8 Ekim 2024 Salı

TKŞ Serêkanîyê işgalinin 6. yıldönümü nedeniyle toplantı örgütledi

Serêkanîyê işgalinin 6. yıldönümüne günler kala TKŞ, Meclis üyeleri ile bir toplantı gerçekleştirerek süreç değerlendirmesi yaptı. Toplantıda işgalci Türk devletinin Serêkanîyê işgalinden sonra çete ailelerini kente yerleştirerek kentin demografisini değiştirmeye çalıştığına dikkat çekildi.

Devrimci Komünist Hareket (TKŞ) 9 Ekim Serêkanîyê ve Girê Spî'nin 6. yıldönümü vesilesi ile meclis üyeleri ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda TKŞ sözcülerinden Cemîl Sîdo söz alarak Serêkanîyê işgali ve sonrası süreci değerlendirdi. Tarihte Kürdistan'ın bütün parçalanmaların emperyalist devletlerin eliyle gerçekleştirdiğini ifade eden Sîdo "Tarihe baktığımızda Kürdistan'ın Sykes-Picot anlaşmasıyla nasıl bölündüğünü görüyoruz. Faşist Türk devletinin tarihine bakıldığında kan üzerinden inşa edilmiştir. Kendisini halklar üzerinde zor ve baskı yöntemleri kullanarak, katliamlar gerçekleştirerek inşa etmiştir" dedi.

'TÜRK DEVLETİ ÇOK BÜYÜK BİR KORKU YAŞADI'
Suriye'de halk eylemlerinin başladığı ilk dönemlerde Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kurulduğunu hatırlatan Sîdo, Türk devletinin aynı dönemde başlayan Rojava devrimini yıkmak için kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini ve ÖSO'ya her türlü desteği verdiğini vurguladı. Türk devletinin en başından itibaren çetelere kapılarını açtığını ve sınırlarını kaldırdığını kaydeden Sîdo çeteleri Rojava kentlerinin yönlendirdiğini söyledi. Türk devletinin Efrîn'i işgal ettiği gibi bütün gücüyle Rojava kentlerine saldırdığını hatırlatan Sîdo, şöyle devam etti: "O dönem Türk devleti kentlerimizi boşaltmaya çalıştı. Orada kent halkının direnişi ve askeri gücümüz sayesinde Türk devletinin amaçlarına ulaşmasına izin vermedik. Türk devleti gün gün büyüdüğümüzü gördüğünde Bakur'daki Kürtlerde başkaldıracak diye çok büyük bir korku yaşadı. Bu yüzden çetelere her türlü desteği verdi, eğitti ve kentlerimize gönderdi."

'EMPERYALİSTLER GÖZ YUMDU'
Türkiye'nin emperyalistlerin desteği olmadan tüm bunları yapamayacağına dikkat çeken Sîdo, "Bunu Efrîn'in nasıl işgal edildiğine bakarsak görürüz" dedi. Türk devletinin bu işgal saldırısına Kobanê'den başlamak istediğini vurgulayan Sîdo gösterilen direniş sayesinde bunu başaramadıklarını ifade etti. "Türk devleti Efrîn'i işgal ettikten sonra Serê Kanîyê ve Girê Spî'ye göz dikti ve saldırdı" diyen Sîdo, Türk devletinin kenti boşaltmak için uçak, tank ve toplarla saldırdığını hatırlattı.

'HALK ASKERİ GÜÇLERİN EN BÜYÜK DESTEĞİDİR'
Halkın direniş ve askeri güçler için askeri, lojistik ve istihbarat bakımından büyük bir destek olduğunun altını çizen Sîdo, "Halk saldırılarla birlikte başka bölgelere geçti. Bölgede olsaydı Türk devleti o kadar rahat giremezdi, direniş daha büyük olurdu. Bu yüzden en büyük hedefi Kürt halkını kentlerden çıkarmak, kentte, halkın varlıklarına el koymaktı" dedi.

Kentten halkın çıkmasından sonra çete ailelerini getirip yerleştirdiğini söyleyen Sîdo, "Demografya değişikliği yaptı. Bunu daha sonra bu kent, Kürt kenti değildir demek için yaptı" ifadelerini kullandı. Türk devletinin kimyasal ve fosfor silahları kullandığını hatırlatan Sîdo bütün dünyanın bu insanlık dışı suçlara göz yumduğunu vurguladı.

'TÜRK DEVLETİNİN AMACI BÜTÜN ORTADOĞU'YA HÜKMETMEK'
Türk devletinin en büyük amacının Ortadoğu'ya hükmetmek olduğuna dikkat çeken Sîdo, son olarak şunları söyledi: "Örneğin Irak'ta kendisine ekonomik ve askeri bir yol açarak Kerkük'e ve diğer yerlere açılmaya çalışıyor. Rojava ve Başûr'u birbirinden kopartmaya çalışıyor. Özerk Yönetimi ve inşa edilen demokrasiyi yıkmak istiyor. Bunun içinde içimizde çalışıyor, ajanlaştırma faaliyeti yürütüyor. Fırsat arıyor. Örneğin İsrail-Filistin savaşı çıktığında Türkiye'de buraya saldırdı, altyapı kurumlarını vurdu. Bugün İsrail-Lübnan savaşında bize vurmak için fırsat olarak kullanıyor, yine savaş uçaklarını çıkartıyor, SİHA'lar ile devrimin öncü kadrolarını vuruyor. Bu yüzden bir kez daha söylüyoruz halkımız devrime sahip çıkmalıdır, kurumların etrafında kenetlenmelidir, düşmanın oyunlarına gelmemelidir. Özel savaşa karşı uyanık olmalıdır."