekilde Türk devletini Avrupa topraklarında teşhir etmeye devam ediyorlar. Çünkü biz şunu biliyoruz, Rojava devrimi bir özgürlük devrimidir, Rojava devrimi bir ezilen halkların devrimidir. Rojava devrimini sahiplenmek bir bütün olarak ezilen halkların özgürlük mücadelesini sahiplenmektir. Enternasyonal içeriği bu çerçevede ele alınabilir. Biz de bu noktada her alanda mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz" diye kaydetti.
 
Devrimlerin ezilen emekçi halkların kendilerini yeniden yarattığı mücadelelerini sürdürdükleri süreçler olduğunu kaydeden Akın son olarak enternasyonal mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı. Akın "Bu devrimlerin hangi coğrafyada olduğu çok önemli değil, esasen devrimlerin içerikleriyle ilişkileniyoruz. EÖT olarak bizler, Rojava devriminin öz savunmasında, inşa süreçlerinde bütün enternasyonal güçlerin, bütün devrimci güçlerin, sosyalist güçlerin Rojava devrimini gündemlerine almasını, Rojava devriminin geleceğinin aynı zamanda kendi ülkelerindeki mücadelenin geleceği ile bağlantısını kurmalarının en temel gereklilik olduğunu düşünüyoruz. Bunun içinde mücadele ediyoruz ve bütün ilişkilerimizi de bu çerçevede derinleştirmeye çalışıyoruz" dedi.