22 Eylül 2024 Pazar

Temelli: Derdimiz sadece belediye başkanı seçmek değil

Yerel seçimlerin partisi için önemli olduğunu kaydeden DEM Parti Grup Başkanvekili Temelli, açıklandığı gibi aday isimlerinin yarın duyurulacağını yineledi. Dertlerinin sistem olduğunu kaydeden Temelli, "Dolayısıyla burada mesele sadece belediye başkanı seçmek değildir. Bu faşist düzene karşı halkların, emekçilerin kadınların, gençlerin birlikte mücadelesini ortaya koyabilmektir" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (Dem Parti) İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday ismini 9 Şubat'ta açıklanacak. İstanbul adaylığı konusunda DEM Parti üzerinden bir algı operasyonu yürütülüyor.

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, partisinin İstanbul'da aday gösterme kararını, Başak Demirtaş'ın adaylıktan çekilmesini ve partisine yönelik algı operasyonunu Özgür Tv'den Arzu Demir'e değerlendirdi. Temelli'nin Demir'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

YARIN ADAYLAR KONUSUNDA BİR AÇIKLAMA YAPACAĞIZ
İstanbul'da aday çıkarma kararı aldınız. Bu karar baki mi? Adaylar yarın açıklanacak, ancak sonrasında bu politikanız değişebilir mi?
Geçtiğimiz pazar günü parti Sözcümüz Sayın Ayşegül Doğan zaten bu konuda bir açıklama yaptı. İstanbul da dahildi bu açıklamasına. Aday çıkarma çalışmalarının devam ettiğini aday çıkartacağımız kentlerde adaylarımızın da ayın 9'unda açıklayacağını dile getirdi. Dolayısıyla bu konuda çalışmalar devam ediyor. Yarın adaylar konusunda bir açıklama kamuoyuyla paylaşılacak. Bu konuda herhangi bir değişiklik yok.

EN TEMEL MESELEMİZİNİ GÖLGELENMESİNİ İSTEMİYORUZ
İstanbul meselesi tabii ki çok fazla gündem olmuş herkesin dönüp dikkat çektiği bir mesele. Özellikle Türkiye'de basının, medyanın, sosyal medyanın fazlasıyla öne çıkardığı bir mesele. Fakat biz en temel meselemizin gölgelenmesini de istemiyoruz açıkçası. Çünkü bildiğiniz gibi bu yerel seçimlerin bizim açımızdan anlamı çok daha farklı. Tabii ki İstanbul da önemli. İstanbul'daki meseleyi küçümsemek anlamında bunu söylemiyorum ama İstanbul'da DEM Parti aday çıkartacak mı çıkartmayacak mı tartışmasını iki kampın kenti arasındaki bir çatışmanın içine sürüklenmesi bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değil. Bunu özellikle belirtmek istiyoruz.

KARARLARIMIZI ALIRKEN DAYANDĞIMIZ ŞEY MÜCADELE HATTIMIZ
Yani biz aday çıkartıp çıkartmama kararını bu iki kamptan birinin seçim hesaplarına endeksleyerek yapmıyoruz. Biz kararlarımızı verirken bu kararların dayandığı şey aslında uzun süreli hayata geçirdiğimiz ve geçirmeye devam edeceğimiz mücadele hattımızdır. Bu mücadele hattı çerçevesinde her şeyi değerlendirip ele alıyoruz. Herkesin de buna bu şekilde bakmasını istiyoruz ama maalesef tabii ki algı yönetimleri, sosyal medyadaki spekülasyonlar, manipülasyonlar, aklınıza gelebilecek her türlü tekniğin kullanılması, bir tarafıyla İletişim Başkanlığı'nın bütün trolleriyle devrede olması gibi birçok faktör meselenin esas tartışılma gereken zeminden uzaklaşmasına neden oluyor.

FAZLASIYLA İTHAM ALTINDA KALDIK

Algı operasyonunu sizinle konuşmak istiyorum. Ancak İstanbul'da aday gösterme konusunu netleştirmek bakımından buradan girdim konuya. Netleştirmek için yeniden soracağım. Aday açıklandıktan sonra adayın geri çekilme süreci gibi bir değişik mümkün mü?
Kurullarımızın çalışması bu yönde ve bu çalışmayı aday çıkartarak da zaten sonlandırmak istiyoruz. Dolayısıyla bizim kararlarımızın oluşma süreci bir kurullar partisi olduğumuz için kurul çalışmaları ve bununla ortaklaşmış kararlar üzerinden yürüyor. Tabii ki kamuoyunun bir sabırsızlığı var. Neden sabırsızlığı var? Diğer muhalefet partilerine ya da iktidar partilerine baktıklarında tek kişinin kararıyla her şeyin açıklandığı bir düzlem var. Dolayısıyla bu sabırsızlığı anlıyoruz ama dediğim gibi kurullar hassasiyetle çalışıyor ve çok yakın bir zamanda da açıklanacak. Bu açıklamadan sonra ne gibi adımlar atılır? Yine dediğim gibi nihai amacımıza uygun olarak kurullarımız çalışmalarına devam eder. Bunda bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum açıkçası. Fakat şunu da belirtmekte yarar var. Kurullarımız kararlarını alırken bu kararlarını mutlaka toplumsallaştırıyor. Toplumdan gelen bütün refleksleri, bütün tepkileri, eleştirileri dikkate alarak hareket ediyor. Herkes sanıyor ki üç kişi bir odaya kapandı, bir karar aldı, çıktı. Hayır, bunun böyle olmadığını zaten defalarca dile getirdik. Ama maalesef fazlasıyla itham altında kaldığımızı da söyleyebilirim.

AÇIKLAMALARA RAĞMEN ART NİYETLİ YAKLAŞIMLAR VAR

Başak Demirtaş'ın adaylığıyla ilgili yürüyen bir tartışma da oldu. En son aday olmayacağını hem kendisi, hem de partiniz açıkladı. Selahattin Demirtaş'tan da açıklama geldi. Ancak tartışma bitmedi. Bir görüş birliği ile Başak Demirtaş adaylıktan vazgeçti. Ancak neden vazgeçti? Bu soru hala yanıt bekliyor.
Bu süreç de olabildiğince şeffaf yürüdü aslında. Neden böyle bir açıklama yaptığını sayın Başak Demirtaş dile getirdi. Partimiz açıklama yaptı. Bu da yetmedi. Dün akşam Selahattin Demirtaş da açıklama yaptı. Ama hala hem gazeteciler eliyle hem de farklı farklı kesimlerin açıklamalarıyla hani bir niyet okuma ya da açıklamanın arkasında bir şeyler arama gibi her zamanki o şüpheci yaklaşımı görüyoruz. Şüpheciliğe itirazımız yok fakat bu uydurma senaryolara itirazımız var. Tabii ki insanlar şüphe duyabilir, merak edebilir, bunları sormaya devam edebilir, ama bunların yanıtları birinci ağızdan verilmişken ve bu yanıtlar bu kadar açık, net bir şekilde ortaya konulmuşken hala art niyetli yaklaşımla karşı karşıya olmak gerçekten üzücü.

AMAÇ DEM PARTİ'Yİ YIPRATMAK
Düşünebiliyor musunuz? Selahattin Demirtaş, açıklama yapmak zorunda kalıyor. Halbuki iki tane açıklama yapılmış. Yok o açıklama şöyledir, yok böyledir diye arkasında çeşitli spekülasyonların döndüğü bir senaryo izliyoruz. Bunun böyle olmadığını defalarca söyledik. Yeniden açıklama yapıldı. Dolayısıyla bu konudaki tartışmaların nedenini biraz art niyetli gördüğümü söyleyebilirim. DEM Parti'yi yıpratmak amaçlı olduğunu söyleyebilirim. Çünkü sayın Demirtaş'ın açıklamalarında altını çizdiği şey çok net. Yani her atılan adım DEM Parti'nin ve tabii DEM Parti üzerinde halkımızın aslında mücadelesine katkı amaçlıdır, direnişine katkı amaçlıdır, demokrasi mücadelesine katkı amaçlıdır. Bunda kimsenin bir tereddüdü yok. Zaten bu partinin bütün yapıları itibariyle kolektif aklı üretmek anlamında bir çabanın içindeyiz. Bazen farklı görüşler olur, farklı yaklaşımlar olur ama bütün bu çaba o kolektif aklı üretmeye yöneliktir. Kolektif kararları da biz bu şekilde alıyoruz. Ve açıklaması da çok netti, çok önemli bir açıklamaydı. Kendisine buradan bir kez daha sevgilerimizi, teşekkürlerimizi iletiyorum.

PARTİMİZİN DERDİ BUGÜNKÜ SİSTEMDİR

Evet, son olarak şunu da soracağım. DEM Parti aday çıkartsa bir dert, aday çıkartmasa bir dert gibi tablo oluştu. Partinizin bu kadar çok algı operasyonlarının merkezinde durmasına ilişkin nasıl bir yorumunuz var?
DEM Parti'nin aday meselesi ya da DEM Parti'nin attığı her adımı kendi kamplarından değerlendirenler dolayısıyla kendileri için acaba bir işe yarayacak bir sonuç mu doğuracak yoksa kendilerini olumsuz mu etkileyecek penceresinden bakanlar, partimizi de böyle bir tartışmanın içine çekmeye çalışıyor fakat bu tartışmayı yapanların sistemle, rejimle, bu yaşanan sorunlarla ilgili hiçbir açıklaması, hiçbir yaklaşımı yok. Partimizin derdi bugünkü rejimdir, bugünkü sistemdir, bugün yaşadığımız bu ceberut düzendir. Buna karşı mücadele ediyoruz.

FAŞİST İKTİDARA KARŞI HALK DİRENİŞİNİ GÖSTERMİŞTİR
Bakın esas en temel mesele bugün 2019 seçimlerinden sonra halkın iradesini yok sayarak kayyum atayan bu düzene karşı bir mücadelenin verilmesidir. Biz ön seçimler yaptık. Aslında ön seçim denemeyecek kadar büyük bir katılımla, büyük bir iradeyle bir halk oylaması yaptık, adaylarımızın belirlenmesi için. Bu halk oylamasının yapıldığı coğrafya, kayyum coğrafyasıdır. Kürt illerini adeta kayyumla zapturapt alan, süreklileşmiş bir OHAL sistemiyle yöneten bu faşist iktidara karşı aslında halk direnişini, mücadelesini göstermiştir.

BİZİM İÇİN YEREL SEÇİMLERİN ÖNEMİ BELLİDİR
Bugün yine bu kayyum coğrafyasında yani faşizme karşı, tecride karşı bir yürüyüş vardır. Bu mücadele önemlidir. Bu mücadelenin bir parçası olarak İstanbul seçimine, İzmir seçimine, Ankara seçimine, Antalya seçimine bakmak gerekiyor. Yoksa bu mücadeleden yalıtarak bu seçimleri değerlendirmek, yerel yönetim seçimlerini değerlendirmek anlamlı değildir. Biz bunu anlatmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla Sayın Başak Demirtaş'ın çıkışı da bu yüzden önemliydi ve çok güçlü bir çıkıştı. Yani "Biz buradayız. Biz bu mücadeleyi veriyoruz. Sizin kendi hesaplarınızın içinde değiliz" çıkışıydı. Sonrasında aday olmama kararını da parti kurullarıyla bir müzakereyle gündeme getirmeleri, başka bir mesele ama burada bu mücadeleden bir geri adım atma gibi bir şey asla söz konusu değil. Kayyumları kabul etmiyoruz. Siyasi tutsaklığı kabul etmiyoruz. Bütün bunlara neden olan tecridi ise asla kabul etmiyoruz. Dolayısıyla bizim için yerel yönetim seçimlerinin anlamı burada saklıdır. Bunun mücadelesini veriyoruz. Diğer bütün meseleler seçim hesaplarına kilitlenmiş pazarlıkçı bir zihniyetin farkımızı da bu kirli pazarlıkları çekme gayretinden başka bir şey değildir.

HALKIMIZI BU MÜCADELEYE KATKI VERMEYE ÇAĞIRIYORUM
Son olarak, tüm halkımıza, tüm ezilenlere, emekçilere, kadınlara, bu mücadeleye katkı vermeleri için bu yerel yönetim seçimlerinin önemli bir uğrak olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Dolayısıyla burada mesele sadece belediye başkanı seçmek değildir. Bu faşist düzene karşı halkların, emekçilerin kadınların, gençlerin birlikte mücadelesini ortaya koyabilmektir. Herkese başarılar diliyorum. Hepimizin yolu açık olsun.