20 Eylül 2024 Cuma

3. havalimanı direnişi davası: Bir işçi dışında tüm işçiler tahliye edildi

3. havalimanı inşaatı alanındaki direnişe katıldıkları için haklarında dava açılan işçilerden biri dışında diğerleri tahliye edildi. İşçiler bugünkü duruşmada katıldıkları eylemi savundu.
İstanbul 3. Havalimanı inşaat alanındaki insanlık dışı çalışma koşullarına isyan ettikleri için haklarında dava açılan 31'i tutuklu  61 işçinin yargılandığı davanın ilk duruşması Gaziosmanpaşa Adliyesi 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
 
Duruşmada Dev Yapı-İş Genel başkanı Özgür Karabulut, İnşaat İşçileri Sendikası yöneticileri Yunus Özgür, Özkan Özkanlı, Uğur Karadaş, Anıl Deniz Gider’in içinde bulunduğu işçiler hazır bulundu.
 
14. Asliye Ceza Mahkemesi'nin salonu izleyici ve gazeteciler için yetersiz olduğu için  duruşma adliye yemekhanesinde başladı.  
 
HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu ile Oya Ersoy,  TİP Genel Başkanı Erkan Baş, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Ali Şeker'in yanısıra tutuklu işçi yakınlarından birer kişi duruşmaya alındı.
 
Duruşmayı takip etmek üzere hazır bekleyen gazetecilere de sınırlama getirildi, beş gazetecinin salona alınacağı söylendi.
 
Gazeteciler bu duruma itiraz edince, sadece "basın kartı" olan gazetecilerin alınmasına karar verildi.
 
Duruşma,  tutuklu işçilerin kimlik tespitleri ile başladı. 
 
Kimlik tespitinin ardından söz alan avukatlar, iddianamenin usulsuz ve hukuksuz olduğunu belirterek, mahkeme heyeti tarafından reddedilmesini istedi.
 
İDDİANAME KABUL EDİLDİ
 
Mahkeme başkanı, iddianamenin değerlendirilerek, kabul edildiğini söyledi. 
 
Avukat Kazım Bayraktar konuştuğu sırada, mahkeme başkanı sık sık müdahalede bulundu. 
Bayraktar,  "İddianamede yer alan suçlama sadece güvenlik görevlilerine taş atılması ve benzeri şeyler. Ancak iddianamede yer alandan öncesi var. Neden eylemler oldu" diye konuştu. Mahkeme Başkanı, "Esasa giriyorsunuz. Esasa girmeden beraat taleplerinizi alalım" dedi. Bayraktar, savunma yaptığı sırada, askerler ile milletvekilleri arasında da tartışma çıktı.
 
Bayraktar konuşmasını şöyle sürdürdü:  "Her şey işçilerin yönetime verdiği taleplerden sonra başladı. İddianamede buradan sonra başlıyor. Burada işçilerin hakları görüşülür. Dünyanın duyduğu, iddianamede yer alan el yazısıyla yazılan talepler varya. O taleplerin birinde ücretlerinin arttırılması istenmiyor. Orada işçilerin koşulları var ve o koşulların düzeltilmesi isteniyor. Bu iddianame patron devlet ittifakının ifadesidir. Patronla onun ofisinde yapılan görüşmeye bile yanında devlet gücüyle geliyor. O görüşmelerde işçilerin talepleri de iddianamede yer almıyor. İşçilerin iş cinayetlerine ve ödenmeyen ücretlere ve diğer kötü koşullara karşı iş görmeme hakkı vardır. İddianame bu hakkın kullanılmasını suç olarak tanımlıyor." 
 
Bayraktar'ın ardından Avukat Songül Beydilli söz aldı. Beydilli, "Bu iddianame hukuki belge değildir, çünkü olayı ters yüz etmiştir. Hak kulanımı suç teşkil etmez, iddianeme hak kullanımını suç haline getirmiştir. Barışçıl silahsız gösteri yapma hakkı vardır. Toplu eylem hakkı yasaldır" dedi.
 
İŞÇİLER SAVUNMA YAPIYOR
 
İşçilerden Teyip Kırğın savunma yaptı. Kırğın,  çalışmak için Siverek'ten İstanbul'a getirildiğini söyledi, "Siverek'ten bizi 2500 lira diyerek getirdiler 1800 lira verdiler. İşten ayrılmak istedim fakat 'Ekim sonuna kadar çalışmak zorundasın' dediler. Yanımda arkadaşımı elektrik çarptı hakkında tutanak bile tutulmadı" dedi. Ağır çalışma koşullarını anlatan Kırğın, "Bu çalışma koşullarının düzeltilmesi için hak bilinciyle eyleme katıldım" diye konuştu. Kırğın, fazla çalıştırıldığını, iş kazası geçirdiğini, bunun da çalıştığı yerin aydınlık olmamasıyla ilgili olduğunu anlatırken hakim "Bunlar için iş mahkemesine başvur, burada suçlamaları ilgili konuş" diyerek sözünü kesti.  Kırğın da "Bütün bunlara eyleme neden katıldığımı anlatmak için örnek gösteriyorum" dedi.
 
İşçilerden Ramazan Gözel de eyleme katıldığını belirtti, "Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. Gözel şunları söyledi: "Katılma nedenim ise kuzenimin yaşadığı iş kazasına öfke duymam. Raporlu olduğum için ücretimi kestiler. Bunlara tepki duyduğum için katıldım" diye konuştu.
 
İşçilerden İlker Kurt, "Aylarca maaş alamıyorduk, tahtakuruları arasında uyuyorduk" diye çalışma koşullarını anlattı. İGA yetkilileri tarafından tehdit edildiğini belirten Kurt, "Jandarma geldi ve gaz bombası plastik mermi kullandı, jandarmaya karşı herhangi bir attığımız taş ya da başka bir şeye ilişkin görüntü varsa görmek istiyorum" dedi.
 
Murat Altıntaş da çalışma koşullarını anlattı, suçlamaları kabul etmedi. Altıntaş, "Taşeron firmalar yetkilerini kötü kullandılar. Mesela 2 ay geçmeden işten çıkamıyordunuz, kendileri çıkış vermezse havalimanında başka bir yerde iş bulamıyorsunuz" dedi. "
 
Volkan Hacı Oflaz da çalışma koşulları nedeniyle sağlığının bozulduğunu anlattı.
 
Diyar Bozkurt, tahkuruları nedeniyle hastaneye gitmek zorunda kaldığını anlattı, "Tahtakurularıyla ilgili sözlerime güvenmiyorsanız vücudumdaki izlere bakabilirsiniz" dedi.  Bozkurt, eylem yapmakta haklı olduklarını belirtti.
 
İnşaat-İş Sendikası yönetim kurulu üyesi Özkan Özkanlı, inşaat alanında yaşanan iş cinayetlerini hatırlattı, "Bu eylemin en büyük nedeni öfke birikimidir" dedi.
 
Dev-Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçileri anarak savunmasına başladı. "Bu önlemler alınmış olsaydı işçi arkadaşlarımız ölmezdi" diyen Karabulut, "Arkadaşlarımızın iş bırakma eylemi kararı son derece meşru ve yasal bir haktır" diye konuştu.
 
Duruşmanın sonunda tutuklu 31 işçiden 30'unu tahliye etti.
 
Bingöl'de tutuklu olan Serhat Bilici'nin ifadesi alınamadığı için tutukluluğunun devamına karar verildi.