22 Eylül 2024 Pazar

TMMOB Kadın Kurultayı gerçekleşti

TMMOB 7. Kadın Kurultayı İstanbul'da gerçekleşti. Kurultayda; kadın, çocuk, LGBTİ+ ve hayvanlara yönelik şiddetin arttığı kaydedildi ve mücadelenin süreceği belirtildi. 

TMMOB 7. Kadın Kurultayı'nın İstanbul ayağını Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nde gerçekleştirdi. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kadın Komisyonu öncülüğünde ve 8 oturum şeklinde planlanan kurultaya Zoom üzerinden de katılım sağlandı. Kurultayda, kadınların ve transların emek sömürüsü, baskı ve tahakküme maruz kalmalarına yönelik tartışmalar yürütülerek sunumlar yapıldı.

'ATAERKİL YAPIYA KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ'
Kurultayın moderatörü ve Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi üyesi Aysel Durgun,  söz aldı ve "2020 yılından beri tüm dünyayı sarsan salgın yaşam alışkanlıklarımızı değiştirdi. Dayanışma ruhumuzu, motivasyonumuzu kaybettik. Salgından ve sorunlardan en çok biz kadınlar etkilendik. Ev içindeki gündelik işlerin katlanarak artması da başka bir boyutu. Haksız ve keyfi karakollardaki çıplak aramaya, tacize karşı, sokakları terk etmeyen kadınlar salgın döneminde de umudumuz oldu. TMMOB bünyesindeki özellikle genç mühendis, mimar ve şehir plancısı kadınlar eril dile, ataerkil yapıya karşı mücadele verildiğinin farkında" dedi.

'TÜM ALANLARDA MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ'
Açılış konuşmasını yapan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası'ndan Dilek Yüksel de, her kriz döneminde olduğu gibi pandemi sürecindeki krizi de kadınların daha yoğun yaşadığını paylaştı. Yüksel, "İşten çıkarmalarda öncelikli olmayı hep beraber yaşadık. Tüm alanlarda mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi.

'KADINLARA, ÇOCUKLARA, LGBTİ+'LARA, HAYVANLARA ŞİDDET YAŞANIYOR'
İç Mimarlar Odası Kadın Çalışma Grubu Temsilcisi İrem Gölay İzmitli Yıldırım ise, TMMOB'un 46'ncı döneminde olduklarının, 12 yıl önce düzenlenen ilk kurultay ile 6 kadın kurultayı ve 4 sempozyum gerçekleştirdiklerinin bilgisini verdi. Gölay, kurultaydaki alt başlıkları şöyle sıraladı: "TMMOB'de Kadın Örgütlülüğü, TMMOB'li Kadınların Eşitlik Mücadelesi, Uluslararası ve TCK Sözleşmeler, Pandemi Sürecinde Şiddet, Pandemi Süreci Ev İçindeki Dengeleri Nasıl Değiştirdi, İstihdam ve Ücretlendirme Konusunda Cinsiyet Ayrımcılığı, Cinsiyetçi İş Tanımları, Genç Öğrenci Kadın Üyelerin Pandemi Sürecinde Yaşadıkları, İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, LGBTİ+ Bireylerle Dayanışma, Kadın Çalışmalarının Yerellerdeki Yansımaları, Meslek Odalarındaki Kazanımlar, İlham Veren Çalışmalar."

Gölay, şöyle devam etti: "Mart 2020'den bu yana halen devam eden Covid-19 salgınının tüm dünyada kadınlar, mülteciler ve göçmenler gibi dezavantajlı toplumsal gruplar üzerinde olumsuz etkisinin daha fazla olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de kadınlara, çocuklara, LGBTİ+ bireylere ve hayvanlara yönelik, mobbing, psikolojik baskı, taciz, tecavüz, cinayet gibi biçimlerde ortaya çıkan ve ivmelenerek artan bir şiddet yaşanıyor. Bizler 'İstanbul Sözleşmesi Yaşatır! İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz' demeye devam edeceğiz."

'ÇOCUK BAKIMI KADIN ÇALIŞANLAR İÇİN KRİZ HALİNE GELDİ'
TMMOB İstanbul Kadın Komisyonu Pandemi Forumu sonuçlarını da Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden Özlem Kizir açıkladı. Kizir, "Pandemide kadın olmak" başlığı ile toplumsal cinsiyet rolleri açısından neler yaşadıklarını anlatırken, pandemi sürecinde sahada çalışan kadınların yaşadığı sorunları da şöyle sıraladı: "Sahada çalışmaya devam eden meslektaşlarımızdan çocukları olanların, okulların kapanması ile çocuk bakım desteği ihtiyacının ortaya çıktığını, çocuğu ve işi arasında kaldığını görüyoruz. Halihazırda devletin/belediyelerin yükümlülüğü olan kreş sayısının azlığı malumken olanların da kapatılması, okulların evden online eğitime geçmesi, pandemi sebebiyle evde bakım hizmeti verecek birisinin olamayışı ya da yaşı daha büyük aile bireylerinin Covid olma riski sebebiyle çocuk bakımı kadın çalışanlar için oldukça kriz haline geldi."

Var olan ekonomik krizin salgın koşullarıyla daha da derinleşmesi yüzünden ilk önce işinden edilen ve güvencesiz çalışmaya zorlananların kadınlar olduğunu vurgulayan Kizir, "Ev içindeki gündelik işlerin ve bakım hizmetlerinin katlanarak artması da işin diğer bir boyutu" dedi. Kadınlara uygulanan tüm baskı ve engellemelere rağmen mücadeleyi sürdürmelerinin bir umut olduğunun altını çizen Özlem, "Tek adam rejimi, ekonomik ve siyasal krizin bedelini cemaatlerin de baskısıyla, kendisi imzaladığı halde çok da içselleştirmediği İstanbul Sözleşmesi'ni feshederek kadınlara ödetmeye çalışıyor. Kapanan meydanlara, parklara, kesilen ulaşıma, haksız ve keyfi göz altılara, karakollardaki çıplak arama ve tacize, LGBTİ+ bireylere karşı ayırımcı, nefret politikalarına karşı sokakları terk etmeyen kadınlar salgın döneminde de umudumuz oldu" ifadelerini kullandı.

'KONUT HAKKI İNSAN HAKLARININ EN DÜŞÜK EŞİĞİ'
TMMOB İstanbul Büyükkent Şube Yöneticisi Mücella Yapıcı da, "Pandemi Sürecinde Ev ve Ev İçi Emek" başlığı ile bir diğer oturumda konuşma yaptı. Konut hakkının bir sosyal hak ve isteme hakkı olarak güçsüz toplumsal katmanlara yönelmekte olduğunu dile getiren Yapıcı, "Konut hakkı güvence altına alınmadan, konut dokunulmazlığı ve sağlık hakkının bir anlamının kalmayacağı gibi, dengeli bir çevre ve kentleşme de olanaklı değildir. Bu nedenle, konut hakkı insan haklarının en düşük eşiği olarak nitelenebilir" diye konuştu.

Konut ve barınma sorununun en önemli kadın sorunlarından biri olduğuna ışık tutan Yapıcı, mülteci kadınların sorunlarının görülmediğine işaret etti. Kayıt dışılığın kadınlarda çok yüksek olduğunu söyleyen Yapıcı, "Türkiye'de ev içi hizmetlerde kayıt dışı göçmen kadın emeğinde ki artış da kendini göstermektedir" cümlelerini kullandı. Yapıcı, barınamayan öğrencilerin sorunlarının da oldukça önemli sorunlardan biri olduğunu aktardığı esnada katılımcılar alkışlarla karşılık verirken, "Öğrencilere teşekkür ediyorum, bugün onlar sayesinde barınamama sorununu konuşuyoruz" ifadeleriyle konuşmasına son verdi.

'İŞ YERLERİNDE CİNSİYET KÖRLÜĞÜ YAŞANIYOR'
Beşinci oturumda söz alan Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden Selin Top ise "İşçi Sağlığı, İş Güvenliğinde Toplumsal Cinsiyet" başlıklı sunumunda "cinsiyet körlüğü" olduğuna dair gözlemlerinin olduğunu ifade etti. İş yerinde cinsiyetçiliğin ruh sağlığını etkilediğini savunanTop, "'Kadın işlerinin' spesifik karateristiği zamanla fiziksel ve mental sağlığı etkiliyor, ortalama erkek bedeni ve yaşam tarzına göre düzenlenmiş ortam, cihaz ve çalışma programı kadınlar için problem olabiliyor, işyerinde cinsiyetçilik ruh sağlığını etkiliyor, Part-time çalışanlar hastalık izni ve annelik izni gibi sağlık ihtiyaçlarından faydalanamıyor" şeklinde konuştu.

"Birleşik Metal İşçileri Sendikası'na ayrıca bir selam vermek gerekiyor" diyen Top, kadın ve trans emekçilerin işe alımda cinsiyetçilik, iş yerinde kimliğini gizlemek zorunda olma, kimliği nedeniyle iş yerinde ayrımcılık ve işten çıkarılmaya maruz bırakılmasının kronik stres, anksiyete, depresyon, psikososyal riskler gibi problemlere daha açık olmasına sebep olabildiğini söyledi. Selin toplu iş sözleşmelerine değinerek, "Regl izni, babalık izninin uzaması, İstanbul Sözleşmesi ilkelerine uyum, kreş hakkı gibi en önemlisi sendikalarda kadın temsili, yönetimlerde ve çalışmalarda feminist bakış açısının olması gerekiyor" dedi.

'DESTEK MODELLERİ GELİŞTİRİYORUZ'
Kurultayın son oturumunda giriş sunumunu yapan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube üyesi Aynur Savaş da TMMOB'daki kadın örgütlenmesini anlatarak, şunları söyledi: "Yapılan çalışmalardan da görüldüğü üzere hem TMMOB içindeki kadınlarımızın kayıplarına karşı onların yanında bir destek veriyoruz, hem de kurum dışındaki kadınların hak kayıplarına karşı bir destek veya yanlarında olma gibi modelleri geliştiriyoruz.”

Savaş'ın sunumunun ardından ise forum gerçekleştirildi. Kurultay soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.