30 Eylül 2024 Pazartesi

Uluslararası mali sermaye oligarşisi çok net: Erdoğan vazgeçilmez müttefik

Financial Times'da yayınlanan Gideon Rachman imzalı yazıda Erdoğan, "sinir bozucu olsa da vazgeçilmez bir müttefik" olarak tanımlandı. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala gibi isimlerin haksız yere hapiste tutuldukları belirtilen yazıda, Türkiye'nin Karadeniz ve Suriye'deki varlığı, Putin'e karşı verilen savaştaki kilit rolünün bu sorunlardan çok daha önemli olduğunu belirtilerek, Erdoğan'ın müttefik olarak neden önemli olduğu madde madde anlatılıyor.

Bir yandan burjuva muhalefetin "yüzünü dönmeyi" istediği ve vaat ettiği; diğer yandan muhalif burjuva aydınların Erdoğan gibi otoriter ve antidemokrat biri başta olduğu sürece ülkeye yatırım yapmayacağını iddia ettikleri "Batı" çıkarları doğrultusunda insan haklarını askıya alan, Erdoğan yanlısı siyasi ve ekonomik tutumunu sürdürmekte kararlı.

Bugün mali sermaye oligarşisinin temel yayın organlarından olan Financial Times'da (FT) yayınlanan ve Gideon Rachman imzası taşıyan yazıda Erdoğan, "sinir bozucu olsa da vazgeçilmez bir müttefik" olarak tanımlandı.

'ERDOĞAN NATO'YU TEHDİT EDİYOR'
Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasına yönelik itirazlarını bıraktıktan sonra Erdoğan'ın işi yine zora koştuğunu, eğer İsveç, Türkiye'nin "terörizm"le suçladığı 73 kişiyi iade etmezse TBMM'nin anlaşmayı onaylamayacağını söylediğini hatırlatan yazı, bu şantaj siyasetinin NATO için çok rahatsız edici olduğunu belirtiyor ve Türkiye'nin NATO'dan çıkarılmasını isteyenlerin rahatsızlıklarını dile getiriyor.

'DEMİRTAŞ VE KAVALA'NIN MAHKUMİYETİNİ KABULLENMEK ZOR'
Bunun yanında, NATO'nun demokrasi ve insan hakları temelinde işleyen bir yapı olduğu belirtilip Erdoğan'ın antidemokratik uygulamalarından örnekler sıralanıyor. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala gibi isimlerin haksız yere hapiste tutulduklarını belirten yazı, "Demokratik bir yapı [NATO] için, herhangi birini Erdoğan'ın adalet sisteminin merhametine teslim etmek zor bir şeydir" diyor ve Erdoğan'ın bu yaptığını Putin'in yaptıklarına benzeterek dolaylı olarak iki diktatörü özdeşleştiriyor.

Ancak Türkiye'nin Karadeniz'deki ve Suriye'deki varlığının Putin'e karşı verilen savaştaki kilit rolünün bu sorunlardan çok daha önemli olduğuna dikkat çekiliyor ve Erdoğan'ın müttefik olarak neden önemli olacağı madde madde belirtiliyor.

'TÜRKİYE'NİN KARADENİZ VE SURİYE'DEKİ VARLIĞI NATO İÇİN ÖNEMLİ'
"Karadeniz, hem Ukrayna hem de Rusya için Akdeniz'e ve daha geniş dünyaya açılan kilit yoldur. Ukrayna tahılı bir gün ülkenin limanlarından dünya pazarlarına çıkacaksa, deniz girişini Türkiye'nin kontrol ettiği Karadeniz'den geçecek (…) Türkiye NATO'dan atılır ve Rusya'nın fiili bir müttefiki olursa, Ukrayna fiilen denize kıyısı olmayan bir ülke haline gelecek ve Rusya Akdeniz'in kapılarına dayanacaktır" diyen yazar, Suriye için de "Türklerin Suriye'de büyük bir askeri varlığı var. Kürtler konusunda Amerikalılarla çatışmış olsalar da, Rusya ile Esad rejimi arasındaki ittifaka karşı çıkıyorlar. Türkler ayrıca 3,7 milyon Suriyeli mülteciye sığınak sağladı ve bu AB üzerindeki baskının çoğunu ortadan kaldıran insani bir eylem oldu" diyor.

FT yazarı Erdoğan'ın bunun farkında olduğunu ve bu yüzden Ukrayna'daki savaşın kendisine verdiği avantajı kullandığını belirtse de, AB/D için bu durumun "çıldırtıcı ama yönetilemez olmadığı"nı da ekliyor.

'EKONOMİNİN ZAYIFLIĞI NATO İÇİN BİR KOZ'
Rachman'a göre Türkiye ekonomisinin zayıflığı, diğer NATO üyelerine Erdoğan'a karşı bir koz sağlıyor: "Türkiye'de enflasyon şu anda neredeyse yüzde 80 -ki bu büyük ölçüde Erdoğan'ın kendi kötü ekonomi yönetimi sebebiyle böyle. Türk parası son iki yılda yüzde 60'tan fazla değer kaybetti. Ülke büyük bir cari açıktan muzdarip ve sonunda kurtulmak için bir IMF anlaşmasına ihtiyaç duyacağı kuvvetle muhtemel." 

Bunun "Erdoğan için bir aşağılama olacağı" tespitinde bulunan yazı, krizden kaçınmak için Türkiye'nin dış yardıma ihtiyacı olacağını belirtiyor ve AB/D'nin kozunun bu olduğunu savunuyor: "NATO müttefiklerinin yardım edebileceği yer burasıdır. Ekonomik yardım karşılığında Türkiye'nin Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği konusunda daha makul bir tavır alması gerekebilir."

Rachman yazısını emperyalistlerin o bildik çirkinlikteki cüreti ile bitiriyor: "Bu, kulağa İstanbul Kapalıçarşı'da pazarlık yapmak gibi geliyorsa, varsın, öyle olsun!"