23 Eylül 2024 Pazartesi

Yücel Yıldırım yazdı | Karabağ/Artsakh halkı neyin kurbanı

İlhak, savaş ve katliamdan Azerbaycan halklarına yarar gelmez. Sadece, Aliyev faşizan diktatörlüğü daha uzun vadeli sürer. Bu diktatörlüğün yasak ve baskılarıyla işçiler ve emekçiler özgürlükten yoksun kalacakları gibi, ağır talana da maruz kalacaklar. Bu talana Aliyev etrafındaki oligarşinin yanı sıra Erdoğan kliği de pençesiyle ortak olacak. Yeniden işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadele birliğini geliştirerek, Erdoğan ve Aliyev'in de emperyalist güç odaklarının da savaş, ilhak ve diktatörlüklerine karşı, Türkiye ve bölgede demokratik ve sosyalist güçlerin barikatını örmek, güncel görevdir.

19 Eylül üçüncü Karabağ savaşı kısa sürdü. Daha doğrusu, Azerbaycan'ın başlattığı 2. ve 3. Artsakh/Karabağ savaşları kısa sürdü.

Bu kez Artsakh halkının yardımına ne Paşinyan yönetimi ne de Rusya "koştu"!

Yalnız kalan Artsakh özyönetiminin güçleri, Rus barış gücü vasıtasıyla, Aliyev diktatörünün temsilcileriyle görüşerek "silahsızlanma"yı kabul ettiler. Silahlarını Karabağ/Artsakh'taki Rus barış gücüne teslim ettiler. Tabii ki sonuç burada kalmayacak.

Muhtemelen, Azerbaycan, teslim edilmelerini istediği askeri yöneticileri hapse atacak. 130-150 bin arasında nüfusa sahip Karabağ/Artsakh Ermeni halkının büyük çoğunluğu soykırım korkusuyla yurdunu terk etmek zorunda kalacak.

Azerbaycan diktatörü, "Artsakh/Karabağ halkı kalsın, haklarını vereceğiz" lafını ederken, "dilini, eğitimini koruyacak, belediyesi de olacak" dediğine göre daha baştan özerk yönetim hakkını gasp edeceğini deklere ediyor. Zaten 90'ların başında özerkliği kağıt üzerinde kalsa da Azerbaycan'ın o dönem yöneticileri feshetmişti. Dil ve belediye meselesi de -eğer Ermeni halkı kalırsa tabii- Ermeni halkı kendi diktatörlüğüne biat ederse ne ala, değilse yasak ve "kayyum" atamayla baskı aracı olarak kullanacak.

Aliyev, saldırısına, Netanyahu ve diğer siyonistler gibi "teröre karşı operasyon" adını verdi. Anlaşılan emperyalist ve yerel burjuvazi bu nitelemeyle halka karşı savaşını meşrulaştırma kavramında birleşiyor.

2020 SAVAŞINI HAZIRLAYAN FAKTÖRLER
19 Eylül'deki trajik yenilgiyi esasen önceki süreç ve 2020'deki savaş hazırladı. Aliyev, Türkiye'nin eğitim ve silah, İsrail'in silah yardımlarıyla ama aynı zamanda petrodolarlarla silahlanmayı tırmandırabilmesiyle güçlendiği koşullarda 2020 savaşını başlattıktan 44 gün sonra zaferle sona erdirdi. 4 bin zayiat verdirerek savaşı kazandı. Rusya arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşmasıyla savaş ganimetinin meşruluğunu muhatabı Paşinyan'a dayattı.  90'lardaki savaşta Azerbaycan'ın kaybettiği 7 ilçeyi geri aldı. Ermenistan-Karabağ arası Laçin koridoru karşılığında Zengazur'da Nahçıvan-Azerbaycan arasında koridor üzerine anlaşma yaptı. Anlaşmaya aykırı olarak yeni Laçin koridor yoluna Azeri askerlerin kontrol noktasını koydu. Ermenistan da bu duruma karşı Zengazur koridorunu açmadı.

Görüşmeleri Putin'den AB liderleri devralmıştı ve inisiyatifi ele geçirmişlerdi. Ama onlar da iki ülke burjuvazisini uzlaştıramadılar.

2020 savaşını hazırlayan faktörlerin başında Azerbaycan yönetiminin petrol ve gaza dayanan zenginleşmesinin üzerinde yükselen hızlı ve aşırı silahlanması geliyor. Türkiye ve İsrail tarafından sağlanan silah ve eğitimle geliştirilen Azerbaycan ordusunu Aliyev diktatörlüğü, 90'lı yıllardaki yenilgisinin rövanşını almak için kullandı. Şoven rekabette ve savaşta sağlayacağı üstünlükle Aliyev, Azerbaycan halkları arasında gerilemiş siyasi etkisini de yükseltecekti.

ABD-AB bloku ile Rusya-Çin emperyalist odaklarının Kafkasya'ya da yansıyan rekabetinde önem kazanan müttefik kazanma rekabetinden de yararlandı.

ABD-AB yanlısı Paşinyan'ın iktidarına ders vermek isteyen Rusya, Aliyev'in saldırısına zımnen göz yumdu. Yenilgisinden sonra devreye girdi. ABD-AB emperyalist yöneticileri hidrokarbon rezervlerine sahip Azerbaycan burjuvazisini daha yağlı müttefik gördükleri ve İran mollalarına karşı müttefik yapabilecekleri için demeç dışında müdahalede bulunmadılar.

Bu faktörleri kullanan Aliyev, Erdoğan faşizminin askeri ve siyasi desteğinde, hatta savaş komutanları ve Suriye'deki İslamcı çetelerle destek alarak savaşı kısa sürede kazanabildi. Paşinyan, çürümüş eski milliyetçi liderlerin yenilgiyi kullanmasına rağmen yeniden seçimle kitle desteğini tazelese de Azerbaycan karşısında aldığı yenilgiyle, bırakalım telafi edecek güç bulmayı, yeni olası yenilgileri önleyemedi.

Bir diğer faktör de çürümüş eski milliyetçi liderlerin de Paşiyan'ın da avantajdayken anlaşmaya gitmeyen milliyetçi körlüğü oldu. Rusya'nın Ukrayna savaşıyla meşguliyeti Aliyev'in yeni tehdit ve saldırıları için daha elverişli koşul yaratırken, arabulucu olarak AB'nin devreye girmesi ve Paşinyan'ın ABD'yle sembolik askeri tatbikatı Aliyev'in tehdit ve saldırısını önleyemedi. Çünkü ABD-AB için Azerbaycan zenginliği daha önemliydi.

Ayrıca Aliyev, 2020 savaşıyla geri aldığı ilçelerden, Karabağ'a Laçin koridorunda kontrolle ve Azerbeycan'dan, Aliyev diktatörlüğü çok katı ambargo uyguladı. Aç, elektriksiz, ilaçsız, yakıtsız bırakmakla Artsakh halkını zaten moral bozukluğu içine düşürmüştü.

Paşinyan, 19 Eylül saldırısından önce çaresizce havlu atmıştı. Karabağ/Artsakh'ın Azerbaycan'a ait olduğunu vurguladı, Aliyev'in arkasındaki Erdoğan'dan medet umdu. Fakat kaçınılmaz saldırıyı teslimiyet de önleyemedi. Aliyev, mayın patlamasını bahane ederek, İsrailvari "terörü önleme harekatı"yla 19 Eylül saldırısını başlattı. Paşinyan, Artsakh yöneticilerini yalnız bıraktı. Rusya ve ABD de seyretti, Aliyev Rusya'nın arabuluculuğuyla teslim anlaşmasını Artsakh yöneticilerine onaylattı.Artsakh/Karabağ Ermeni halkı soykırım korkusuyla yüzyıllardır yaşadığı toprakları tehcire zorlandı. Yani Türk ve Azeri ırkçılarının iddia ettiği gibi "30 sene önce Ermenilerin işgal ettikleri topraklar" değil buralar.

AZERBAYCAN HALKLARINA DİKTATÖRLÜK DÜŞER
İlhak, savaş ve katliamdan Azerbaycan halklarına yarar gelmez. Sadece, Aliyev faşizan diktatörlüğü daha uzun vadeli sürer. Bu diktatörlüğün yasak ve baskılarıyla işçiler ve emekçiler özgürlükten yoksun kalacakları gibi, ağır talana da maruz kalacaklar. Bu talana, Aliyev etrafındaki oligarşinin yanı sıra Erdoğan kliği de pençesiyle ortak olacak.

Aliyev ve Erdoğan, emperyalist güçlerin savaşa götürecek rekabetinde muhtemelen yeni savaşların başlatıcısı olacaklar, Azerbaycan halklarını bu uğursuz amaçları için kullanacaklar. Diktatörlüğün yanı sıra Azerbaycan halklarına "mayın eşeği" olmak da düşecek. Bu belki İran'a karşı Batı emperyalizminin askeri olmakla veya belki Ermenistan'a karşı özgün gerici çıkarların askeri olmakla düşecek.

Artsakh/Karabağ Ermeni halkını kurban etmeyi reva görenler, Azerbaycan halklarına da diktatörlüğü ve asker olmayı reva görecek, bunu şoven iksirle baştan çıkararak yapacaklar.

SOSYALİZM ULUSLARIN ÖZGÜR BİRLİĞİNİ GETİRİR
Emperyalist ve burjuva çözüm, savaş, ilhak getirmekle de kalmadı. Halkların birbirlerine düşmanlığını, katliamcılığını da üretti. Eski düşmanlıkları yeniden ayağa dikti ve yeni düşmanlıkları ekledi.

Bu durum, bölge halkları üzerinde de düşmanlığı, şoven gericiliği, dini düşmanlıkları geliştirici rol oynuyor.

90'lı yıllarda Ermenistan-Azerbaycan milliyetçi savaşı yaşanırken, burjuvazinin liberal kalemleri, Sovyet dönemimin yarattığı barışı "Stalin sopasının korkusu"na bağlamış, bu demagojik propagandayı boca etmişlerdi. Oysa Sovyet devrimi öncesi Çarlık da Osmanlı da ezilen uluslara hak yoksunluğu ve halklar hapishaneciliği dışında bir şey yaşatmamışlardı. Dini ve milliyetçi boğazlaşmaları kışkırtmış ve kullanmışlardı.

Sovyet devrimi ezilen uluslara özgürce birliği ve onun siyasi rejim biçimi olarak ayrılma hakkının korunduğu federal cumhuriyetler birliğini ve özerk cumhuriyetleri armağan etmişti. Proleter çözüm pogrom ve katliamlara son vermiş, halkların kardeşliğini getirmişti. Liberallerin "Stalin sopası" yalanı halklara da sosyalizme de hakaretti. Çünkü hiçbir halk sopaya boyun eğmez, sosyalizm de uluslara sopa göstermez.

Artsakh halkının özerkliğe de barış içinde yaşamaya da hakkı vardır. Ulusal topluluklar kendi kaderlerini kendileri tayin etme hakkına sahip olmalıdırlar. Soldan bile bu hakkı reddedenlerin çıktığı gericilik dönemi yaşadık. Yeniden milliyetçi ve dinsel gericiliğin gelişmesiyle devam ediyor.
Daha doğrusu, bu gerici gelişmeyle işçi sınıfı ve ezilenlerin hakları için ayağa kalkan mücadeleleri çatışma içinde.

Yeniden işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadele birliğini geliştirerek, Erdoğan ve Aliyev'in de emperyalist güç odaklarının da savaş, ilhak ve diktatörlüklerine karşı, Türkiye ve bölgede demokratik ve sosyalist güçlerin barikatını örmek, güncel görevdir.