29 Eylül 2024 Pazar

Sincan Hapishanesi önünde hak ihlallerine ilişkin açıklama

Hapishanelerde yaşanan sorunlara ilişkin Sincan Hapishanesi önünde açıklama yapan HDP Milletvekili Kerestecioğlu, ÖHD ve İHD avukatlarından oluşan heyet dışarıdaki yoksulluğun hapishanelere de yansıdığını ve kadınların hapishanede de mutfağa mahkum edilmek istendiğinin altını çizdi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Nuray Özdoğan, Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ÖHD ve İHD üyesi avukatlar ile birlikte Sincan Kadın Hapishanesi ve Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishane idaresiyle hapishanelerde yaşanan sorunlara dair görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmeden sonra heyet Sincan Hapishanesi önünde açıklama yaptı. Kerestecioğlu, hapishane idaresinden geçen hafta görüşme talebinde bulunduğunu 1 Nolu Kadın Hapishanesinin olumlu yanıt verdiğini ancak 2  Nolunun meşgul olduğu gerekçesiyle talebi reddettiğini belirtti. 

Hapishane müdürünün "örgüt avukatlarıyla konuşmam" dediğini aktaran Kerestecioğlu, "Bir hapishane müdürünün böyle bir hadsizlik yapmaya hakkı yoktur" dedi. 

KERESTECİOĞLU: YOKSULLUK CEZAEVLERİNE DE YANSIYOR
Kerestecioğlu, "Kadın Cezaevinde televizyon ve gazete sınırları var. Mesela Meclis TV'yi izleyemediklerini söylüyor arkadaşlar. Bunları gündeme getirdik. Keyfi aramaların olduğunu, bazı avukat görüş odalarında şeffaf filmlerin kaldırılmamış olduğunu; bunların avukat arkadaşlarımızın savunma yapabilme, görüşmeyi sağlıklı gerçekleştirebilme ve evrakları karşı taraftaki müvekkillerine gösterebilmelerine engel teşkil ettiğini ifade ettik. Pandemi koşulları farklıydı, bugünün koşulları farklı. Pandemi olduğu iddia edilebilir, ama görüyoruz ki her yerde herkes maskesiz ve ilan edilen bir pandemi koşulu da yok ortada. Buna göre yapılması gerektiğini konuştuk. Mektupların sansüre uğramaması gerektiğini söyledik. İadeli taahhütlünün çok pahalı olduğunu, normal mektupların ise akıbetinin gerçekten bilinmediğini ve dolayısıyla cezaevi idarelerini töhmet altında kaldığını söyledik. Hijyen problemleri ve yetersiz kötü beslenme, kantin fiyatlarında fahiş artışlar olması. Bu aslında cezaevinin sorunu değil, Adalet Bakanlığının sorunu ve ülkedeki yoksulluğun da bir sonucu. Buna göre dışarıdaki yoksulluk cezaevlerine de yansıyor" dedi. 

'KADININ YERİ MUTFAKTIR ANLAYIŞINA KARŞIYIZ'
"Kadının yeri mutfağıdır" anlayışının hapishanelerde devam etmesine karşı olduklarının altını çizen Kerestecioğlu, "Spor haklarının olduğunu söylediler. Birtakım atölyeler kurulmuş ama bunlar mantı yapma ve el işi atölyeleri. Bunların dışında arkadaşlarımızın resim, müzik ve başka yeteneklerini ortaya koyabilecekleri, geliştirebilecekleri atölyelere de ihtiyaç vardır. ‘Kadının yeri mutfağıdır' anlayışının cezaevlerinde de devam etmesini asla istemiyoruz. Bununla ilgili de herhalde bazı gelişmeler olacaktır diye ummak istiyoruz. Bunların takipçisi olacağız. Son olarak en önemli sorun tabii ki infaz yakmalar, infaz ertelemeler. Ben isimleri sayarak konuşmamı bitirmek istiyorum. Hanım Yıldırım, koşullu salıverilme tarihi 21 Eylül 2021 olmasına rağmen bir yıl süreyle infazı yakılmış. Rojlan Erez, bir yıl süreyle infazı yakılmış. Jiyan Ateş, uyku saati ve planına uymaması, okula kayıt yaptırmaması, dezenfektan kullanmaması ve koridorda gördüğü arkadaşına sarılması gerekçeleriyle bir yıl süreyle infazı yakılmış. Berrin Sarı, koşullu salıverilme tarihi 21 Kasım olmasına rağmen infazı 9 ay süreyle infazı yakılmış. Dilan Oynaş, örgütlü koğuşta kalmaya devam etmesi gerekçesiyle 3 ay süreyle infazı yakılmış. Sedef Demir, iyi halli olduğuna dair kurul kararı verilmesine rağmen 3 ay süreyle infazı yakılmış. Ağrı Belediye Eşbaşkanımız Mukaddes Kubilay, koşullu salıverilme tarihi 4 Ağustos olmasına rağmen infazı yakılmış. Önceki dönem Varto Belediye Eşbaşkanımız Sabite Ekinci, koşullu salıverilme tarihi 17 Haziran olmasına rağmen infazı yakılmış. Yine Erzurum Karayazı Belediye Eşbaşkanı Zeynep Bingöl, koşullu salıverilme tarihi 22 Temmuz olmasına rağmen infazı yakılmış" ifadelerini kullandı.

'BU FAŞİZMDİR'
Kerestecioğlu, şöyle devam etti: "Türkiye'deki cezaevlerinde aslında tahliye zamanı gelmiş olmasına rağmen idari gözlem kurulunun puanlamaları -ki hakimlerin, savcıların dahi anlayamadığı puanlamalar- nedeniyle ve bunu gözleyenlerin cezaevlerindeki idareciler olması, bir mahkeme olmaması nedeniyle insanlar yattıkları cezanın dışında da aslında cezaevinde bir kez daha cezaya maruz kalıyorlar. Asıl gündem yapmak istediğimiz sorunlardan biri de bu. Cezaevleri dolu mu? Boşalması isteniyor mu? Gerçekten tahliyesi gelen insanların dışarı çıkması isteniyor mu? Yoksa cezaevlerinde herkes kalmaya devam mı etsin? Biz A'dan başladık; F'ler, D'ler, C'ler, S'lere geldik şimdi. Tip tip cezaevleri yaparak bu ülkeyi büyük bir cezaevi kampüsü haline getirmeye devam ediyorlar. Türkiye'nin ve bütün kamuoyunun buna karar verme zamanıdır. Buna izin vermemeliyiz. Gerçekten mahpusluk başka bir şeydir, mahkeme cezası başka bir şeydir. Ama burada gözlem kurullarının insanlar birbirine sarıldı diye, görüşçüsü geldiğinde birbirinin kardeşine, yaşlı annesine sarıldı diye disiplin cezaları verilmesi akla ziyandır, faşizmdir. Bunun başka bir açıklaması yoktur."

ÖZDOĞAN: CEZAEVİ İDARECİSİ BİZE ÖRGÜT ÜYESİ DİYEMEZ
Avukat Nuray Özdoğan ise eşit bir infaz sistemi istediklerini dile getirdi. Özdoğan, "Ülke bir ayrımcılığın körüklendiği, faşizmin körüklendiği bir ülkeye çevrildi. Bunun buraya yansıması demek içeride bir kabus demektir insanlar için. Bunun önlenmesi için geldik. Bir cezaevi idarecisinin bizlere ve genel olarak avukatlara yönelik ‘örgüt üyesi' tanımı karşılığını hukuken bulacaktır. Şikayet mekanizmalarını işleteceğiz. Bize bu beyanı söyleyen idarecinin, içeride tutsak olanlara nasıl bir tutum sergileyeceğinin endişesi içindeyiz. Ayrımcı olmayan eşit bir infaz sistemi, siyasi görüşünden dolayı kimseyi yargılamayan bir infaz sistemi, mesleğini yapmaya çalışan avukatları da mesleğini yaptığı için yargılamayan bir idari sistemdir bizim talep ettiğimiz. Bu nedenle diyalog kapısını açık tutan idarecilerdir belki birçok sorunu çözecek olan. Özellikle Adalet Bakanlığı'na seslenmek isteriz. Yeni kurdukları puan sistemini kişilerin siyasi görüşü, tutumu üzerinden değerlendirmemeleri gerektiğini tekrar söylemek isteriz" dedi.