30 Eylül 2024 Pazartesi

Yoksul halkın yaşamı tehdit altında

Son zamlarla temel besin maddelerine erişim gün geçtikçe zorlaşırken, milyonlarca yoksul et ve süt ürünleri alışveriş listelerinden çıkarmak zorunda kaldı. Bu da yetersiz beslenme ve hastalıklara açık hale gelme sonucunu doğuruyor.

Açlık sınırının 6 bin lirayı, yoksulluk sınırının 20 bin lirayı aştığı Türkiye'de, protein içeren ürünlere art arda gelen zamlar insanların sağlıksız ve dengesiz beslenmesine, ucuz ürünlere yönelmesine veya öğün atlamalarına neden oluyor. Temel gıdaların başında yer alan et, yumurta, süt ve süt ürünlerine gelen zamlar özellikle çocuklu aileleri doğrudan etkiledi. Son zamlarla birlikte yumurtanın tanesi 2 liraya çıkarken, sütün litresi 20 liraya yaklaştı, etin kilosu 150-200 lira arasında değişiyor.

Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, temel besin maddelerindeki fahiş artışların bir halk sağlığı sorununa dönüştüğüne dikkat çekti. Türkiye'de giderek artan gıda enflasyonuyla birlikte kronik ve gizli açlık yaşandığını söyleyen Dağ, insanların yeterli gıdaya ulaşamıyor olmasının 'yaşam hakkı'nı tehdit ettiğini vurguladı.

'DENGELİ BESLENMEK MÜMKÜN DEĞİL'
Ayhan Dağ'a göre resmi verilerle örtüşmeyen açlık ve yoksulluk sınırı düşünüldüğünde, insanlar gıdadaki fahiş fiyat artışlarını karşılayabilecek düzeyde gelire sahip değil. Bitkisel ve hayvansal proteine ulaşmanın gün geçtikçe zorlaştığını söyleyen Dağ, bu fiyatlarla insanların yeterli ve dengeli beslenemediğini, özellikle çocuklar ve yaşlılar için durumun giderek kötüleştiğini söyledi.

Dağ, "Etin kilosu 200 lira, peynir 150 lira, sebze fiyatları 20 lira, meyve 20-40 lira bandında. Dengeli beslenmenin bu fiyatlarla ve gelir düzeyiyle karşılanabilmesi mümkün değil" dedi.

'KRONİK AÇLIK'
Pazar esnafının geride bıraktığı artık ürünleri ayrıştırmaya çalışan insanların, askıdan ekmek temin edenlerin ve belediye ekmek büfelerinin önündeki kuyrukların 'kronik açlığa' işaret ettiğini söyleyen Dağ, bu durumun insanların sağlığını tehdit ettiğinin altını çizdi.

Yetersiz ve sağlıksız beslenmenin insanların bünyesinin zayıflamasına, enfeksiyonlara ve diğer hastalıklara açık hale gelmesine neden olduğunu söyleyen Dağ, "Hiç şüphesiz özellikle çocuklarda yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı büyüme ve gelişme geriliği yaşanıyor. Çocukların günde iki porsiyon süt ve süt ürünlerinden tüketmesi gerekir. Bu yaşlı grubu için de geçerlidir" değerlendirmesinde bulundu.

'YETERSİZ BESLENME GİZLİ AÇLIK DEMEK'
Gıda güvencesinin en temel insan hakkı olduğunu söyleyen Dağ, insanların sağlıksız ve ucuz ürünlere yönelmek zorunda kaldığını, önceden en azından temel besin ürünlerine ulaşılabildiğini fakat ekonomik kriz nedeniyle protein içeriği yeterli olmayan tahıl ürünleriyle karınlarını doyurmaya çalıştıklarını, et ve süt ürünlerinin artık alışveriş listelerinde yer almadığını söyledi ve ekledi: "Yetersiz beslenme dediğimizde aslında 'gizli' açlıktan bahsediyoruz. İnsanlar gıdaya erişemiyor. Eskiden kuru fasulyeye 'fakir yemeği' denilirdi, şimdi fasulyenin kilosu 30 lira. Bu ülkede insanların ete ulaşımı her zaman zor oldu. Toplumun yeterli ve dengeli beslenmesi, sağlığının korunması, yaşam kalitesinin artırılması, yaşanılan bu krizde çok önemli... Yeterli gıdaya ulaşamıyor olmak yaşam hakkını tehdit ediyor."