24 Eylül 2024 Salı

'100'üncü yılında Lozan Antlaşması'nı şiddetle kınıyoruz'

Diyarbakır'da Lozan Antlaşması'nın 100'üncü yılına dair yapılan açıklamada konuşan Saliha Aydeniz, "Gelinen aşamada Kürt halkı için ulusal özgürlüğün biricik anahtarı geniş kapsamlı bir ulusal birlik, diyalog ve dayanışmadır" dedi.

Azadî Hareketi, Azadî Partisi, Devrimci Doğu Kültür Derneği (DDKD), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Kürdistan Demokrat Partisi Türkiye (PDKT), Kürdistan Komünist Partisi (KKP), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Yeşil Sol Parti, Birleşik Kürt Kadın Platformu, Şeyh Said Derneği Lozan Antlaşmasının yüzüncü yılına ilişkin Diyarbakır'da basın toplantısı düzenledi.

Kurumlar adına hazırlanan metnin Kürtçesi PSK Genel Başkanı Bayram Bozyel, Türkçesi ise DBP Eş Genel Başkanı Salihe Aydeniz tarafından okundu.  

Emperyalist devletler ve sömürgecilerin Kürdistan'ı halkın iradesini hiçe sayarak parçalamaları üzerinden yüz yıl geçtiğini söyleyen Aydeniz, "24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması, halkımız için karanlığın, sonu gelmeyen baskı, soykırım ve zulümlerin adıdır. Öncelikle halkımızın temsil edilmediği ve iradesinin yok sayıldığı Lozan Antlaşması'nı ve bu antlaşmayı imzalayıp uygulayanları şiddetle kınıyoruz" dedi.

Anlaşmayı kabul etmediklerini söyleyen Aydeniz, Lozan Antlaşmasının aşılması için mücadelelerinin süreceğini ifade etti. "Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde din kardeşliği adına Kürtlerin desteğini isteyen, kurulacak devletin Türklerin ve Kürtlerin ortak devleti olacağını söyleyen, Lozan'da Türkleri ve Kürtleri temsil ettiğini ifade eden Kemalistler Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından hemen sonra bütün sözlerini unuttular" diyen Aydeniz, antlaşmadan üç ay sonra cumhuriyetin ilanıyla Kürt halkına karşı ret ve inkarın resmileştiğini vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin tekçi ve ırkçı bir temelde kurulduğunu dile getiren Aydeniz, "1924 yılında yapılan anayasa Kürt halkının varlığını, dilini ve kültürünü inkar eden, Türkiye'de yaşayan herkesi Türk sayan bir vatandaşlık kavramı getirdi. 1925 yılında ilan edilen Şark Islahat Planı ise Kürdistan'da yüzyıl devam edecek askeri rejimlerin, Umumi Müfettişliklerin, OHAL sisteminin temelini oluşturdu. Kürt dilini resmen yasakladı, Kürdistan'ı Kürtsüzleştirme hedefini önüne koydu, bu amacını gerçekleştirmek için toplu kıyımlar planladı" dedi.

Kemalist rejimin 1921 Koçgiri, 1925 Şeyh Said, 1928-30 Ağrı, Zilan, 1938 Dersim ulusal özgürlük başkaldırı ile direnişlerini katliamlar dahil her türlü yol yöntem kullanarak bastırdığını ifade eden Aydeniz, bu tek tipleştirme siyasetinin yüz yıl boyunca farklı biçimler ve araçlarla sürdürüldüğünü kaydetti.

Bugün de Kürdistan bölgesi ve Rojava'da Kürt halkının kazanımlarına karşı saldırıların devam ettiğine dikkat çeken Aydeniz, "Kuzey Kürdistan'da halkımızın iradesi gasp edilerek yerel yönetimlere kayyımlar atanıyor, Kürdistan partileri kapatılma tehdidiyle kıskaca alınıyor, siyasi kadrolara karşı kesintisiz operasyonlar sürdürülüyor, her türlü hukuku hiçe sayan katı bir tecrit politikası uygulanıyor. Buna karşın halkımızın ulusal özgürlük mücadelesi de kesintisiz devam etti, bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecek" ifadelerini kullandı.

Bütün saldırı ve katliamlara rağmen halkın dört parçada ulusal özgürlük mücadelesini sürdürdüğünü dile getiren Aydeniz, şöyle devam etti: "Gelinen aşamada Kürt halkı için ulusal özgürlüğün biricik anahtarı geniş kapsamlı bir ulusal birlik, diyalog ve dayanışmadır. Unutmayalım ki Kürt halkı, yüz yıl önce esas olarak ulusal ittifak kuramadığı için Lozan sürecinde kaybetti. Yaşadığımız 21. yüzyılı; ulusal ittifakı kuran, dost halkasını genişletip düşman halkasını daraltan politikalarla kazanabiliriz. Bu politikalarla Kürt siyaseti, ulusal özgürlüğün önündeki engelleri aşıp fırsatları kullanabilir ve Lozan Antlaşmasını hükümsüz kılabilir."

Lozan Antlaşmasını imzalayan devletleri Kürt halkından özür dilemeye ve Lozan'ı aşma mücadelesine destek olmaya çağıran Aydeniz, "BM ve Avrupa Konseyi'ni, AB'yi ve diğer uluslararası kurumları halkımızın Kendi Kaderini Tayin Etme ve Lozan cenderesini aşma mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz. Kürt halkı önümüzdeki yüzyılı başta, Türk, Fars, Arap halkları olmak üzere bölge halklarıyla her alanda eşitlik hukuku temelinde birlikte yaşamak istiyor. Ret ve inkar sürdürülerek değil; ülkesiyle, ulusal kimliğiyle tanınarak ve eşit siyasi, coğrafik statüye dayalı zeminde birlikte yaşam koşullarının yaratılması için mücadele veriyor" dedi.

Aydeniz, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye devletine de çağrımız şudur; yüz yıldır tekrarlanan, 'Cumhuriyeti birlikte kurduk, Kürtler ve Türkler Cumhuriyetin iki kurucu unsurudur, bin yıllık kardeşiz' vb. söylemlerin yerine kardeşlik hukukunun gereği yapılsın. Savaş ve inkar siyaseti yerine Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümü için adımlar atılsın. Yapılacak yeni bir anayasa ile Kürt halkının varlığı ve ulus olmaktan kaynaklanan hakları resmen tanınsın. Kürt halkının kendi ülkesi Kürdistan'da özgür ve onurlu bir şekilde yaşama hakkı vardır ve bu bölge barışı ve istikrarının da koşuludur."