'Yeni yılda da katledilen kadınların isyanıyla sokaklarda olacağız'
Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, 2020 yılında kadınların şiddete karşı mücadeleyi büyüterek, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek isteyen iktidara geri adım attırdığını belirtti, yeni yılda da sokaklarda olacaklarını vurguladı.
AKP iktidarının kadın düşmanı politikaları nedeniyle, kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları sürüyor. Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi büyütmek ve katliamlara dikkat çekmek için her ay olduğu gibi bu ay da Süreyya Operası önünde açıklama yaptı.
Eyleme Sosyalist Kadın Meclisleri Sözcüsü Deniz Aktaş da katıldı. Kadınlar, "Katledilen kadınlar isyanımızdır", "Erkek adalet değil gerçek adalet" sloganlarını attı.
Açıklama yapan Sinem Tuğcu, bitmek üzere olan 2020 yılının erkek-devlet şiddetine karşı mücadele yılı olduğunu vurguladı.
Pandemi süreci boyunca kadınların evlerde şiddetle ve katledilme tehdidiyle mücadele etmek zorunda kaldıklarını ifade eden Tuğcu, iktidarın ise bunu önlemek yerine İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeyi tartıştığını belirtti.
'ERKEK-DEVLET KADINA KARŞI MÜCADELE EDİYOR'
Tuğcu, "Kadına karşı şiddete 'ayıptır' demekle yetinen Soylu 234 kadının katledildiğini açıkladı ve şiddet olmasın diye çırpındıklarını ifade etti. Aynı Soylu, İper Er'i alıkoyup tecavüz ederek yaşamının sona ermesine sebep olan tecavüzcü-katil Musa Orhan'ı kanatları altına almıştır. Dolayısıyla erkek-devlet gerçekten kadına karşı mücadele etmek için çırpındığını ispat etmiştir" dedi.
'ERKEKLERİN BU CESARETİ NEREDEN ALDIKLARINI BİLİYORUZ'
Batman, Gercüş'te 15 yaşındaki çocuğa yönelik cinsel istismar olayını hatırlayan Tuğcu, olayın faili olan 27 kişi arasında uzman çavuş, polis, korucuların da olduğunu söyledi.
İpek Er'e tecavüz eden Musa Orhan'ın da korunduğunu hatırlatan Tuğcu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Erkeklerin nereden cesaret aldıklarını sadece bunlar bile özetliyor aslında. Pınar Gültekin'i katleden Cemal Avcı, 'yakalanacağımı düşünmezdim' derken; Aleyna Çakır'ın katili Ümit Can Uygun babası ile birlikte annesini katledip ekranlarda boy boy kadınları tehdit ederken, 25 Kasım'da katil olduğunu haykıran kadınları tehdit etme cesaretini bulurken kimden güç aldığını gayet iyi biliyoruz."
"Biz pandemi koşullarında bile sokak sokak, meydan meydan gezerek, alanlardan çekilmeyerek 'İstanbul Sözleşmesi'ni uygula' diyerek ve erkek egemen devlete geri adım artırdık" diyen Tuğcu, topladıkları 600 bin imzayı 24 Kasım'da Meclis'e verdiklerini hatırlattı.
'BİZİM MÜCADELEMİZ MEŞRUDUR, MEŞRU OLMAYAN ŞİDDETİNİZDİR'
Tuğcu açıklamayı şöyle tamamladı: "Biz kadınlar birbirimizden güç alıp sesimize ses kattık. Erkek egemen sistemin erkeklerin, kadınların üstünde kendinde hak gördüğü taciz, istismar, tecavüzlere sessiz kalmadık kalmıyoruz. Sosyal medyada Hasan Ali Toptaş ile başlayan ifşalar, kadınların sesinin yükselmesine sebep olmuş sonucunda da bazı yayınevleri yazarla olan ilişiklerini kesmiştir. Yaptığı suçların ifşa edilmesinin ardından yazar İbrahim Çolak'ın intihar etmesi de yine biz kadınlar üzerine yıkılmaya, kadın mücadelesi tartışılmaya çalışılmıştır. Bizim mücadelemiz meşrudur, meşru olmayan taciz, tecavüz, şiddettir."