23 Eylül 2024 Pazartesi

Tirej Günebakan yazdı | O sınırsız bir devrimciydi

O, sınırsız bir devrimciydi. Aklında, yüreğinde, mücadelesinde sınır yoktu. Partinin ve devrimin ne ihtiyacı varsa Yılmaz yoldaş tüm benliğiyle hazırdı. Hep genç kalanlardandı. Che gibiydi örneğin. Onun ne bir evi, ne bir ülkesi, ne bir dili vardı. Çünkü ezilenlerin bütün evleri, ülkeleri, dilleri onundu. Kürtçeyi çok iyi konuşur, Arapça öğrenmek için çabalardı. Almanca ve Lazca konuşabileceği birini bulduğunda mutlaka birkaç kelime de olsa konuşurdu. Güzel şiir okur, arada da olsa kendi dilinde şarkı söylemeyi severdi.

Yılmaz yoldaştan bahsetmek gerçekten çok zor. Bir o kadar da kolay belki. Bilemiyorum. Yılmaz yoldaş çok yönlü ve yetenekli, her an yanımızda olan, sade, net bir devrimciydi. Kimin bir sıkıntısı olsa Yılmaz yoldaş oradaydı. Kim bir çıkmaza girse, bir zorlukla karşılaşsa, çözümüyle oradaydı. Kimin bir mutsuzluğu olsa gücüyle, moral desteğiyle oradaydı. Kimin bir mutluluğu varsa Yılmaz yoldaş yine oradaydı. Yani Yılmaz yoldaş, bilgisini, birikimini, gücünü, moralini, devrimciliğini, sevgisini, yoldaşlığını, insanlığını paylaşmak için hep yanı başımızdaydı.

GÜVEN VEREN, GÜVEN KAZANDIRAN DEVRİMCİ
Hayata dair şeyleri paylaşmayı ve sevdirmeyi başarırdı. Yüzmeyi çok severdi. Bana yüzmeyi o öğretti. Onun sayesinde çok sevdiğim denizi, suyu daha çok sevmeyi ve sudan daha çok keyif almayı öğrendim. İnsana, halka, yoldaşlarına karşı sevgi ve güven doluydu. Eğer Yılmaz yoldaş ulaşabileceğim, danışıp fikrini alabileceğim bir yerdeyse, yapamayacağım iş yoktur derdim kendi kendime. Gerçekten öyleydi. Üstlendiğim görevlerde ya da benim herhangi bir sorum, zorlanmam, tartışmak istediğim konu varsa ilk başvurduğum kişiydi. Kendime onu örnek alırdım. O bana hep güç verdi, yol gösterdi. Bazen bunları yaparken erkek yanları açığa çıkıyordu. Ama biliyordum ki onun derdi bana yol göstermek, beni güçlendirmekti. Gerisi, eleştiri ve mücadele konusudur sadece. Ki o da zaten bu yönleriyle mücadele ediyor, özeleştirisini veriyordu. Öğretmeye çalıştığı kadar öğrenmeye de açıktı ve bunun için özel çaba harcıyordu. Bir araba kaportacısı işçisiyle, bir esnafla, bir ev emekçisi kadınla ya da futbolcu bir gençle sohbet ettiğinde mutlaka onlardan öğreneceği bir şey olduğunu bilirdi. Öğrenmek için sorular sorardı. Söylediklerini önemser, değer verirdi.

Konuştuğu kişinin özlem ve ihtiyaçlarını görür, çözümü için emek harcardı. Diyelim bir yoldaş herhangi bir konuda konuşma yapacak veya eğitim verecek, bunun için Yılmaz yoldaştan yardım istemiş olsun. Yılmaz yoldaşın o konuya dair en ufak bir fikri yoksa bile (ki birçok konuda bilgisi vardı) gerekirse günlerce sabahlara kadar okur, araştırır ve yardımcı olurdu. Belki o yoldaştan daha çok emek harcardı.

DÜŞÜNSEL, FİZİKSEL EMEKÇİ VE ÇOK YÖNLÜ DEVRİMCİ
Yönetmeyi bildiği kadar yönetilmeyi de iyi becerirdi. Genç yönetici yoldaşların yönetici özelliklerini geliştirmek için mütevazı ve o kadar doğal yardımlarda bulunurdu ki, bunu fark etmezdiniz bile. Bulunduğu parti organlarında yönetici olsun veya olmasın organı güçlendirmek, başarılı bir organ çalışması açığa çıkarmak için durmaksızın fikri ve fiziki emek harcardı. Toplantılarda uzunca söz alır, elinde bildiri, dergi sokak sokak, esnaf esnaf gezer, eylemlerde slogancı olur veya elinde kamera en iyi fotoğrafı çekmek için durmadan koşuşturur ve çektiği iyi fotoğrafları bir çocuk mutluluğuyla gösterir, basın açıklaması metni yazar ya da organdaki yoldaşlara eğitim verirdi. Ve daha birçok şey. Yani tek derdi, amacı yoldaşların gelişimi, örgütün iyi çalışmalar ortaya koyması, partinin büyümesi, insanların mutluluğu ve devrimin ilerlemesiydi. Bunların dışındaki şeyleri dert etmez, önem verdiği şeyler için insanüstü çaba harcardı. Hiçbir tartışmayı asla kişiselleştirmez, kolektifi esas alırdı.

ENTERNASYONAL DEVRİMCİ
O, sınırsız bir devrimciydi. Aklında, yüreğinde, mücadelesinde sınır yoktu. Partinin ve devrimin ne ihtiyacı varsa Yılmaz yoldaş tüm benliğiyle hazırdı. Hep genç kalanlardandı. Che gibiydi örneğin. Onun ne bir evi, ne bir ülkesi, ne bir dili vardı. Çünkü ezilenlerin bütün evleri, ülkeleri, dilleri onundu. Kürtçeyi çok iyi konuşur, Arapça öğrenmek için çabalardı. Almanca ve Lazca konuşabileceği birini bulduğunda mutlaka birkaç kelime de olsa konuşurdu. Güzel şiir okur, arada da olsa kendi dilinde şarkı söylemeyi severdi. Gülüşü ve gülümseyişi onu sevecen kılar insana ta içinden, yani derinlerden gelen bir yakınlık hissettirir, güven verirdi. Genç yoldaşların sempatik ve karizmatik yoldaşıydı. Araba kullanmaktan hoşlanır ve yolculuklarda fıstık yemeyi severdi. Uzun yolculuklarda kim arabayı kullanacak diye önceden anlaşırdık. Bazen gidişte ben gelişte o kullanırdı. Böylece makul yolu bulurduk.

PARTİ ÇİZGİSİNDE DEVRİMCİLİK
Parti çizgisi insanıydı. Parti programını esas alır yaşamını komünistçe örgütlerdi. Parti normları dışında hiçbir şeyi kabul etmez, uzlaşmaz biçimde mücadele ederdi. Aynı zamanda var olan koşullar karşısında politik esnekliğe de sahipti. Sekterizm veya liberalizm onun için birdi. İkisinin de devrimciye ve mücadeleye zarar vereceğini söyler ve uzak durulması gerektiğini öğütlerdi. Silahları severdi. Çünkü silahın, mücadelenin olmazsa olmaz aracı olduğunu bilirdi. Bu nedenle silahlara dair ilgisi ve hakimiyeti iyiydi. Yeni silahlar tanımak ve kullanmak ona heyecan verirdi. Askeri strateji bilgisi ve öngörüsü ileriydi. Düşmanın olası hareketlerini ön görür ve hareket planı çıkarırdı. Düşman ve iktidar bilinci yüksekti. Düşmana darbeler vurulmasından müthiş mutluluk ve heyecan duyardı.

Partiye olanak yaratmada eşsizdi. Birçok konuda öncelikli olarak başvurulan yoldaşlardan biriydi. Bu tarz çalışmaları severek yapardı. Tüm işleri, üstlendiği tüm görevleri mutlulukla yapardı. Verdiği eğitimlerde heyecanlı ve coşkulu konuşur, ses tonlamalarıyla eğitim alan kitleyi yönlendirir ve sorularıyla eğitime katardı. Kavratabilmek için uzun uzun anlatır genelde ona ayrılan sürede bitiremez, çoğunlukla birkaç saat veya bir gün eğitim süresini zorunlu olarak uzatırdı. Her defasında bunu yapmayacağını, verilen sürede bitireceğini söylese de bunu pek başaramamıştır. Ama mutlaka verdiği eğitim verimli geçerdi.

Partinin fedai bir militanıydı. Düşmanın onu katletme arayışında olduğunu bildiği halde çalışmalarından hiçbir taviz vermemiştir Yılmaz yoldaş. Mahalle mahalle, esnaf esnaf, ev ev, mevzi mevzi dolaşırdı. Toplantılar, eğitimler örgütler, etkinliklerde konuşmalar yapardı. Partinin ona verdiği görevi en iyi biçimde yerine getirmek ve devrimi ilerletmek için fedaice her yeri adımlardı. Evet, Yılmaz yoldaş bu kadar çok yönlü ve berraktı işte. Yine biliyorum ki daha birçok yönden anlatılmalı yoldaş. Belki yoldaşı tanıyan birçok kişi keşke şuna da değinseydin diyebilir. Evet, gerçekten de öyle. Anlatılacak daha çok özellikleri var Yılmaz yoldaşın. Ama ben bu yolla Yılmaz yoldaşa ve tüm parti şehitlerine sözümü yinelemek istedim sadece. Size söz yoldaşlarım; ntikamınızı alacak ve uğruna canınızı verdiğiniz değerlere canımızla sahip çıkacak, amaçlarınızı gerçekleştireceğiz. Devrim ve sosyalizm şehitleri ölümsüzdür.