25 Eylül 2024 Çarşamba

'Suruç katliamında tüm failler yargılanana kadar mücadele edeceğiz'

İnsan Hakları Haftası programı kapsamında İzmir Barosu'nun ev sahipliğiyle Suruç katliamı ve adalet mücadelesi söyleşisi düzenlendi. Katliamın ardından yürütülen adalet mücadelesinin aktarıldığı söyleşide, en alttan en tepesine kadar katliamda sorumluluğu olan herkes yargılanana kadar mücadelenin süreceği vurgulandı.

İzmir Barosu'nun 10 Aralık Uluslararası İnsan Hakları Haftası programları başladı. İzmir Barosu ve İnsan Hakları Merkezi'nin ortak katkılarıyla hazırlanan programın başlangıç konusu Suruç katliamı ve adalet mücadelesi oldu.

Alsancak'ta bulunan Baro Han'da düzenlenen etkinliğe Suruç Aileleri İnisiyatifi, Suruç gazileri, Suruç İçin Adalet Platformu, 10 Ekim-Der, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Eşbaşkanları Besriye Tekgür ve Kadir Baydur, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İzmir İl Örgütü, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) üyeleri ve çok sayıda kişi katıldı.

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel yaptığı açılış konuşmasında, İnsan Hakları Haftasını bütün alanlarda, bütün yönleriyle ele alıp değerlendirmek ve görünür kılmak istediklerini dile getirdi. Suruç katliamının unutturulmak istendiğine dikkat çekti. Yücel, "18 ay sonra davanın açılmasına karar verilen duruşmada, 21 ay sonra gerçekleştirdikleri ve iddianamesinde maalesef ki 'terör örgütleri bağlantısı sebebiyle' aranıldığı söylenen katliamcıya yön verenler, imkan sağlayanlar, destekleyenler hiçbir şekilde iddianamede yer almadı. Sanıyorlar ki gösterdikleri faillerle yetineceğiz ve faillerin yargılanmasını yeterli bulacağız. Tüm failler yargılanana, herkes hak ettiği cezayı alana kadar Suruç katliamını unutmayacağız ve unutturmayacağız" dedi.

Avukat Evren Çıldır da "Gitmek" belgeseli hakkında bilgi verdi. Belgeselin daha uzun olduğunu ancak festivale gönderildiği için kısa haliyle kendilerine gönderildiğini aktaran Çıldır, Suruç'a giden 33 düş yolcusunun anlatıldığını aktardı. Çıldır, "Ricamızı kırmayarak bize belgeseli gönderdikleri için Yönetmen Mustafa Emin Büyükcoşkun ve BEKSAV emekçilerine teşekkür ederiz" diye konuştu.

Salonda duygusal anların yaşandığı "Gitmek" belgeselinin gösteriminin ardından Moderatörlüğünü Avukat Kamil Ağaoğlu'nun üstlendiği, Suruç gazisi Çağla Seven, oğlu Çağdaş Aydın'ı katliamda kaybeden ve kendisi de yaralanan Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden Feti Aydın, Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından Gülhan Kaya'nın da konuşmacı olarak yer aldığı Suruç katliam ve adalet mücadelesi söyleşisi başladı.

Avukat Kamil Ağaoğlu, Suruç katliamının son 4 yıldır yaşanan sürecin başlangıcı olduğuna dikkat çekti. Suruç'un ardından yaşananları kısaca özetleyen Ağaoğlu, "Yeni bir darbe sürecinin, kötülükler döneminin başlangıcı. Ama bu katliamlara ve yaşananlara karşı ciddi bir mücadele var" dedi.

SEVEN: İNSANLARIN KATLEDİLMESİ DEĞİL NEDEN GİDİLDİĞİ SORGULANDI
Suruç katliamından ağır yaralanan Dr. Çağla Seven ilk konuşmayı yaptı. Suruç'un bu topraklarda yaşanan en büyük katliamlarından olduğunu dile getiren Seven, "Gitmek" belgeselini hatırlattı. "Katliam sonrası aslında tüm şüphelere, istihbarat bilgilerine ve bütün 'ihmallere' göz göre göre önü açılan ihmallere rağmen, en çok neden gittiğimiz soruldu. Ailelere 'neden izin verdin', 'sen neden gittin' diye sordular bize" diyen Seven, orada insanların katledilmesinden ziyade, amaçların sorgulandığını ve travmatik bir süreç olduğunu dile getirdi.

Katliam günü yaşananları anımsatan Seven, "Belgeseli kaçıncı kez izliyorum. Çok mu normalleşiyor diye düşündüm. Ama buraya çıkınca, unutturmamak amacıyla yan yana gelmek toplumsal iyileştirmeye yarıyor. Devlet adaleti sağlamak için bir şey yapmadı ve yapmamaya devam ediyor. Hatta geride kalanlar kriminalize edilmeye çalışılıyor. Bir katliam yaşandı ve her şey bitmedi, bambaşka oldu. Sadece bizim için değil bütün toplum için böyle oldu" ifadesini kullandı. Çocuk hakları savunucusu olarak yoğun bakımda dünyadan bir haber olduğunu ve "dışarı" çıktığında buzdolabında dondurulmuş çocuk bedenleriyle karşılaştığını dile getiren Seven, "Önümüze bir tane dahi tutuklu getirildi. Boş sandalyenin olduğu mahkeme salonuna gidip geliyoruz, açıklama yapmamız engelleniyor. Toplumda unutturulmak isteniyor, terörize edilerek ayrıştırmaya çalışıyor. Suruç toplumda hala kanıyor" diye konuştu. 4 buçuk yıldır adaletsizlikle karşı karşıya olduklarını vurgulayan Seven, henüz yas tutma sürecine geçemediklerini dile getirdi.

AYDIN: GİTMEYİ BEN YAŞADIM OĞLUMLA, YOLDAŞLARIMLA…
Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden Feti Aydın da yaptığı konuşmada, adalet mücadelesini aktardı. Gitmek belgeselini işaret eden Aydın, "Gitmeyi ben yaşadım, oğlumla, yoldaşlarımla" dedi. Rojava topraklarına gitmenin önemini söyleyen Aydın, yakılan yıkılan bir kente gitmeyi düşünmenin insani, vicdani bir görev olarak gördüklerini belirtti. Gidenlerin sıradan insanlar olmadığını dile getiren Aydın, "Çocuklar için, yıkılan bir kenti yeniden inşa etmek, bir tuğla koymak için gitmek istedik" ifadesini kullandı.

SGDF'nin yürüttüğü "Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz" kampanyasını hatırlatan Aydın, 33 düş yolcularını anlattı. Uğur Özkan'ın daha önce Somali'deki çocuklarla dayanışmak için Somali'ye gittiğini, tüm parasını onlar için kullandığını, dönüş için yol parasını babasından istediğini; İsmet Şeker'in Kobane'de yaşam mücadelesi verenlerin tedavileri için bir hastane yapmak amacıyla gitmek istediğini aktardı. "Çocuklarımızın öldüğüne inanmıyoruz. 'Başsağlığı'nı kabul etmiyoruz, bizim çocuklarımız yaşıyor" diyen Aydın, 33'ler adına yazılan kitapları, çekilen filmleri, etkinlikleri hatırlattı.

Suruç Aileleri İnisiyatifi olarak bir vakıf kuracaklarını aktaran Aydın, 33'lerin idealleri doğrultusunda vakfın çalışmalarını yürüteceklerini kaydetti.

KAYA: ZOR BİR YOLDA YÜRÜYORUZ
Katliamın ardından devam eden hukuki mücadeleye ilişkin aktarımlarda bulunan Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından Gülhan Kaya, "İlk andan itibaren Urfa'ya gidenlerdendik; teşhisten son ana kadar. Birlikte ailelerle, gazilerle bu mücadelenin bir parçasıyız" dedi. Türkiye'nin birçok şehrinden bine yakın avukatla Suruç İçin Adalet Platformu'nu kurduklarını belirten Kaya, çok zor bir yolda yürüdüklerini kaydetti. "Davanın açılışından sonraki tüm süreç zorlu. Ne aşamada diye sorsanız, henüz başında diyebiliriz, adım adım ilerliyor" diyen Kaya, dosyaya konulan "gizlilik" kararına işaret etti.

Dava açıldığında hiçbir soruşturmanın yürütülmediğini, esasında dosyanın kapatılmak istendiğini gördüklerine vurgu yapan Kaya, "Savcı bize söyleyemiyor ama bizden sonra giden heyete söylüyor, 'bir tane bombacı var kendini patlattı, ben bunun neresini yürüteyim' dediğini öğrendik. Ama bilmediği bir şey vardı biz bu dosyayı kapattırmayacaktık. Kampanya yürüttük" ifadesini kullandı. Suruç katliamı aydınlatılmazsa yeni katliamlar gelir sorumluluğuyla yürüdüklerini dile getiren Kaya, "Fakat tam da söylediğimiz gibi eğer Suruç katliamı araştırılmış olsaydı ya da istenseydi 10 Ekim katliamı yaşanmazdı. Politik nedenlerle söylemiyoruz, tamamen dosyada yer alan bilgilerle söylüyoruz" diye konuştu.

Urfa Hapishanesi'nin kampüsünde görülen davalarda yaşanan hukuksuzluklara dikkat çeken Kaya, ailelere, tanıklara "suçluymuş" gibi muamele edildiğini belirtti. "Suruç gibi, istihbaratın yığınak yaptığı bir yerde, Kobane'ye gitmek için gençler gelecek ve siz polis göndermeyeceksiniz. Bu memlekette buna inanacak bir insan var mı" diyen Kaya, şöyle devam etti: "Suruç katliamı çok açık ki devletin yol verdiği bir katliamdı. En basit haliyle, yol vererek, müdahale etmeyerek devletin sorumluluğu olduğunu söylemeliyiz."

31 Ocak'ta görülecek 3. duruşmaya işaret eden Kaya, davaya katılım çağrısı yaptı.

Etkinlik konuşmaların ardından serbest kürsüyle devam etti.

BARONUN ETKİNLİKLERİ BİR HAFTA BOYUNCA SÜRECEK
Bir hafta boyunca devam edecek etkinliklerde Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Meclis Başkan Vekili Mithat Sancar, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, CHP Milletvekili Eren Erdem, İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Hizmetleri Şube Müdürü Mahmut Akın'ın da aralarında olduğu katılımcılarla mülteci kadın ve çocukların sorunlarına dikkat çekilecek, LGBTİ+ dernekleri ziyaret edilecek, engelli hakları ve insan hakları konuşulacak.