24 Eylül 2024 Salı

Toprak: Sosyalist gençlere özgürlük için 14 Eylül'de mahkemelere katılalım

SGDF Eşbaşkanları Yaren Tuncer, Okan Danacı ve MYK üyesi Müslüm Koyun'un 14 Eylül'de görülecek duruşması öncesi kamuoyuna çağrıda bulunan SGDF MYK üyesi Gamze Toprak, "SGDF'ye yönelen bu saldırı toplam gençlik hareketine bir saldırıdır, SGDF'li gençlere özgürlük istemek de toplam gençlik kitlelerine özgürlük istemektir" dedi.

14 Eylül'de Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanları Yaren Tuncer ve Okan Danacı'nın tutsak yargılandığı davanın ikinci duruşması Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde görülecek. Aynı tarihte tutsak SGDF MYK üyesi Müslüm Koyun da Eskişehir Adliyesi'nde ilk kez hakim karşısına çıkacak.

Duruşmalar öncesi SGDF'ye dönük artan saldırıları, sosyalist gençlerin neden ve ne şekillerde hedef alındığını, saldırılara karşı izlenmesi gereken mücadele hattını SGDF MYK üyesi Gamze Toprak ETHA'ya anlattı. Tutsak sosyalistler için 14 Eylül'e kadar "Gençliğe özgürlük için faşizme diren, SGDF'de örgütlen" şiarıyla kampanyası başlattıklarını da duyuran Toprak, kampanya hakkında bilgi verdi.

'EŞBAŞKANLIK KURUMUMUZ ÖZEL OLARAK HEDEF ALINDI'
12 Mart Gazi Ayaklanması'nın yıl dönümünde yapılan SGDF'ye yönelik operasyonla Yaren Tuncer, Okan Danacı ve üyelerinin gözaltına alındığını hatırlatan Toprak, seçim öncesinde eşbaşkanlık kurumlarının çok özel olarak hedef alındığını söyledi. 1 ay sonra, 1 Mayıs'tan iki gün önce Eskişehir ve İstanbul merkezli iki ayrı operasyonla MYK üyelerinin ve çok sayıda yoldaşlarının tutuklandığını kaydeden Toprak, "2015 yılında devrimci hareketin tasfiyesiyle başlayan çöktürme planı bu yıl da sosyalist gençliğe özel bir saldırı konseptiyle yerini aldı" dedi.

14 Eylül'de İstanbul'da eşbaşkanlarının, Eskişehir'de ise MYK üyeleri Müslüm Koyun'un mahkemesinin görüleceğini hatırlatan Toprak, "Bugün SGDF'ye yönelik saldırı aslında sadece SGDF'yi hedeflemiyor, temelde tüm gençlik mücadelesine yöneltilen bir saldırıdır" ifadelerini kullandı.

'ABSÜRT GEREKÇELERLE TUTUKLANDILAR'
Gözaltına alınan ve tutuklanan sosyalist gençlerin iddianamelerinde absürt ifadelerin yer aldığını hatırlatan Toprak, yoldaşlarının YÖK protestosuna katılmak, 8 Mart'a çağrı yapmak, devrim şehitlerini anmak, devrimin güncelliği konulu panel düzenlemek gibi gerekçelerle tutuklandığını aktardı. Toprak, şöyle devam etti: "Dışarıda ajanlaştırma dayatmalarıyla, aile aramalarıyla, tehditlerle ve sürekli gözaltı ile yıldırmaya, içeride de mutlak bir tecrit uygulayarak örgütlü kesimlerin hepsini teslim almaya çalışıyor devlet. Dışarıda böyle bir saldırının hedefi, içeride tecrit halinde bir hedefleşme, gençlik kültür evlerimizin basıldığı, talan edilip mühürlendiği, sosyalist gençliğin, gençlik kitlelerinin siyaset kanallarının bir bir tıkandığı bu atmosferde bizler de bu tutsaklıkları bir kaldıraç haline getirerek boşalan safları doldurma, örgütlenme çağrısı yapıyoruz." 

Özel bir seçim hazırlığının arifesinde yoldaşlarının tutuklandığını, devletin 300-400 kişilik listelerle geniş kapsamlı operasyonlar yaptığını anımsatan Toprak, "Bu süreç bize şunu gösteriyor. Gençlik kitleleri arasında, toplumda alevlenecek filizin yaratıcısı, ona öncülük eden kesimler devletin çok özel hedefinde. Gençlik kendi devrimci tarihinde de hep çok daha dinamik, fitilleyen bir rol oynadı. Elbette devletin bunu teslim alarak süreci kendi lehine çevirmeye çalıştığını söyleyebiliriz" dedi.

'ABLUKAYI DAĞITACAK OLAN SOSYALİST İNADA SIĞINMAKTIR'
Bu saldırının tek hedefinin sosyalist gençlik olmadığının altını çizen Toprak; üniversitelileri faşist genelgelerle yönetmeye çalışan, liselerde polis idare kirli işbirliğini yoğunlaştıran, genç kadınların sokakta mücadele kanallarını tıkayan devlete karşı mücadele ettiklerini hatırlattı. Bu nedenle sosyalist mücadeleyi büyütmeyi ve gençlik kitlelerinin devrim saflarında savaşma isteğini güçlendirmeyi amaçlalayan SGDF'yi devletin hedefleştirmesinin kendi kodları içinde normal olduğunu belirten Toprak, "Ama biz bu normalin altında yatan sebebin çok büyük bir korku olduğunu biliyoruz" vurgusu yaptı. Toprak, her bir söz, eylem, örgütlenme aracının her taraftan kuşatıldığı bir anda ablukayı dağıtacak şeyin mücadeleyi büyütmek ve sosyalist inada daha fazla sığınmak olduğunun altını çizdi.

'POLİTİK ÖZGÜRLÜK SORUNU KAPSAMINDA BU SALDIRILARI ELE ALIYORUZ'
Saldırıları politik özgürlük mücadelesinin bir sorunu olarak ele aldıklarını ifade eden Toprak, sosyalist gençliğin tutsaklığı da bir onur nişanesi olarak taşıdığını ve mücadeleyi politik özgürlük sorunu etrafında büyütmeyi bildiğini vurguladı. 14 Eylül'de görülecek iki duruşmanın da burada bir basamak olduğunu ifade eden Toprak, "Tüm saldırı furyasının ardından yoldaşlarımızın mücadelesini bıraktığı yerden büyütebilmek için, zindandaki tecrit halinin, dışarıdaki tehditlerin, kaçırmaların, ajanlık dayatmalarının etrafında gençlerin iddialarımıza daha fazla sarılması gerektiğini, bu ablukayı dağıtabilecek tek yolun daha büyük bir cüretle mücadeleye atılmak gerektiği olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

'AKP-MHP FAŞİZMİNE KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELEYİ ÖRGÜTLEMELİYİZ'
Saldırıların sadece SGDF'ye yönelik olmadığını, Suruç Katliamı yıldönümü öncesi ve esnasında 8 kişinin 2911 gibi bir gerekçeyle tutuklandığını ve 2 kişinin hala tutsak olduğunu hatırlatan Toprak, "Gençlik örgütleri ve birleşik gençlik mücadelesinde de esas olarak önümüze koymamız gereken şey faşizmle mücadele olmalı. Bugün yüzümüzü çevirdiğimiz her yerde karşımıza bir duvar gibi dikilen AKP-MHP faşist rejimine karşı sürekli birleşik mücadeleyi örgütlememiz gerektiğini düşünüyoruz. Gençliğin söz, eylem, örgütlenme özgürlüğünün toptan kısıtlandığı, tüm haklarımızı, kazanımlarımızı kaybettiğimiz bir dönemdeyiz. Bu kazanımları tekrar elde etmenin, sokakta bizi teslim almaya çalışan bu atmosferin karşısında çok önemli bir dinamik kesinlikle birleşik mücadeleyi örgütleyebilmek" dedi.

Birleşik mücadeleyi tüm devrimci, demokrat gençlik kurumlarının önüne koyması gerektiğini söyleyen Toprak, "Suruç bize gösterdi, seslerin bu kadar azaldığı bir anda gençliğin birleştirici mayası devrim tarihi boyunca hep çok özel bir noktada durdu. Şimdi önümüzde çok özel bir sorumluluk, çok özel bir görev var. Bu görev de çizdiğimiz bu atmosferde birleşik gençlik mücadelesini daha özel ele almak, fiili meşru mücadele hattına taşıyabilmek ve gençlik kitlelerini sosyalizmle, devrim fikriyatıyla buluşturabilmek" dedi.

'14 EYLÜL'DE DURUŞMALARA GÜÇLÜ BİR KATILIM SAĞLAYALIM'
"Devlet istiyor ki tek bir söz söyleme, devlet istiyor ki tüm haksızlıklara, baskılara, yasaklara itaat et, devlet istiyor ki gençliğin o dinamizmini, değiştirici gücünü teslim alayım. Biz de diyoruz ki madem söz, eylem örgütlenme özgürlüğümüzün karşısına her zaman faşizmin ablukası çıkıyor, polisi, yargısı çıkıyor, bunun karşısında sosyalist gençlik etrafında güçlü bir örgütlenme çalışması yapmalıyız" diyen Toprak, 14 Eylül'e kadar "Gençliğe özgürlük için faşizme diren, SGDF'de örgütlen" şiarıyla bir kampanya yürüttüklerini dile getirdi.

"SGDF'ye yönelen saldırı toplam gençlik hareketine yönelen bir saldırıdır, SGDF'li gençlere özgürlük istemek de toplam gençlik kitlelerine özgürlük istemektir" diyen Toprak, 14 Eylül'de Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde SGDF Eşbaşkanları Yaren Tuncer ve Okan Danacı'nın Eskişehir Adliyesi'nde ise MYK üyeleri Müslüm Koyun'un duruşmasına güçlü bir katılımın önemine vurgu yaptı. Toprak, şöyle devam etti: "14 Eylül'de tüm gençlik örgütleri, devrimci, demokrat kurumlar, tüm işçi, işsiz, liseli, üniversiteli gençler olarak yoldaşlarımızın özgürlüğünü tekrar tekrar haykırabilmek için bu mahkemelere güçlü bir katılım sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bakımdan Çağlayan ve Eskişehir adliyelerinde görülecek duruşmalara herkesi çağırıyoruz."