1 Ekim 2024 Salı

Suruç için adalet mücadelesinde ısrar

Suruç katliamının firari sanıklarının yargılandığı davanın ikinci duruşmasında ilk duruşmanın aksine birçok müdahillik talebi kabul edilmedi. Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin çağrısıyla çok sayıda siyasi parti, meslek örgütü, sendika müdahillik talebinde bulundu. Ailelerin, yaralıların, tanıkların, sosyalistlerin adalet mücadelesine destek verdi. Davanın sanığı olacak çetecilerin 'tanık' olarak dinlenmesi ve müdahillik taleplerinin kabul edilmemesi duruşmaların bundan sonraki gidişatına dair bir güzergah da çizmiş oldu.

Suruç katliamının firari sanıkları İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi'nin yargılandığı davanın 2. duruşması Urfa'nın Hilvan ilçesindeki hapishane kampüsünde görüldü.

Yine coğrafyanın dört bir yanından kilometrelerce yol katederek duruşmaya gelen Suruç Aileleri ve onları yalnız bırakmayan kurum temsilcileri 7 yıldır olduğu gibi aynı öfke, kararlılık ve adalet talebiyle mahkeme salonundaki yerini aldı. Özellikle Kürdistan'dan katılan birçok kitle örgütü, sendika, meslek örgütü ve siyasi parti temsilcileri ve üyeleri Suruç Aileleri'nin taleplerini ve mücadelesini sahiplenerek, "Bu dava hepimizin davasıdır" dedi.

KESK, TMMOB, Eğitim-Sen, İnşaat Mühendisleri Odası, Urfa Barosu, ÖHD, İHD, TİP, EMEP, DBP ve HDP adına duruşmaya katılan temsilciler müdahillik talebinde bulunurken, aynı zamanda yaptıkları konuşmalarla siyasal iktidarın katliam ve sonrasındaki rolüne değinerek adalet mücadelesinin önemine dikkat çekti. İki Suruç gazisi dışında tüm kişi ve kurumların müdahillik talebini hiçbir gerekçe göstermeden reddeden mahkeme heyeti, bir önceki celseye göre tutum değişikliğine gitmiş oldu. Avukatların bir önceki duruşmada ESP ve SGDF'nin müdahillik talebinin kabul edilme gerekçeleriyle, kurumların başvuru gerekçeleri arasında benzerlikler olduğunu ifade ederek itirazını mahkeme heyeti dikkate almadı. Böylece duruşmaların bundan sonraki gidişatına dair bir güzergah çizmiş oldu: Suruç davası tüm toplumdan ve toplumsal örgütlenmelerden koparılmak isteniyor.

HEM TANIK HEM SANIK
Daha önce DAİŞ'e katılmış ve bugün benzer katliam ve suçlardan ceza almış çeteciler aslında sanık pozisyonunda olması gerekirken "tanık" olarak ilk kez dinlenmiş oldu. Hilvan Hapishanesi'nde tutuklu bulunan ve İçişleri Bakanlığı tarafından "Sultanahmet bombacısına patlayıcıları temin eden kişi" diye kamuoyuna duyurulan Azzo Halaf Süleyman El Aggal'ın duruşma salonuna getirilirken Suruç Aileleri, yaralıları ve katılımcıların arasından geçirilmesi hem bir provokasyon girişimi hem de aynı acıyı yaşatmanın kalleş pişkinliğiydi.

Daha önce yargılandıkları başkaca davalarda verdikleri ifadelerle çelişkili ve tutarsız beyanlarda bulunan tanıkların söyledikleri üzerine soru sormaktan imtina eden mahkeme heyetinin iki celse arasındaki ara kararları da gerçekleştirmemiş olması yine bir oyalama taktiği izleneceği ve adil yargılama yapılmayacağını göstermiş oldu. Tanıkların ifadelerindeki çelişkilerin duruşmanın seyrini değiştireceği aşikar.

Duruşmada söz alan Suruç Aileleri, yaralılar ve müdahillik talebinde bulunan kurumlar Suruç davasının Türkiye yakın siyasi tarihindeki yerine dikkat çekerken, Davutoğlu'nun tanık olarak dinlenmesi talebi herkes tarafından tekrar dile getirildi. Mahkeme heyeti kararını bir sonraki celseye bıraktı ve dönemin başbakanı ve katliamın sorumlularından Davutoğlu'nu yine dinlemeyerek gerçeklerin üzerindeki örtüyü kaldırmamak konusundaki ısrarlı tavrını sürdürdü.

PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ
Duruşmaya katılan kurumlar, aileler ve yaralılar Suruç şehitlerini anarken, sözlerinde aynı yere dikkat çektiler: "Katillerin peşini bırakmayacağız."

Suruç yaralıları ve şehit aileleri, ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, SGDF Eşbaşkanı Okan Danacı, HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve diğer kurum temsilcileri yaptıkları konuşmalarda davanın takipçisi olacaklarını ifade ederken aynı zamanda adalet mücadelesini sokakta büyütmeye devam edeceklerini tekrar tekrar ifade etti. Katliamın 7. yıldönümünde daha güçlü şekilde "Suruç için adalet" diyeceklerini vurguladılar.

Gözlerden uzakta Urfa'nın Hilvan İlçesinde bir hapishane kampüsünde görülen duruşmaya katılanların kararlı duruşu, yargılayan ve sorgulayan savunmaları, birçok toplumsal kesimin duruşmaya katılımı ve sahiplenme düzeyi bir kez daha gösterdi ki; Suruç katliam davası adalet ve özgürlük mücadelesinde bir köşe taşı olmaya devam edecek. Ailelerin, yaralıların, kurumların, savunmanların ve düş yolcularının yoldaşlarının, "Biz bitti demeden, bu dava bitmeyecek" diyen ısrarı gerçek adaletin tesisinde belirleyen olacaktır.