25 Eylül 2024 Çarşamba

Temelli: 2020 bütçesi yoksunluk bütçesidir

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Meclis Genel kurulunda 2020 bütçesiyle ilgili yaptığı konuşmada, "2020 Merkezi Yönetim Bütçesini ve arkasındaki zihniyeti kabul etmiyoruz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisi adına Eş Genel Başkan Pervin Buldan'ın ardından bütçe ile ilgili görüşlerini açıkladı. Genel Kurul’da konuşan Temelli, "Bu sistemin MR’ı 2020 bütçesidir" diyerek, erken seçim çağrısını yineledi.

2020 yılı bütçesini "yoksunluk" bütçesi olarak tanımlayarak konuşmasına başlayan Temelli, "2020 bütçesine baktığınızda, barışın ve toplumsal barışın yoksunluğunu görürsünüz. Bu bütçeye baktığınızda ortak zenginliğimizden yoksun bırakılmışlığımızı, topyekûn yoksulluğu görürsünüz. Bütçe olma vasfını yitirmiş bu metne baktığımızda demokrasi yoksunluğunu görürsünüz. Toplumsal barışı inşa edebilmek, Cumhuriyeti demokratikleştirebilmek, yoksulluğu yenebilmek, ortak zenginliğimizi hakça adaletli bir şekilde üretip paylaşabilmek adına, 2020 Merkezi Yönetim Bütçesini ve arkasındaki zihniyeti kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı.

'DARBE MEKANİĞİNDEN ASLA KURTULAMAYACAKTIR'
Kayyum atamaları ile seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesi ile birlikte bütçe hakkının da gasp edildiğini belirten Temelli, şunları söyledi: "Güvenlikçi politikalar adı altında devlet tekelindeki şiddetin yasa tanımazlıkla topluma yönelmesine, hatta bir yönetim anlayışına dönüşmesine engel olmalıyız. İç ve dış siyasetin tükenmişliğini, iktidarın yönetememe halini, aczini aşmalıyız. Tekçi, kayyımcı anlayıştan bu meclisi ve toplumu kurtarma zamanıdır. Bu yönetememe krizi Cumhurbaşkanlığı sistemi ile daha da derinleşmiş, sadece bir buçuk yıl içinde Türkiye'yi demokratik olmayan rejimler kategorisine itmiş ve ülkeyi adeta açık bir cezaevine çevirmiştir. Bu siyasi krizin yanı sıra ekonomik kriz derinleşmiş, bürokratik bir canavar yaratılmış ve kurumsal kapasiteler çökmüştür. Bu iktidar İstiklal Mahkemeleri ile başlayan, Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile devam eden ikili hukuku derinleştirmiş ve OHAL'ci anlayışı kalıcı hale getirmiştir. Bu olağanüstü hukuk devam ettikçe Türkiye darbe mekaniğinden asla kurtulamayacaktır."

'DARBENİN SİYASİ AYAĞINI KORUDULAR'
AKP döneminde hak ihlallerinin, işsizliğin, yoksulluğun, kadına dönük şiddetin her geçen gün  arttığını belirten Temelli, ülke kaynaklarının da talan edildiğini belirtti. Temeli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi özgürlüklere karşı inşa edilmiş bir sistemdir. Bu sistem özgür olmayan bir Türkiye'yi yaratırken 'Allah'ın lütfu' diyerek Kanun Hükmündeki Kararnamelere sarıldı. Bu kararnameler, darbenin siyasi ayağını korumak ve Saray rejimine muhalif olan herkesi susturmak için kullanıldı. Saray rejimi bilmelidir ki, zulüm büyüdükçe yenilgi yaklaşır" şeklinde konuştu.

'TECRİT HUKUK DEVLETİNİ YOK SAYIYOR'
Temelli, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve Kürt sorununa ilişkin konuşan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tecrit uygulaması, savaş politikaları ve kayyum atamaları iktidarın ömrünü uzatmak istediği gayri-meşru ve hukuksuz politikalardır. Bu üç baskı politikasının aynı anda yürürlüğe konulması rastlantısal değildir. Tecrit, hukuk devletini yok sayan bir uygulamadır. Bu nedenle tecrit bu iktidarın bütün hukuksuz politika ve pratikleriyle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle tecridin kalkması demek Türkiye'de hukukun yeniden tesis edilmesinin yolunun açılması demektir. Tecride zemin olan hukuksuzluk sorgulanmadıkça bu ülkede adalet tesis edilemez. Tecrit ile iptal edilen hukuk, iktidarın demokratik meşruiyetini de ortadan kaldırmaktadır.

ORTADOĞU'YA ÇÖZÜMSÜZLÜK İHRAÇ EDİLDİ
Süreklileşmiş savaş politikaları ve son olarak Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırı Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrardır. Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik son saldırı iktidarın Ortadoğu'ya da ihraç ettiği çözümsüzlük politikalarının son örneğidir. İktidarla beraber bu saldırıda rolü olan uluslararası güçler benzer şekilde Ortadoğu'ya ilişkin savaş dışında bir politika üretmeyen güçlerdir. Tecritte ısrar eden mevcut iktidar bu devletlerin oyun kurucu olduğu bir savaştan medet ummaktadır. Ancak Türkiye'de ve bölgede süregiden savaşın ve çatışmaların çözümü ne Kürtlerin yok sayıldığı Soçi'de ne Vaşington'dır. Çözüm bu topraklardadır.

KÜRT HALKININ BİR YÜZYIL DAHA STATÜSÜZ BIRAKMAYACAKSINIZ
İktidarın son saldırısı Rojava halklarını Efrin'de olduğu gibi yerinden eden; buralarda sömürgeci emperyalist güçlerle birlikte demokratik yapıyı değiştirme girişimidir. İktidarın 'güvenli bölge'  inşa ederek buraya mültecileri yerleştireceği söylemi bütün dünya tarafından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne yönelik işgali gerekçelendirme çabası olarak okunmuştur.  Kürtler başta olmak üzere, bütün dünya, Suriye'deki iç savaşın çözümsüz kalmasının temel nedeni olarak mevcut iktidarın Kürt düşmanlığını görmektedir. Suriye krizinin tek çözüm yolu siyasi diyalog ve müzakereden geçer. Suriye'de nasıl bir çözüm gelişeceğinin kararını oranın halkları vermelidir. Emperyalistler ve tekçi ve mezhepçi bölge devletleri bu çözüme saygı duymak zorundadır.  Kürt halkını bir yüzyıl daha statüsüz bırakamayacaksınız. Kürt Sorunu artık küresel bir sorundur. Bu sorunu artık Türkiye ve Ortadoğu halkları el ele vererek, HDP öncülüğünde demokrasi ittifakını güçlendirerek çözeceğiz.

BU SİSTEMİN MR'I 2020 BÜTÇESİDİR
31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde Partimizin stratejisi başarılı olmuş ve Pandoranın kutusu açılmıştır. Umutsuzluğun içinde büyük bir umut yarattık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin MR'ı, röntgeni çekilmek istenmiş, bizzat iktidar partisi tarafından sistemin hasta olduğu ilan edilmişti. Bu arada MR sonuçları hala çıkmadı sanırım. Bu sistemin MR'ı 2020 yılı bütçe kanun teklifidir. Ekonomik ve siyasi krizleri derinleştiren bu kanun teklifi savaş, yoksulluk, talan ve beceriksizlik bütçesidir. Bu bütçe teklifi kara deliklerle dolu bir tekliftir. Bir trilyonluk bütçenin 250 milyarı savaş, savunma ve güvenliğe harcanmaktadır.  2020 bütçe teklifi aynı zamanda bir talan bütçesidir. Nereye, nasıl harcanacağı belli olmayan kalemlerle doludur.

ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI
Bu ülkede sorunları çözmenin yegâne yolu Demokratik Siyasettir. Meclisin bu konuda sorumluluğu büyüktür, bu görmezden gelinemez. Biz, Demokratik Anayasayı hayata geçirerek ortak vatan ve demokratik cumhuriyette yaşamak için demokratik siyaset kurumu üzerinde her türlü baskıyı ve vesayeti uygulamak isteyen kayyımcı anlayışa karşı hodri meydan diyor, erken seçim çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Bu ülkeye dair derdi olanlar, bu ülkenin demokratik geleceğini düşünenler için Demokratik Anayasayı hayata geçirme ve Demokratik Cumhuriyeti inşa etme zamanıdır. 2020 Merkezi yönetim bütçesine hayır oyu vereceğimizi söylemek istiyorum."