25 Eylül 2024 Çarşamba

'Transfobik anlayışa karşı mücadele toplum ve ruh sağlığı için zorunluluktur'

Translara yönelik ayrımcılık, dışlanma ve şiddete özellikle de sağlık hakkına erişimine yönelik zorluklara dikkat çeken Türkiye Psikiyatri Derneği ve Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Merkezi, hayatın her alanında transalrın varlığını görmezden gelen transfobik anlayışa karşı mücadele çağrısı yaptı. 

Türkiye Psikiyatri Derneği ve Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü'nde yayınladıkları ortak açıklamayla, translara yönelik ayrımcılığa, dışlanma ve şiddete özellikle de sağlık hakkına erişimde yaşanan zorluklara dikkat çekti. 

Transfobik tutumların, nefret cinayetlerinin ve intiharlara giden yolun önünü açtığı kaydedilen açıklamada, "Cinsiyet kimliği, kişinin benliğini hangi cinsiyetten algıladığını belirtir. Trans, transseksüel ve transgender ise cinsiyet kimliği doğumda tayin edilen cinsiyeti ile örtüşmeyen kişilerin sıklıkla kendilerini tanımlamak için seçtikleri bir terimdir. Cinsiyet kimliği, seçilebilen ya da değiştirilebilecek bir özellik değildir. Cinsiyet kimliği, kişinin öznel kimliğinin bir parçası olduğu için trans olmak da tam zamanlı, yaşamın özel ve kamusal alanlarını kapsayan bir varoluş biçimidir. Herhangi bir kişinin cinsiyet kimliğini veya cinsel yönelimini gizlemek zorunda bırakılarak sağlıklı bir yaşam sürebilmesi oldukça güçtür" denildi. 

'SAĞLIK ÇALIŞANLARI TARAFINDAN DA NEFRET SUÇU İŞLENİYOR'
Toplumu oluşturanların büyük çoğunluğu tarafından genelleştirilen belirli 'normallik' ölçütlerine ve cinsiyet normlarına uymadıkları için transların ötekileştirilmekte ve kimlikleri çeşitli mekanizmalarla bastırılmaya çalışıldığı vurgulanan açıklamada, "Trans bireylerin çoğu aileleri ve sosyal çevreleri tarafından ayrımcılığa maruz kalmakta, cinsel kimlikleri nedeniyle yoğun olarak psikolojik ve fiziksel şiddete uğramaktadırlar. Translara yönelik nefret suçlarının takip edilmesi için geliştirilen uluslararası bir proje olan Transrespect versus transphobianın verilerine göre 2008-2018 yılları arasında kayda geçen 51 trans cinayeti ile Türkiye Avrupa ülkeleri içinde ilk sırada yer almaktadır. Kaos GL'nin Homofobi ve Transfobi Temelli Nefret Suçları 2018 Raporu'na göre de nefret suçu mağdurlarının büyük bir kısmı psikolojik olarak olumsuz etkilenmekte, çok az bir kısmı profesyonel yardım almakta ve olayı bildirmektedir. Maalesef sağlık çalışanları tarafından da nefret suçuna uğradıklarını bildirmektedirler" ifadesi kullanıldı. 

Hayatın her alanında transların varlığını görmezden gelen transfobik anlayışa karşı mücadele edilmesinin, toplum sağlığı ve ruh sağlığı çalışmalarında bir zorunlulu olduğunun altı çizilen açıklama şöyle devam etti: 

'TRANSLARIN EŞİT HAKLARA SAHİP OLMASI İÇİN KORUYUCU YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI'
"Nefret söylemlerinin ve suçlarının haksız tahrik indirimleri ile ödüllendirilmesi yerine cezasızlığın önüne geçilecek tedbirler alınması, ayrımcılığa karşı, transların eşit haklara sahip olmaları için koruyucu yasal düzenlemeler yapılması, sağlık alanında trans bireylerin ihtiyaçlarını sağlayabilecek ayrımcılıktan uzak sağlık hizmetinin geliştirilmesi transfobiye ve nefret suçlarına karşı mücadelede önemlidir. Transların yaşadıkları ayrımcılık sadece psikiyatri ve tıbbın değil tüm toplum kesimlerinin mücadele etmesi gereken bir olgudur.

"Hem ayrımcılık ve nefret suçlarıyla, hem de bu sorunlarla ilişkisi defalarca gösterilmiş olan intiharla mücadele toplumun tüm kesimlerinin işbirliğiyle mümkündür. Herhangi bir özellikle ilgili yaşanan ayrımcılık, diğer alanlarda yaşanan ayrımcılıklarla yakından ilişkilidir. Ayrımcılıkla, dışlanmayla, nefret suçlarıyla ve bunların bedensel ve ruhsal sağlığa olumsuz etkileriyle ilgili çalışmak, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin temel bileşenlerinden biridir."