23 Eylül 2024 Pazartesi

Sultan Gülsün yazdı | Finans-kapitalin bağırsaklarında şiirin üçüncü çığlığı

Şairin içgörüsü, insanlara zorlu koşullara direnme gücü sağlıyor. Bu sadece edebiyatın basit bir ahlaki teorisi değil; toplumsal alanda edebiyat ve eylem arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ileri sürüyor. Şiir ve poetika alanı, devrimci bakışı eşsiz deneyimine yönlendirirken küresel halk hareketleriyle diyalog içinde olan şiirler dilbilgisi ve söz diziminin ajitasyonel tarzlarından oluşan ulusötesi bir köprü kuruyor.

29 Eylül 1988'de Malkara'da doğan Ömer Burçin Özkişi, 2012 yılında Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Şiirleri birçok dergi ve fanzinde yayımlanırken geçtiğimiz aylarda şair dostumuzun üçüncü çığlığı olan "Ders Olabilir Sınıfta Kalmak" isimli şiir kitabı okurlarına Aleni Kitap baskısı ile ulaştı. Her dem şiirine emek mücadelesini ve toplumun sözünü taşıyan şair, kapitalizmin baskı ve sömürü anlatısına karşı bir kontrpuan olarak şiiri yeniden kuruyor; üzerinde özgürlük sloganlarının yazılı olduğu şiirle duvarı sokağa örüyor.

Şiir için geleceği hayal edebilmek istiyorum. Bu sebeptendir ki Ömer'in şiir kitaplarından bahsetmeden edemeyeceğim. "İşçilerle şarkı söylemek için kalacağım" diyen Neruda'ya hak verircesine temel bir sınıf bilinci ile söze geliyor, Doppler Etkisi'nde şair dostumuzun şiirleri. Ekonomik ve politik eşitsizliklerin, baskının, ırkçılığın, cinsiyetçiliğin ve savaşların olmadığı bir toplum hayal ediyor ve bunun için savaşıyoruz değil mi? Söylemin ve eylemin gelişeceği, hiç kimsenin gereksiz olmayacağı veya sorun olarak görülmeyeceği o yer, toplumun bilinen yönlerini yeniden keşfetmenin yeri.

"Meriç'in iki yakası birleşmiyor/her gün ölümün kıyılarına vuruyor insanlık" (Doppler Etkisi)

Kapitalizm hepimizi birer göçmene dönüştürdüğü için büyük ölçüde göçler ve onlara eşlik eden kaygılar, hayal gücümüze öyle hakim oluyor ki bu yüzden savaşlarımızı birleştirmemiz gerekiyor. Meriç'in iki yakasından İran'a kadar bir anda Rebetika dinlerken Azam Ali'yi de duymak gibi. Toplumsal çöküşün ortasında sesini yükselten, hakim yaşam biçimini, aileyi, insan ilişkilerine dair algıları protesto eden ve sorgulayan bu nesil için şiir her şeyden çok yaşamın kendisidir, deneyimdir, direniştir unutmayalım diyor şair dostumuz da. Önceki kuşaklarla karşılaştırıldığında şimdiki kuşak mağlup değil ve öncekilerin kaldığı yerden devam etme yeteneğine sahip. Belki de insani iletişim ve diyaloğun en yüksek biçimi olan şiirsel süreç aracılığıyla yeni, farklı ve güzel bir dünyanın temellerini inşa edebiliriz!

"Sesten hızlı görüntüden yavaş bir savaş/Kâr oranlarıyla inatlaşan robotlar" (Doppler Etkisi)

Şairin içgörüsü, insanlara zorlu koşullara direnme gücü sağlıyor. Bu sadece edebiyatın basit bir ahlaki teorisi değil; toplumsal alanda edebiyat ve eylem arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ileri sürüyor. Şiir ve poetika alanı, devrimci bakışı eşsiz deneyimine yönlendirirken küresel halk hareketleriyle diyalog içinde olan şiirler dilbilgisi ve söz diziminin ajitasyonel tarzlarından oluşan ulusötesi bir köprü kuruyor.

"Eti kemiğiyle takasa giren çocuklar/Apple madenlerinde kalaylanırken
Cebinde üç kuruş para/Çok kuruş telefonuyla/Kaç karakterde sağalırdı isyanı"
(Doppler Etkisi)

Sermaye birikimi, doğa ve insan emeğinin metalaştırılmasına karşı antikapitalist bir şiirin ortaya çıkışından daha onur verici az şey olmalı. Ömer Burçin Özkişi, rizomatik düşünce fikri ile yani Dalila Villella'nın bahsettiği haliyle "şiirin kapitalizme karşı mücadeleye girişme biçimindeki köksapı yazma modelini" kullanmakta oldukça başarılı. Toplumsal yapıdaki çatlaklarla mücadele etmeye istekli lirik bir konuşma var ve bu sayede karanlık bu çağ için farklı bir itme gücü verebilecek ışık güçleriyle tarih her gün yazılabilir ve eğer her şeye hazırlıklıysak gereklidir. Bir dalganın hareket etmesi sebebiyle meydana gelen bu değişiklik, insanlığın bir coğrafyacısı olması ve adeta Doppler Etkisi kitabından Ders Olabilir Sınıfta Kalmak kitabına dek sınırsız bakışı okunmaya değer.

"gül kurudu küflendi ekmek/yardım ve yataklıktan yargılanmadı devlet" (Ders Olabilir Sınıfta Kalmak)

Kaderlerini emekçilerin ve ezilenlerin çıkarına bağlayanlara karşı net bir duruş sergiliyor. Aynı zamanda ideolojik ve her şeyden önce ekonomik bağların olmadığı, eşitsizliklerin olmadığı, farklı, özgür ve gerçek anlamda demokratik bir toplum talep ediyor. İşçilerle kapitalistler arasındaki sınıf mücadelesi, sistemin dönemsel ve yıkıcı krizlere yönelmesiyle hızlanıyor ve keskinleşiyor. Yani kapitalizmin devrilmesi gerekiyor.

"Ne çok kömür/Ne çok ceset-işçi" (Ders Olabilir Sınıfta Kalmak)

Peki bunu kim yapacak? Üretimin merkezinde yer alan ve üretimi girişimcilerin değil toplumun çıkarına göre kontrol edebilen devrimci özne, işçi sınıfı. Sınıf mücadelesi yoluyla kendisini radikalleştirebilecek ve kendi özerk yapılarını örgütlemeye cesaret edebileceklere sesleniyor, şiirler: "Banka soyanları haklı bulacağız/Banka kuranlarla kıyasladığımızda" (Ders Olabilir Sınıfta Kalmak)

Sean Bonney'i şu sözü ile anmak Ömer'in toplumsal suçları işaretleyen şiirleri için de yerli yerinde "insanlar açlıktan ölürken zenginlik bir suçtur/açsanız hiçbir yasa geçerli değildir, silahlar her şeyden yapılabilir/suç cezasız kalmamalı."

Daha söyleyecekleri var olanın son sözüyle merhabasını bırakıyor, şair dost.