24 Eylül 2024 Salı

Afrikalı göçmen çocuklara eğitim, sağlık, yaşam hakkı verilmiyor

Göçmen/mültecilere artan nefret söylemleri, saldırıları en çok kadın ve çocukları etkiliyor. Kimlik verilmeyen çocuklar sağlık ve eğitim hakkından yararlanamıyor.  Ucuz iş gücü olarak çalıştırılan ebeveynler 12-13 saat boyunca çocuklarını kimseye güvenemedikleri için evde tek başına bırakmak zorunda kalıyor. Öte yandan Afrikalı çocuklar ten renginden dolayı da göçmenler arasında ayrımcılığa uğruyor.

AKP-MHP faşist iktidarının işgalci ve sömürge politikaları nedeniyle meydana gelen savaşlarda katledilmemek için Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan mülteci ve göçmenlere ırkçı ve ayrımcı politikalar gün geçtikçe artıyor. Bu politikalardan ise en çok kadın ve çocuk göçmen/mülteciler etkileniyor, çocuklar kimliksiz büyümek zorunda kalıyor.

Öte yandan ailelerin uğradığı nefret saldırıları çocukların da gelişimini olumsuz etkiliyor. Türkiye'deki göçmenlerin çoğunun çalışma izninin olmaması, çok sayıda göçmenin kaçak olmasından kaynaklı göçmenler buldukları ilk işlerde ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor, yerli işçilerle "işlerini ellerinden aldıkları" yalanıyla karşı karşıya getiriliyor.

EBEVENYLERİ İŞTEYKEN ÇOCUKLAR EVDE YALNIZ KALIYOR
ANF'de yer alan habere göre çalışma saatlerinin uzun olması ve çoğu zaman çalıştıkları yer ile ev arasındaki mesafeyi yürümek zorunda kalan aileler, çalıştıkları zaman zarfında çocuklarını evde yalnız bırakıyor. Bu annelerden biri olan A., maruz kaldıkları ayrımcılıkları ve bunlardan kaynaklı olarak çocuklarının yaşadığı sıkıntıları ANF'ye aktardı.

'POLİS ÇEVİRMESİNE UĞRAMAMAK İÇİN SAATLERCE YOL YÜRÜYORLAR'
Tarlabaşı'nda bir bodrum katında yaşadığını söyleyen A., yaşadıkları yerin rutubetli, karanlık bir yer olduğunu ve çok kötü koktuğunu söyleyerek şöyle devam etti: "Yaşadığım yer eski bir bina, rutubetli, kolon demirleri gözüküyor. Bina neredeyse başımıza çökecek gibi başka bir yer de bulamıyoruz. Kimse bize ev vermek istemiyor, bu evi de aslında ortalamanın çok üstünde bir kira ile tuttuk çünkü çocuklarımız vardı ve onların sokakta kalmasını istemiyorduk. Ev sahibi benim ve eşimin kaçak olduğunu bildiğinden istediği gibi zam yapabiliyor. İkimiz de aynı yerde çalışıyoruz. Çalıştığımız yer Okmeydanı'nda ve her gün Tarlabaşı'ndan Okmeydanı'na yürüyerek gidip gelmek zorundayız. Her yerde polisler kontrol yapıyor. Özellikle otobüsler, metrobüs duraklarında çok sıklaştırdılar."

'ÇOCUKLARIM KONUŞAMIYOR'
Biri 6 diğeri, 3 yaşında iki çocukları olduğunu söyleyen A., işe gidip gelirken kimseye güvenemediklerinden çocuklarını evde bıraktıklarını ve çocukların bütün gün evde tek başlarına kaldığını belirterek, bu durumun çocukların gelişimini çok kötü etkilediğini, iki çocuğunun da ne Türkçe ne de anadillerini konuşabildiklerini belirtti. Özellikle 3 yaşındaki çocuğun hiçbir şekilde konuşamadığını dile getiren A., "İki çocuğum da konuşamıyor. Büyük olanı, bizim gibi Afrikalı göçmenlerin çocukları için başka bir semtte kaçak olarak açılan kreşe götürdüm birkaç defa. Orada konuşmayı öğrenmeye başladı ancak küçük olan konuşamıyor. Sorunlar sadece onunla da bitmiyor; küçük olanın ne tuvalet eğitimi, ne yemek eğitimi var. Ben ve eşim sabahın beşinde evden çıkıp akşam 12'ye doğru eve geliyoruz. Yorgun olduğumuzdan kaynaklı çok ilgilenemiyoruz. Küçük oğlum kendi başına yemek yiyemiyor, tuvalete gidemiyor, konuşamıyor. Doktora da götüremiyoruz çünkü kaçak durumdayız ve götürdüğümüz zaman bizi yakalayıp geri gönderme merkezlerine götürebilirler" dedi.

'ÇOCUKLARIM EĞİTİMSİZ, GELECEKSİZ YAŞAMAYA MAHKUM EDİLİYOR'
Çocuklarını okula yazdıramadıklarını dile getiren A., çocukların sağlık, eğitim, oyun haklarının tamamen elinden alındığını ve kendileri ile birlikte geleceksiz bir hale geldiklerini kaydetti.

'DOĞUM İÇİN HASTANELER KABUL ETMİYOR, ÖZEL HASTANELER ÜÇ KATI PARA İSTİYOR'
Göçmenlere yönelik baskıların giderek arttığı bugünlerde, 20 yılı aşkın süredir Türkiye'de olan ve burada kendisine bir yaşam kuran E. de kendi çocuklarının yaşadığı zorlukları anlattı. Kendisinin 2016 yılında Türkiye'ye geldiğini söyleyen E., eşinin ise 2000 yılından beri Türkiye'de olduğunu belirtti. Çocuklar ile ilgili sıkıntıların doğum sırasında başladığını sözlerine ekleyen E., devlet hastanelerinin göçmenleri kabul etmediğini, doğum için kendilerini özel hastanelere yönlendirdiklerini, özel hastanelerin ise normal bir ücretlendirmeden farklı olarak, normalinin iki ya da üç katı ücret aldıklarını sözlerine ekledi.

'ÇOCUKLARIMIZI NÜFUSA KAYIT ETTİREMİYORUZ'
Çocukların kimliksiz doğduğunu söyleyen E., "Eskiden anne pasaportunu gösterdiğinde çocuğu nüfusa kaydedebiliyorduk ancak yeni bir uygulama ile anne ve babanın hem oturum izninin hem de pasaportunun olması gerekiyor. Eğer bunların herhangi biri yoksa ya da anne veya babada bunlar yoksa hiçbir şekilde çocuğu nüfusa kaydedemiyorsunuz. Bunların yanında çocuğa hastane doğum sertifikası da vermiyor. Doğum sertifikası alamadığınız için de çocuğa pasaport alamıyorsunuz, pasaport alamayınca da kimlik alamıyorsunuz. Kimliksiz olduğu içinde çocuk hem eğitim hem de sağlık hakkından yoksun bırakılıyor" diye konuştu.

'AFRİKALI ÇOCUKLARLA OKULDA DALGA GEÇİLİYOR'
Okulun özellikle Afrikalı çocuklar için çok zor olduğunu söyleyen E., bu yıl kendi kimliği olduğu için büyük kızını okula yazdırdığını ancak tedirgin olduğunu da belirtti. E., çevredeki Afrikalı göçmenlerden duyduklarına göre okullarda da çocukların ayrımcı politikalara, akran zorbalığına maruz kaldığını, diğer çocukların Afrikalı çocukların ten rengi ile, konuşmaları ile dalga geçtiklerini, oyunlara almadıklarını hatta dövdüklerini belirtti.

'AFRİKALI ÇOCUKLAR TEN RENGİNDEN DOLAYI ZORBALIK GÖRÜYOR'
Sokakta diğer göçmen çocukların ten renginden dolayı Afrikalı çocuklara zorbalık yapabildiğini belirten E., Türkiye'de bir hayat kurmaya ve yaşamaya çalıştıklarını söyledi. E., "23 senedir buradayız. Diğer aileler de kalmak istiyor ama son zamanlarda artan operasyonlar ve çocuklarımızın kimliksiz olması bizi endişeye sürüklüyor. Her gün bu sıkıntıları yaşamak zorundayız. Bunlar bizi sorgulatıyor. Bazılarımız, çocukları Afrika'ya geri göndermeyi, orada okula gitmesini de düşünüyor. Çocukların kimliksiz olması, okula gidememesi bizi çok zorluyor."

'KURUMLAR GÖÇMEN ÇOCUKLARLA İLGİLENMEYİ REDDETTİ'
Son dönemde Afrikalı göçmenlerle ilgili çalışmalar yapan Mayıs'ta Yaşam Kooperatifi çalışanı Tunahan Dursun, çocukların durumuna ilişkin TTB dahil birçok kurum ile konuştuklarını ancak bir sonuç alamadıklarını belirtti. Dursun, doktorlardan gönüllü gelip yardım etmelerini istediklerini ancak kurumların ve birebir konuştukları doktorların, pedagogların gelip tedavi etmeye yanaşmadıklarını belirtti.

'GÖÇMENLERE YAŞAM HAKKI VERİLMİYOR'
Dursun, çocukların bir geleceklerinin, kimliklerinin olmadığını, ülkelerinde süren ekonomik ve siyasi krizlerden dolayı oraya da gitmek istemediklerini belirterek, aileleri ile birlikte çocukların da artık kimliksiz, vatansız bir şekilde yaşamaya zorlandıklarını söyledi. Dursun, ileride bu çocukların tamamen mülteci olarak yaşayacaklarını ve nereye giderlerse gitsinler bir hayat kuramayacaklarını, hem Türkiye'nin hem de diğer ülkelerin göçmenlere yaşam hakkı vermediğini dile getirdi.